Yağmalanan Vakıflarımız
1920’li, 30’lu yıllarda ülkemizde dehşet verici, yüz kızartıcı bir vakıf yağması yaşanmıştır. Yağma edilen vakıf malları arşivlerde, tapu sicillerinde, bir kısmı ansiklopedilerde yazılıdır. Bendeniz bu konuda CAMİ KIYIMI isimli bir kitap derlemiş, bunların binde birini yazabilmiştim. Son on beş yıl içinde eski camilerimizin, tekkelerimizin bir kısmı ihya edildi. Bu hizmeti yapan, ecdat eserlerini yeniden bina ve ihya eden hükümet kurumlarına, belediyelere teşekkür borçluyuz. Tekkeler hâlâ kapalı olduğu için, restorasyondan veya rekonstrüksiyondan sonra birtakım hayır veya kültür derneklerine veriliyor ama vakfiyelerindeki şartlara dikkat ve riayet edilmiyor. Ecdadımızdan hayırsever bir zat, diyelim bundan üç yüz yıl önce bir tekke yapmış, vakfetmiş, vakfiyesine bu tekkede şu tarikatın zikri yapılacaktır, vakfiyeyi bozan ve çiğneyenler Allahın lanetine uğrasınlar demiş... Tekke vakfiyelerindeki şartlara muhakkak uyulması gerekir. Artık 28 Şubat’ın kara günlerini yaşamıyoruz. Tekkeler resmen kapalı ama az buçuk hürriyet var. Restore edilen tekkelerde ayda en az, hangi tarikatın tekkesi ise onun adab ve erkânına uygun zikrullah yapılmalıdır. Bu zikir meclislerini ve ayinlerini icazetli gerçek şeyhler yaptırmalıdır. Bendeniz öyle tekkeler gördüm ki, camisine semahanesine ayakkabı ile giriliyor, kadın erkek karışık oturuluyor. Hatta çok büyük bir tekkenin camiinde düğün yapıldığını bile duydum. (Beyefendi buna çok kızmış...)
Böyle şeyler ecdadımızın ruhunu muazzeb eder, te’dib tokatları inmesine sebep olur. İnşaallah en kısa zamanda tekkeler, tarikatlar üzerindeki yasaklar kaldırılır, üyeleri faziletli icazetli gerçek şeyhlerden oluşan ve Diyanet’ten ayrı özerk bir Meclis-i Meşayih kurulur, tasavvuf hayatındaki kopukluklar tamir edilir. Türkiye’de bugünkü bozuklukların ana sebebi dinin ve tasavvufun içinin boşaltılmasıdır. Bu boşluk giderilmezse iflah olmamız, necat bulmamız mümkün olmaz. Osmanlı devleti altı yüz küsur sene, Şeriat ve Tarikata hizmet ederek, onlara dayanarak ayakta durmuştur. Müslüman bir toplumun, bu ikisi sağlam şekilde ayakta tutulmadan, payidar olması mümkün değildir.
Restore edilen tekkelerde, hangi tarikata hizmet etmek için yapılmışsa, o tarikatın ayin ve ezkârının icra edilmesi hususunda değerli İlim Yayma Cemiyetinin öncülük etmesini bekliyorum. Hürmetler ederim.
***
Uyuşturucu salgını korkunç boyutlara ulaştı. İlk okullara kadar indi. Bunun sonu ne olacak? İyi mi olacak, kötü mü olacak, siz söyleyin.
***
Çıplaklık, müstehcen yayınlar, seks azgınlıkları, birtakım müptezel rezil karıların ve adamların halka ve gençliğe örnek olarak gösterilmesi...
***
Okullarda İstanbul adabı, ahlakı, kültürü, nezaketi, kibarlığı dersleri okutulması zaruret haline gelmiştir. Bu konuda bir ders kitabı mevcut değil, uzman öğretmen de yok.
***
Markete gittim, meyveler ateş pahasına. Ucuz, sadece Trabzon hurması vardı, kilosu üç lira. Bendeniz de ondan aldım. Enflasyonla mücadele konusunda bu kadar yapabiliyorum. Sayın halkımız lütfen (bütçeniz müsait olsa bile) pahalı sebzeler, meyveler, gıda maddeleri almayınız, kanaatli olunuz.
***
O adamcağız üç yüz kelimelik basit bir metni bile okuyup anlayamaz. Nerede kaldı ki, yüz sayfalık bir raporu okusun anlasın. Anlatmak için boşuna çırpınmayınız.
***
Ben Avi, 1911’de Osmanlı Kudüs’ündeki Kempinski otelinde çakır keyif hangi zabitle konuşmuş, neler konuşmuştu?
