Seksen Genç
Şu seksen milyonluk Türkiye’de en fazla 80 gence tam manasıyla faydalı olabileceğimi sanıyorum. Yani bir milyonda birine. Ne kadar düşük bir rakam ve oran değil mi? Görünürde seksen kişi de yok.
“Tam manasıyla yardım” dedim. Genel manada yardıma layık ve müstahik milyonlarca gencimiz var. Onları kasd etmiyorum.
Tam manasıyla yardım ne demektir?
Yetişmesi, iyi ve vasıflı bir insan, İslamın has hizmetkârı olması için neler gerekiyorsa, bütün o konularda yardımcı olmak, yol göstermek, faydalı olmak.
Bir sene önce görüşmüşüm, hayli sözetmişim, bu arada mutlaka iyi Osmanlıca öğren demişim. Aradan kocaman bir yıl geçmiş, o hâlâ elifi mertek sanıyor.
Mantık öğren demişim. O, cascavlak mantıksız bir heykel.
İstanbul kültürüne, ahlakına, görgüsüne, kibarlığına sahip olmalısın demişim, o hala bedevî.
Geleneksel islamî ve millî sanatlarımızdan birini öğren demişim, onda bir kıpırdanma yok.
İlmihalini öğren demişim, onda bu konuda terakki yok.
Namazda başını bir takke ile ört demişim, o hâlâ başı açık namaz kılıyor.
Sonra ille de adam olmak, vasıflı Müslüman olmak istiyorum diyor. Bu tembellik, bu gayretsizlik, bu laubalilik, bu savrukluk ile nasıl adam olacak?
Bazıları da, tekliflerime direniyor, tartışmaya yelteniyor. Ben ona Osmanlıca öğren diyorum, o bana ben mühendis olacağım Osmanlıca neme gerek diye kafa tutuyor.
Dedikodulara, polemiklere, sidik yarışlarına, horoz dövüşlerine pek meftun ama çok lüzumlu, çok faydalı hayatî konularla ilgilenmiyor. Nasıl adam olacak?
Peki, bendeniz kâmil mürşid miyim ki, yetişmesine yardımcı olabileyim. Hâşâ hâşâ... Biraz tecrübesi, biraz birikimi olan güngörmüş bir kimseyim. Belki yönlendirebilirim faydalı olabilirim.
***
Adam olma cevherine sahip olmayanlar, ne yapılsa kesinlikle adam olamazlar.
***
Adam olma niyeti başka şeydir, adam olma konusunda azimli olmak başka şeydir. Sadece niyetle adam olunmaz. O niyetin kuvveden fiile çıkması gerekir.
***
Bu memlekette seksen Müslüman genç tam manası ile adam olsa, bunların içinden biri (hiç istememek, asla talib olmamak şartıyla) ateşten gömleği giyip re’s-i kâra geçse ne muazzam fütuhat olur.
***
Yağlı ballı bir memur olacak... Güzel bir evi olacak... Bir de lüks yazlığı... Yüzme havuzlu... Güzel bir karısı... Güzeller güzeli çocukları... Evde lüks mobilyalar... Kapının önünde lüks ve israflı bir otomobil... Lüks yemekler... Lüks konaklama... Lüks markalı giysiler... VİP kapılarından geçmeler... Bizim küçük beyimiz veya hanım kızımız bunlarla adam olacağını, vasıflı Müslüman olacağını sanıyorsa bu ne büyük bir kuruntudur! Şeytanî emeller... Resulullah Efendimiz (Salât ve selam olsun ona) Eşedd’ül-bela ‘ale’l-Enbiya sümme’l-emselüfe’l-emsel buyurmuş. Belanın en şiddetlisi Peygambere gelir, sonra derece derece... Belasız çilesiz zahmetsiz hizmet olmaz, adam olunmaz.
***
Müslüman gençlere para, makam, mevki, menfaat, ikbal, şöhret, alkış hırsı aşılayanlar, onların bir kısmını arivist yapanlar, aktivist yapanlar büyük vebal altındadır.
***
Bendeniz İslam’ın has hizmetkârlarını gördüm. Yaratıklardan ücret istememek, verildiğinde almamak şartıyla; İman İslam Kur’an Sünnet Şeriat Ümmet için muhlisenlillah rızaenlillah fedakarane çalışırlardı. Çok acılar çektiler, çok zulümlere ve düşmanlıklara maruz kaldılar, itildiler kakıldılar, mahkemelerde süründüler, zindanlarda çürüdüler. Onları rahmetle anıyorum, Gani ve Kerim olan Hak teala onları mükâfatlandırsın. Onlar Allah dostları idi. Cenab-ı Hakkın izniyle bize şefaat etsinler.
***
Bir fakire: Hazinesi altınla dolu o aşksız şevksiz irfansız ehl-i dünya kişi mânen müflistir. Sana verecek bir tek hikmet mangırına bile sahip değildir. O kapıdan geri dön.
***
Vicdansız bir baba ilkokula giden küçük çocuğunu döve döve öldürmüş. Canavar bir genç annesini döve döve öldürmüş. Ey hukuk, ey eğitim, ey medya dizlerini döv.
***
Marmara sahillerinin bazı yerlerinde deniz çekiliyormuş. Bu çekilmeler birer haberdir, uyarıdır. Tedbir alan var mı?
***
Genç ve güzel kadınların başlarına Mevlevî sikkesi, sırtlarına tennure geçirmişler, sahnede erkeklerin önünde sema ettirmişler. Hazret-i Pîr efendimiz bunu görseydi ne derdi?
***
Şeriat elden gitti, din elden gidiyor, imanlar tehlikede. Bizimkilerin bir elleri balda, bir elleri yağda.
***
En büyük şairin bile bütün mısraları, beyitleri berceste değildir. Sen Fuzulî’den yirmi beş seçme beyit ezberlesen sana yeter. Hafızanda bir tek mısra ve beyit yoksa, edebiyat kültürün de yoktur.
***
Ankara’nın manevî valisi Hacı Bayram-ı Veli, Konya’nın manevî valisi Mevlana, Bursa’nın manevî valisi Emir Sultan, Kastamonu’nun manevî valisi Şaban-ı veli, Kars’ın manevî valisi Hasan Harakanî bu günkü duruma, gidişata, ahvale, halkın haline ne diyorlar acaba?
***
Yakın dostlarımdan merhum Hacı Ahmet Kibritçioğlu Divanyolu caddesinde küçük bir matbaa sahibi idi. Şeyh Muhammed Zahid hazretlerine müntesipti. Sesi ve musiki bilgisi müsaitti, çok güzel Kur’an okurdu. Tevbe ettikten sonra Sultanahmet camiine imam olan Hafız Saadeddin Kaynak hastalanınca altı ay vekâleten imamlık yapmıştı. Validesi saliha bir hanımdı. Allah ona ve bütün mü’minlere rahmet eylesin.
***
İngiltere’den büyük miktarda plastik çöp alıyormuşuz. Bu konuda Malezya birinci, Türkiye ikinciymiş.
***
Namaz kılanlar azınlığa düştü. Resulullah ne diyor, namaz dinin direğidir diyor. Namaz elden giderse din yıkılır. Diyanet bir ara camileri kadınlarla doldurma kampanyaları başlatmıştı. Tutmadı. Asıl vazife camileri erkeklerle doldurmaktır. Böyle bir faaliyet var mı?