Bilge diktatörün öğle yemeği
Kaç sene önceydi, Bilge Diktatör başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Bir cümlesi şu mealde idi: Öğle yemeği vakti gelmişti. Özel sekreteri Bilge Diktatör’e “Efendim yemeğiniz hazır” dedi, diktatör ofisine bitişik özel odasına gitti, en yakın asker kışlasından getirilmiş mütevazı yemeğini yedi.
**
Bütün öğrencilerinin hepsinin, bir eksik olmamak şartıyla beş vakit namazı okulun büyük camiinde okul imamının ardında cemaatle kılmadığı, namazın mecburî olmadığı bir okul asla ve asla İslam okulu, din okulu olamaz. Osmanlı devleti, ülkenin Batıya açılan penceresi Galatasaray lisesinde bile vakit namazlarını cemaatle kıldırmıştır.
**
Bir grup Müslüman ormana doğru namaz kılıyor. Münafığın biri çıkmış, “Ormanda yaban domuzları var, Müslümanlar domuza secde ediyor” diye bağırıyor. Müslümanlar Amerikan 6›ncı filosunu kıble yaptılar diye yaygara kopartanlar da bu ayarda geri zekalılar, kötü niyetlilerdir.
**
Bir gence: Senin yaşın, birikimin, tecrüben, kültürün yeterli olmadığı için, gelecekle ilgili plan ve programlarını, ehliyetli liyakatli bilge kimselere danışarak yap. Böyle yapmazsan ileride çok pişman olursun. Resulullah Efendimiz (Salat ve selam olsun ona) “Danışmayan pişman olur” buyurmuşlardır. (Ehliyetsiz, liyakatsiz, ham eksik kimselerle istişare edilmez.)
**
Bir akılsıza: Cami WC’lerinin muslukları altın kaplı olsa, soğuklarda şadırvanlardan sıcak sular aksa, Minarelerden 110 desibel ezanlar okunsa bunların Müslümanlara faydası olmaz. On şeyin yapılması öncelikle gereklidir: (1) İlmihalini doğru olarak öğrenmek, öğrendiklerini hayata uygulamak... (2) İtikadını tashih etmek... (3) Beş vakit namazı cemaatle kılmak... (4) Zekatı Kur’ana, Sünnete, Şeriata, fıkha uygun şekilde, hakkeden sekiz sınıftan birine (Bu devirde bazıları yoktur) dosdoğru vermek... (5) Allah ile olan işlerde ihlaslı, yaratıklar ile olan işlerde âdil olmak... (6) İslam ahlakı ile ahlaklı olmak... (7) Müstaqim yani doğru ve dürüst olmak... (8) Kötülükle çok emr eden nefs-i emmaresi ile büyük cihad yapmak... (9) Ümmet şuuruna sahip olmak, Ümmet birliği içinde yerini almak, ittihad-ı İslama ve uhuvvet-i imaniyeye bağlı olmak.. (10) Zamanın İmam-ı Kebirine biat ve itaat etmek.
**
Sultan Abdülazizin, Sultan Abdülhamidin, Sultan Vahidüddinin, Hanedan-ı Âl-i Osmanın ahları bitmedi. Daha çok çekeceğimiz var.
**
Che Guevara mı?.. Onun kadar acımasız, insafsız, zalim, canavar, katil, vicdansız terörist görülmemiştir. O ateisti, vicdanlı solcular bile sevmez.
**
İlk Müslümanların bir kısmı, Mekkeli müşriklerin zulüm ve baskılarından kurtulmak için Habeşistana hicret etmişti. Bu Müslümanlara, bunlar Habeşçi diyenlerde zerre kadar akıl ve iz’an yoktur.
**
1960’lı, 70’li yıllarda, Allahı inkar eden Marksist felsefeye bağlı neo kolonyalist Sovyetler Birliği ile, paralarının üzerinde “Biz Allaha güveniyoruz” yazılı ABD elbette bir değildi.
**
Marksist Sovyetler Birliği yıkıldı, Rusya Federasyonu kuruldu, halka din hürriyeti verildi. Geçen kurban bayramında Moskova camii etrafındaki sokaklar, caddeler, meydanlar secde eden Müslümanlarla dolup taştı. İslama ve Müslüman dünyasına düşmanlık eden ABD ise şu anda çok yanlış bir yoldadır.
**
İslam fıkhı ve hikmeti “Ehven-i şerreyn tercih olunur” diyor. Ehven-i şerreyn ne demektir bilmeyen, onun yerine ehven-i şer diyenlere laf anlatmak mümkün değildir.
**
Bendeniz çok kültürlü, çok bilgili, çok akıllı bir insan değilim ama devlet ile bozuk düzeni özdeşleştirecek, devlet yıkıcılığı yapacak kadar da akılsız ve ahmak değilim. Az buçuk âmme hukuku kültürüm vardır. Devletimi tutarım, kötü düzen ve sistemlere asla taraftar olmam, onları alkışlamam.
**
O kadına tekrar soruyorum: Hanımefendi, siz elbette namuslu bir kimsesiniz. Lakin anlayamadığım bir şey var. Namuslu olduğunuz halde niçin fahişe kıyafeti giyiyor, fahişeler gibi davranıyorsunuz?
