Teşekkür
Muhterem efendim... Tenkit yazınızı okudum. Aşağılayıcı laflar, hakaret etmediğiniz için çok teşekkür ediyorum. Bu fakirin ölçütleri islamî ölçütlerdir. Bir Müslüman olarak başka ölçütlerim olamaz. Dinim İslam olacak, ölçütlerim Kemalist olacak, böyle bir şey mantığa ve akl-ı selime aykırı olmaz mı? Yazdıklarımın, tenkitlerimin, uyarılarım, tekliflerimin, temennilerimin, çare ve çözümlerimin, projelerimin arkasındayım. Bazı hatalarım varsa ve tutarlı gerekçelerle isbat edilirse, onlardan tabiî ki dönerim. Ümmet birliği, Hilafet, Şeriat, Sünnet, iman kardeşliği, beş vakit namazın kılınması, cihad fi sebilillah gibi temel zaruriyattan en ufak taviz (ödün) vermem... Selam ve hürmetlerimin kabulünü istirham ederim efendim.
***
O, beş vakit namaz kılan öğrencinin, “Ben ileride tarım mühendisi olacağım, benim Osmanlıca öğrenmem, bilmem gerekmez” sözü, “Ben tarım mühendisi olacağım, benim Latin Türkçesi bilmem gerekmez” demesi kadar saçmadır. Bu genci hangi cemaat, tarikat, hizip, fırka, sivil toplum kuruluşu yetiştiriyorsa, zavallıyı robot, uyurgezer, zombi haline getirmiş. Allah yardımcısı olsun da inşaallah kısa zamanda uyansın.
***
ANA KURAL: Müslüman Türkiyelilerin yazısı İslam Kur’an yazısıdır. Onlar Türkçeyi bin yıldan fazla bu yazı ile yazıp okumuşlardır. Kültürleri, tarihleri, edebiyatları, arşivleri, toplumsal hafızaları hep bu yazıyla kayıt altına alınmıştır. Bir dönme çocuğu için gerekmeyebilir ama her Müslüman genç bu dinî millî yazıyı öğrenmeli, bilmeli, kullanmalıdır. Bu konuda başarılı hizmetler veren Hayrat Vakfını (Yazıcı Nurcular grubunu) tebrik ediyorum.
***
Ülkemizdeki suç patlamasını durdurmanın temel şartlarından biri, suçluları yakalamak, onları, başkalarına ibret verecek şekilde tenkil etmek, cezalandırmaktır. Söylemeğe hacet yok ki, bu tenkil işi adalet sınırları içinde olacaktır... Bugünkü Ceza Kanunumuz toplumu çökertmektedir.
***
Bugünü Medenî Kanunda ailenin reisi yok. Reissiz bir aile ayakta durmaz, çöker; aile çökünce toplum, ülke, devlet çöker. Enkazın altında, aileyi çökertenler de kalır helak olur.
***
Kabrine gitmiş, ey Atam ne olur bize yardım et demiş. Atası ona yardım edememiş.
***
Türkiye topraklarına köstebekler mi daha çok zarar veriyor, defineciler mi?
***
Bisiklet veya maraton yarışları yapılacakmış, şu yollar, şu köprüler kapalı tutulacakmış... İstanbulun trafiği zaten berbat, bir de bu yarışlar sıkıntı veriyor. O günlerde gezmeye gidemediğim için protesto ediyorum. (Anayasaya göre protesto etmek serbesttir.)
***
O herifler ve karılar vazifelerini yapmayacaklar, yan gelip yatacaklar, bin türlü uygunsuz iş yapacaklar ve sonra Türkiye düzelecek. (Beni afvediniz kaba konuşacağım) Nah düzelir!..
***
Türkiyede bir veya bir buçuk milyon Kripto Yahudi olduğunu biliyorum ama üç kimlikli Pakradunilerin sayısını bilmiyorum.
***
Devletten maaş alıp da vazifesini yapmayan herkes dolaylı vatan hainidir.
***
Osmanlıca, edebiyat, tarih, felsefe, mantık bilmeyen, geniş ve derin sanat kültürüne sahip bulunmayan bir kimse mimar olabilir mi? Türkiyede olabilir ama asla yüksek mimar olamaz.
***
O mimarın Fuzulî’ye aşina olmadığı, millî ve islamî kültürü bulunmadığı yaptığı gudubet binalardan anlaşılıyor.
***
Birine: İhtiyaçtan, gerekenden fazla paranın ve malın bela olduğunu iyice anladın mı? Onlar yüzünden başın beladan, dertten kurtulmuyor, rüyalarında bile para ve mal kâbusları görüyorsun.
***
İçinde oturduğum bir dairem var, onun yüzünden çok başım ağrıdı. On sene kadar önce bir gün kapı çalındı, açtım, postacıymış, bir zarf uzattı. Mahkemeden gelen bir kâğıt. Evinizin altında Bizans harabeleri var, tapunuz iptal edilecek, size istimlâk parası verilmeyecek, mahkeme masraflarını da siz ödeyeceksiniz mealindeydi. Tapu ibtal davasını açan, Maliye Bakanlığı... Yeni ev alacak param yok, ahir ömrümde sokakta kalacaktım. Recep Tayyib beyefendi o zaman Başbakandı. Dosyayı çektirdi de evim elimden gitmedi. Kendisine teşekkür borçluyum.
***
Kaç kişinin umurunda bilmem, bendeniz Yıldız Hamidiye camiine her gittiğimde büyük üzüntü içinde kalıyorum. O cami bir hat müzesi gibiydi. Şimdi bir tek hat levhası yok. Bu levhalar ne oldu? Niçin yerlerine takılmıyor? (Emirgan camii hatlarının büyük kısmı da yok oldu. Neredeler? Ah binlerce tarihî camilerdeki hat şaheserleri nerelerdesiniz, ah ah ah.)
***
Peygamberimiz (Salât ve selam olsun ona) bir postacı değildi. Allahın Resulüydü. Daveti, müjdeleri, uyarıları, irşadı Kıyamet’e kadar geçerlidir.
Sünneti, Allahın Kitabından sonra İslamın ikinci temel kaynağıdır.
Mütevatir ve sahih hadisleri yolumuzu aydınlatmaktadır.
Tek geçerli hedy, onun hedyidir.
Sünnete bağlanan kurtulur, Sünneti terk eden ve yitiren helak olur.
Sünneti inkâr eden küfre düşer.
Kur’ana ve Sünnete sarılan aziz olur.
Kur’an ve Sünnet yolundan çıkan, çıkmaz sokaklara sapan zelil ve rezil olur.
***
Terazinin bir kefesine Ehl-i Sünnet imamlarını, ulemasını, fukahasını, mürşidlerini koysalar, öbür kefesine birtakım reformcu, mezhepsiz, değişimci, yenilikçi, ligh ve ılımlı İslamcı, Fazlurrahmancı, Sünnet inkârcısı oryantalist ilahiyatçıları koysalar, hangi kefe ağır basar? Elbette Ehl-i Sünnet kefesi. Ey kardeşim, Ehl-i Sünnetten ol, hafiflerden olma.
***
Vatandaşlarımızın çok ciddî trafik eğitimine ihtiyacı var. Sadece cezaları arttırmakla trafik düzelmez. Bu, öncelikle bir eğitim işidir. Trafik konusunda medenî ülkeler ne yapıyorsa biz de öyle yapmalıyız. Trafiğin iyi olması medeniyettir, kötü olması bedeviyet ve vahşettir. Yollarımız mezbahaya döndü. Bunun mutlaka bir çaresi bulunmalıdır.