***
Ahir zamanda Mehdi zuhur edecektir. Deccalı öldürecektir. Bu konuda icma bulunmaktadır: Muhbir-i Sadık (Salat ü selam olsun ona) asla yalan söylemez, o emîndir, ne haber verdiyse onlar olacaktır.
***
İtikadımızı tashih edelim, ilmihalimizi fıkhımızı yeterli miktarda öğrenelim, namazı dosdoğru kılalım, orucu tutalım, zekâtı Kur’ana Sünnete Şeriata uygun şekilde verelim, fasık-ı mütecahir olmayalım, Allah ile olan işleri ihlâsla yapalım, yaratıklara karşı adil olalım.
***
Vehhabiliğin ne olduğunu şimdi anladınız mı?
***
Cihad fi sebilillah farz-ı ayndır. Cihadı inkâr eden dinden çıkar. Terör cihad değildir.
***
İslamın, Kur’anın, Şeriatın has hizmetkârları hiç gıybet eder mi? Mütemadiyen gıybet edenler has hizmetkâr değil, sahte hizmetkârdır.
***
İlimle iş bitmez. Onun yanında mutlaka irfan olması gerekir.
***
İndirim yaygaralarına aldanmayınız. Fiyatlara bakınız.
***
Küçük otomobilime 100 liralık benzin satın alıyor ve hayli yol yapıyordum. Şimdi 100 liralık benzin, uzun yol yapmamama rağmen hemen çabucak bitiveriyor.
***
Perşembe akşamı... Otomobilim Kumkapı Nişancı camii önünde. Trafik mıh çıkını gibi. Ne bir polis var, ne de bir belediyeci... Eve dönünceye kadar akla karayı seçtim.
***
Baylan’ın Kup Griyesi acaba kaç lira oldu? Yirmiyi geçmiş midir? Gidip yiyeyim mi, yemeyeyim mi?
***
Yüksek lisanslı zatın el yazısına baktım, oduncu kömürcü bakkal yazısı gibiydi. Onca sene okumuş ama güzel yazı yazmasını öğrenememiş.
***
Kafatasının içi bomboş ama midesi tıka basa dopdolu.
***
Saldırgan bir zirzopa. Bana gerici demeyi bırak da, Japonlar o son derece zor millî yazılarıyla nasıl ilerlediler de, biz çok kolay Latin alfabesi ile niçin onların çok gerisinde kaldık, onu izah et bana.
***
Üstad Necip Fazıl geldi ansızın aklıma. Çok sıkıntılar çileler çekti, mahkemelerde süründü, zindanlarda çürüdü, İslamı savundu. Üzerimde çok hakkı vardır. Allah ona ve bütün mü’minlere rahmet eylesin.
***
Onlar naylon müctehid, bendeniz ise avamdan bir mukallidim. Mevrid-i nassa mugayir ictihadları onların olsun, kesinlikle kabul ve itibar etmem.
***
Peşinden gidilecek imam kalmadı da, o azılı Farmasonun peşinden mi gideceğim. İskenderiye locasına kayd olmuştu, bir müddet sonra loca onu, “Biz böyle dinsiz bozuk birini kardeş olarak kabul etmeyiz” diyerek tard ve ihraç etmişti.
***
Bilmediği kelime ve tabirler kullandığımdan şikayet eden bir muhtereme: Çok ama çok basit bir Türkçe ile, kısa cümlelerle yazıyorum. Daha sade yazarsam yazılarım sade suya tirit olur. Birkaç bin kelimelik Türkçe hazineniz yoksa ben ne yapayım. Artık öğrenmek çok kolay, internetteki sözlüklerden aramanızı ve öğrenmenizi tavsiye ederim. Hürmet ve selamlarımla.
***
Allah bes, baki heves... Bu dört kelimeyi rahmetli babamın mezar taşına, Süleymaniye camii imamı merhum hattat Taraklılı Saim efendiye yazdırtmıştım.
***
Salihlere, sadıklara, âbidlere, zâhidlere, muhlislere, muttaqilere, âlimlere, âriflere, muslihlere, mücahid fi sebilillah olanlara, din hizmetkarlarına, munsiflere, âdillere, rical-i gayba, secde edenlere, sâimlere, qaimlere, mubelliğlere, dâilere, mürşidlere, çilekeşlere, dervişâna, fukaraya, zâkirâna, ölmeden ölenlere ve kâffeten bilcümle mü’minlere selam olsun. Duaları müstecab olanların, inşaallah makbul duaları üzerimize sâyeban olsun.