Biz ısrarla “Milli Görüş gömleği” dedikçe kimileri bunu sıradan bir gömlek sanıp meseleyi abarttığımızı düşünüyorlar.

Bu nedenle, “Ha Milli Görüş gömleği ha başka bir gömlek netice itibarıyla hepsi gömlek değil mi ne fark eder” diyorlar.

Onlar farkında değil ama çok şey fark ediyor!

Bizler “Milli Görüş gömleği” derken elbette “bir zihniyeti” tanımlamaya çalışıyoruz.

“Milli Görüş gömleği” derken biz “bir şuurdan” söz ediyoruz.

“Milli Görüş gömleğini” bu gözle görmez “sıradan bir gömlek” muamelesi yaparsanız ne mi olur?

Hemen örnek verelim.

Hatırlarsanız bu iktidarın da temelini oluşturan çalışmalar “Milli Görüş gömleğinin” henüz sırtlardan çıkarılmadığı dönemlerde verilen belediye hizmetleriyle atılmıştı.

“Milli Görüş” belediyeleri öyle hizmetlere imza attılar ki her biri “adeta destanlar” yazdı!

Yazılan o destanlar insanları Milli Görüş’e yöneltti.

AKP’nin şimdi o günlerin mirasını yediği nasıl inkâr edilir?

Evet, o günler de bir ve beraberdik.

Sırtlarımızdaki “Milli Görüş gömleği” ile vatandaşa hizmette “destanlar” yazıyorduk.

Sonra aramızdan bazıları sırtlarındaki Milli Görüş gömleğini hoyratça çıkarıp attılar.

“Bize artık Milli Görüş lazım değil biz bize yeteriz” havasına kapıldılar. Biz bize yeteriz havasına girdiler de ne oldu?

O gün “destan yazanlar” bir de baktık ki “hikâyeler yazmaya” başlamışlar! Bir hikâyeden diğerine koşturup duruyorlar.

Sırf bu “destan/hikâye” olayı bile başlı başına Milli Görüş’ün önemini ve gerekliliğini ortaya koymuyor mu?

İnsanlar aynı insanlar!

Ama dün sırtlarında “Milli Görüş gömleği” varken “destanlar” yazıyorlardı. Bugün sırtlarından o güzelim gömleği çıkarıp attılar bu yüzden ancak “hikâye” yazabiliyorlar.

Yazılan destanlar kendilerini iktidara taşıdı.

Hikâyelerin nasıl bir sonuç vereceğini ise çok geçmez yakında görürüz.

Destanların yazıldığı günler birlik, beraberlik, kardeşlik günleriydi şimdi hikâyelerin yazıldığı günler ise birbirlerini “hain ve düşman” ilan etme günleri halini aldı.