Sapıklara uygun kanun olmaz
Bu sene büyükşehirlerimizden birine konferans için gittiğimde en az kırk yıldır tanıdığım, sevdiğim, hizmetlerine hayran kaldığım, örnek olarak birçok kişiye anlattığım bir dostuma haber verdim ve “Akşam saat 20.00’de filan otelde buluşalım” dedim.
Adalet Bakanlığı müfettişliği yaptığı dönemlerde teftişe gittiği her il veya ilçede önce şehrin valisi, kaymakamı, komutanı ve daire müdürlerini ziyaret eder, hepsine Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bastığı kitaplardan hediye ettikten sonra teftişine başlardı.
Yanıma uğradığında, kitap çantası hep yanında olur ve ben de kitaplara bakardım.
Büyükşehrin Başsavcısı olmuş. Lokantaya gittiğimizde lokantanın sahibini çağırdı ve “Şu balonları lokantadaki çocuklara dağıtıverir misin?” dedi ve o da dağıttı.
“Eskiden kendin dağıtırdın” dedim, “Korkuyorum, çocuk tacizciliği iftirasından korkuyorum” dedi.
Birkaç tane sapık, birkaç tane suç makinesi, birkaç tane “gölge haramisi” yüzünden, kanun adamları da kanunlar da hallaç pamuğuna döndürülüyor.
Yalnız kanunları darmaduman etmiyorlar, geleneğimizin, örfümüzün, adetlerimizin genleriyle oynuyorlar.
Terk edilmiş köy veya şehirlerin su ihtiyacını karşılayan kuyular da bir müddet sonra kururmuş.
Kuyudan su çekilmeyince kuyuya gelen su damarları tıkanır zamanla kururmuş.
Çocuklar, aslında bizim adamlığımızı, şefkat damarlarımızı, nezaketimizi, sevgi pınarlarımızı kurumaktan koruyan, katılığımızı yumuşatan en sevimli varlıklarımızdır.
Baba ocağında, ana kucağında, babanın alın teriyle, şefkatli nefesiyle, ananın sütüyle, rahmet balıyla beslenen, sevgi yumağıyla oynayarak büyüyen çocuklara dokunma yasağı getirilmiş birkaç tane sapık yüzünden.
Birkaç tane sapık, tedavi edilmesi gerekirken, seksen milyon insanın şefkat, rahmet, merhamet damarları kurutuluyor.
Şefkat, merhamet, muhabbet rüzgârları, gönül dünyamızda üretilir, gözlerden ve sözlerden dışarı çıkar.
Gül, menekşe, leylak karışımı kokusu gibi, karşı tarafın kulak ve gözünden içine girer ve dünyanın hiçbir yiyecek ve içeceğinde olmayan bir gıdaya dönüşür de kemiklerin içindeki ilikten, damarlarındaki kandan, kalbindeki cana kadar hepsine gıda olur.
Sevgili Peygamberimiz,
“Küçüklerine merhamet etmeyen, büyüklerini saymayan, iyiliği emredip kötülüğü yasaklamayan bizden değildir, (yani bizim gibi değildir)” buyurmuş.(Tirmizi, Sünen, K. El-Birru ve sıle, Bab 15 Rahmetüssıbyan).
Hani, hadiste geçen “Rahmet” kelimesini bilirsiniz.
Türkler, Müslüman olduktan sonra “Yağmur” kelimesine “Rahmet” demeye başlamışlar. Çünkü Kur’an’da yağmur, rahmet olarak geçer. (Bak A’raf 7/57, Furkan 25/48, Neml 27/63).
Rahmet gökten inince yerdeki kurumuş dallar, toprakta ölü gibi yatan tohumlar ve çekirdekler çiçeğe dönüşürler.
Gönül dünyamızda oluşan sevgi, şefkat, merhamet, saygı elementlerinden oluşan bulutları, sürelim tüm insanlığın üzerine de tabiatın baharda yemyeşil halılar üzerinde rengârenk çiçekler serptiği gibi büyüklerimize ve küçüklerimize sevgi ve saygımızla dolduralım âlemi ve güldürelim tüm insanlığı.
Rabbimiz, anne ve babaya “Öfff” bile denilmeyeceğini doğrudan bize bildirirken:
“Rabbin, kendinden başkasına ibadet etme¬menizi ve anne babaya iyiliği em¬retti. Eğer onlardan biri veya her ikisi senin ya¬nındaihti¬yarlıkça¬ğına ulaşırsa onlara ‘öff’ deme, onları azar¬lama, onlara gü¬zel söz söyle.”
“Her ikisine de rahmetten tevazu kanadını in¬dir, (kucak aç) ve ‘Ey Rabbim, bunlar beni küçük¬ken nasıl terbiye ettilerse sen de bunlara mer¬hamet et’ de.” (İsra süresi ayet 17/23).
Onlar, geceleri bizimle beraber uykusuz günlerinde “Öff” demedikleri gibi, canlarının bir parçası bilip bağırlarına bastıkları gibi, rahmet kanatlarını üzerimize gerip açlığa, susuzluğa, soğuğa, sıcağa, hastalığa, zararlı olan her şeye karşı bizi korudukları gibi, şimdi bizler de onlara kanatlarımızı germemiz gerektiğini haber verir.
Birkaç tane sapık yüzünden seksen milyon erkek ve kadınımız, küçüklere sevgi büyüklere saygı gülücüğü gönderemiyor.
Birkaç tane sapık sebebiyle yüz binlerce öğretmenimiz, öğrencisinin başını okşayamıyor, sorunlarını sormaya çekiniyor.
Batılı sapıkların, teröristi mazlum gösteren, sömürgeni medeni olarak takdim eden kanunlarının yürürlükte olduğu Amerika ve Avrupa’da, okumuş insanların en seçkinleri senatörleri ve onların da üzerinde olan Trump’larının ve Putin’lerinin sayısı çoğalacak ülkemizde.
Ondan sonra seyret sen kan denizinde boğulan insanları.
Seksen milyona, kanun kırbacıyla, “Sevgini, şefkatini, merhametini tut, sevgi damarını kurut” diyerek işkence etmek yerine sapık yetiştirmemeye ve yetişenleri de ıslah etmeye çalışırsak işimiz daha kolay olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.