Çöpe Atılan Hediye Kitap
Büyük bir vilayetimize mensup bir grup Müslüman iş adamı, bir hayır ve kültür vakfı kurmuşlar, hemşehri üniversite gençlerine burs veriyorlar. Bazen bursla birlikte bir de faydalı kitap hediye ediyorlar. Kitap verildiği gün, binanın yakınındaki çöp kutularına, bunların birkaçı atılıyor. Hepsi atılmıyor tabiî ama bir tanesinin bile atılmış olması çok vahim, çok düşündürücü, çok ayıp bir hadisedir. Hediye kitabı çöpe atanların burs almaya hakkı yoktur. Onlardan yarar gelmez. Hediye kitabı çöpe atan adam olmaz.
***
Yüksek bir bürokrat uçak yolculuğu yaparken, VIP salonundan geçmiyor, halkın arasında, onlarla birlikte kuyruğa girerek, biraz sıkıntı çekerek uçağa biniyormuş. Bu zatı tebrik ediyorum.
***
Bazı öldürücü şehvetler:
Para şehveti, dini imanı para olmak, para için her haltı yemek.
Riyaset, makam mevki şehveti. (Cinsel şehvetten 360 derece fazla imiş.)
Alkış ün tantana şehveti.
Nefs-i emmâresini putlaştırma, kendine tapma şehveti.
Devamlı olarak aşırı yeme, tıkınma, oburluk şehveti.
Gıybet şehveti.
Holiganlık şehvetleri.
***
Beklenen büyük İstanbul ve Marmara depremine karşı hiçbir tedbir alınmıyor, hiçbir hazırlık yapılmıyor. Yahu be mübarekler, büyük sayıdaki ölü için mezar yerleri hazırlayın, mezar kazdırın bari. Ölmeyenler ne yiyecek, ne içecek, nasıl barınacak, yaralılar nerede nasıl tedavi edilecek?
***
Dinin ve tasavvufun içi boşaltılırsa ne olur? Sosyal, kültürel, siyasî, iktisadî manzaraya bakınız, işte öyle olur.
***
Fıkhın babası, müctehidlerin imamı Ebu Hanife hazretlerinin bile mürşid-i kâmili, şeyhi vardı. Ona intisablı olduğu iki seneyi kasd ederek, “Bu iki sene olmasaydı Numan helak olurdu” buyurmuşlardır.
***
Vatandaşın biri, devlete topluma ülkeye büyük bir bağışta bulunmuş, Kendisine küçük bir teşekkür mektubu bile göndermemişler. Vah vah!..
***
İsraflı bir sofrada fırında kızartılmış kuzu kebabı yemektense, Kasımpaşa’da Cami-i Kebir karşısındaki Beyoğlu lokantasında 15-20 liralık mütevazı bir yemeği tercih ederim.
***
Yakın tarihimizde çok vakıf malı yok edildi. Akar vakıflarının bir kısmı satıldı. Hayrat vakıflarının bir kısmı, (satılabilmesi, yağmalanması için) akar vakfına çevrildi. Eski tarihî kabristanlar imara açıldı... Bunları yapanlar büyük vebal altındadır. Vakıf mallarına uzanan eller onmaz. Ağır tokatlar yiyeceklerdir.
***
Bilgisayar masamın kenarında büyük bir hastahane, büyük bir eczahane bulunuyor. Yüz mililitrelik çörek otu yağı şişesi. Büyük hastahane ve eczahane olduğuna yemin etsem başım ağrımaz. Ölümden başka her hastalığın ilacı.
***
Doların fırlamasından sonra, islamî yayınevlerimizin yüzde yetmişi batma tehlikesi geçiriyor. Yerli kâğıt fabrikalarımız battal edildi, dışarıdan dolarla kâğıt ithal ediyoruz. Bunun böyle olacağı belliydi.
***
Mütevazı olmazsak, kanaatli yaşamazsak, israftan ve lüksten vazgeçmezsek, bugün olduğu gibi saçıp savurursak ne kriz önlenebilir, ne de enflasyon düşer.
***
Devlet ve belediyeler başta resmî otomobil saltanatı olmak üzere her türlü israfa ve şatafata derhal son vermelidir. Akıl, sağduyu, bilgelik, insaf, vicdan, ahlak, vatanseverlik böyle diyor.
***
Boğazda, halen hapishanede olan birine ait kaçak köşk yıkılmış. Bu köşkün kaçak olduğunu bilmiyorlar mıydı? Yıllarca önceden, ta yapıldığı zamandan beri biliyorlardı ama... (Bu ama’dan sonrasını yazmayacağım.)
***
Günümüzde çok az kullanılan, belki de bir kesim tarafından hiç kullanılmayan bazı kavram ve değerler: MÜRÜVVET... Kadınlarla ilgili HİCAB... FAZİLET... HİKMET=BİLGELİK... FÜTÜVVET... HURMET-İ MUSAHHARE.
***
Lise son sınıfta üstad bir öğretmenden mantık okudu, imtihan verdi, başarılı oldu. Hayata atıldıktan sonra mantık ilmini unuttu. Geriye kalan mantık kültürüdür ve çok işe yarar.
***
Aklım ermiyor, Norveçli ateistlerin bir kısmında, Müslümanlardakinden fazla İslam ahlakı var. Bu nasıl oluyor?
***
Bir okul bahçesinde çakmak gazı ile kafa bulan küçük çocukların fotoğraflarını gördüm. Okul mu, Dingo’nın ahırı mı?
***
Hastahaneye yürüyerek gitmiş. Ne yapmışlarsa yapmışlar, onu yoğun bakıma yatırmışlar. Kırk gün komada kalmış. Biraz düzelince taburcu etmişler ama ondan sonra iflah olmamış. Büyük şehirdeki bütün yoğun bakım üniteleri doluymuş. Ücreti günde birkaç bin liraymış. Büyük kısmını devlet ödüyormuş.
***
Onlar normal, haysiyetli gazete değil, sarımsaklı cacık ve çıplak karı gazeteleridir.
***
Gazete ve tv’lerdeki müstehcen yayınlar toplumu kanser gibi kemiriyor, kadın ve kızların tacize ve tecavüze uğramasına yol açıyor ama protesto eden yok, önleyen yok.
***
Bez üzerine yazılmış büyük bir yazı, yanında CHP ve altıoku var. Pankartın arkasında cerbezeli öfkeli kadınlar. Pankartta, “Sevişiriz, cenabet gezeriz, Tayyib sana ne!” yazılı.
***
Her ay ciddî bir kültür, düşünce, edebiyat, sanat kitabı okuyan, son on beş sene içinde böyle 200 küsur kitap okumuş olan bir zat gördüm. Böyle bir Hüma kuşu sanırım on binde bir çıkar.
***
Riyad’tan bir insan kasabı getirmişler. Cemal Kaşıkçıyı öldürdükten sonra, yedi dakika içinde vücudunu parçalara ayırmış, paketlemiş... Sorgulama esnasında fenalaştı öldü demeye hazırlanıyorlarmış. Fenalık geçiren hemen ambülansla hastahaneye kaldırılır, parçalanmaz.
***
Kaşıkçı cinayeti hem vahşet, hem beyinsizlik. Muhalif bir gazeteciyi böyle öldürenler asla medenî Müslüman değildir.
***
Bu cinayetin ört bas edilmesi, suçluların sıyrılması için yüz milyonlarca dolar rüşvet ve sus payı verilecektir.
***
İsrail, biz Kaşıkçı cinayetinde İstanbulu dinlemeyiz, Riyad’ı dinleriz demiş. Cinayet İstanbul’da işlenmedi mi?
***
Restore edilip, bazı sivil toplum kuruluşlarına verilen eski tekkelerde, ayda en az bir kere, hangi tarikatın tekkesi ise onun zikir ayini yapılmalıdır. Bu yapılmazsa bazıları vakfın lanet şartından dolayı çarpılabilirler.
***
Ormanlarda aç kalan yaban domuzları şehirlere inmeye başladı.
***
Devletin malı deniz, yemeyen domuz.
***
Azgınlıklar tufan olmuş. Ehl-i rahat Müslümanlar yan gelmiş yatıyor.