**
Genelkurmay arşivlerindeki kağıtlardan birinde M. Şevket Eygi ismi yazılıymış, binaenaleyh Eygi Gizli Harp Dairesine ajan olarak alınmışmış... Genelkurmay istihbaratında yığınla insanın ismi geçebilir. Mesela bu fakir için “Eygi, gazetesinde Marksistlerle mücadele ediyor” diye yazılmış olabilir. Ben meydan okumaya devam ediyorum. İspat edebilirlerse evimi onlara vereceğim, kalemimi kırıp yazı hayatından çekileceğim. Edemezlerse alçak yalancılar ve müfterilerdir.
**
On altı, on yedi yaşında genç bir medrese talebesinin, kanunen reşid olmayan bir mollanın, FG’nin; 26 yaşında silik bir memur olan bendenizin Genelkurmay Özel Harp Dairesine alındığını iddia etmek için hafif akıllı olmak gerekir. FG’nin velisinin rızasını da almışlar mı acaba!
**
O adamın aklından zoru olduğu Türkçesinden, rekâketli konuşmasından belli oluyor.
**
İslama kalpten, gönülden, candan bağlı olanlarla, işkembesinden bağlı olanlar bir olur mu?
**
Dini imanı para, mal, zenginlik, kazanç, ikbal, nüfuz, şöhret, alkış, benlik olan din sömürücüleri; ihlasla hizmet edenleri bir türlü anlayamazlar.
**
İmam Gazalî hazretlerinin hocası üstadı İmamü’l-Haremeyn (Mekkenin Medinenin en büyük din hocası) el-Cüveyni hazretleri, mutlak müctehidlik makamına erişmişti. Yeni bir fıkıh mezhebine lüzum olmadığı için mezheb tesis etmemiş (kurmamış), İmam Şafiî hazretlerine tâbi olmuştu.
**
Müjdeli, sevindirici bir şey yaz diyen zata: Resulullah Efendimiz “Allahü Teala hazretlerinin Afüv ve Kerim olduğunu, afvetmeyi sevdiğini” bildirmiş, “Allahım beni, ana babamı ve mü’minleri afvet, bağışla” diyerek dua etmemizi tavsiye buyurmuştur.
**
O beyefendi, o hanımefendi çok lüks, çok ağır yemekler, tatlılar yerlerdi, bu konuda ölçüyü kaçırırlardı. Sonunda ikisi de kalb hastası oldu, diyabete yakalandılar, gut’lu oldular, karaciğerleri safra keseleri böbrekleri iflas etti. Onların yollarından gidenlere duyurulur.
**
“Zekatımı verdikten sonra her şeyi yaparım, her şeyi yerim, her lüks ve pahalı şeyi giyerim” diyenler, dinimizde israfın haram olduğunu, Cenab-ı Hakkın müsrifleri sevmediğini bilmiyorlar mı? Hem zekatını dosdoğru vereceksin, hem de israf etmeyeceksin.
**
Tevratın emirlerini yerine getirmeyen, yasaklarından kaçınmayan, Musevîliğin ahkamına riayet etmeyen bir Yahudi, canavar bir Yahudidir. Müslümanları tenkit eden bendeniz bu cümleyi niçin yazamayacakmışım?
**
Türkiye’de yaşayıp da, Türkiye’yi sevmeyen, Türkiyeye zarar veren, Türkiyenin selameti için dua etmeyen bir Yahudi, gerçek bir Musevî olamaz.
**
Din sömürücüsü alçakların, dini imanı para ve ikbal olanların, haram rantlar yiyenlerin, hortumcuların, ihalelere fesat karıştıranların, ribacıların Müslümanlıklarından şüphe ederim.
**
MÂNEVÎ MİMARLAR: Selanikli eğitimci Şemsi efendi, nam-ı diğer Şimon Zvi... Başhaham Hayim Nahum... Kemalist ideolog Tekin Alp, nam-ı diğer Moiz Kohen... Şu meşhur ZG... ve diğerleri.
**
Abraham Galante Türk kültürüne hizmet etmiş Yahudilerdendir. On küsur lisan bilirdi. Harf devrimine karşı çıkmış, “Arabî Harfleri Terakkimize Mâni Değildir” isimli kitabı yazıp yayınlamıştır. En gizli, üç kimlikli Kriptolar, Pakraduniler hakkında küçük fakat önemli bir kitabı vardır.
**
Her tarihî arıza, kopukluk, kaza gibi, İsrail de bir gün sona erecektir. Birinci Haçlı seferinden sonra kurulan Katolik Kudüs krallığının tarihe karışması gibi.
**
Türkiyenin kurtulması ve yükselmesi (necat ve i’tilası) için tarihî kopukların giderilmesi, devamlılığa dönülmesi şarttır. Bakalım bu nasıl olacak? Beşerî yatay irade ile mi, yoksa dikey İrade ile mi?
**
Dünyanın en kaliteli hurmaları İsrail hurmaları imiş... Başkalarının topraklarında yetiştirilen hurmalar...
**
Muharip olmayan Yahudi kadınlarını, çocuklarını, ihtiyarlarını korumak ve kurtarmak meselesi...
**
Hak sillesinin sadası yoktur / Bir vurdu mu hiç devası yoktur.
**
İslamı ve Ümmeti geri zekalıların, cahillerin, bedevî ve şifahî kültürlülerin, din sömürücülerinin, holiganların, militanların, bağnazların, yüzeyde kalmışların, ilim irfan kültür fukaralarının, soytarıların, bezirgânların ellerinden ve şerlerinden kurtarmak... Çok zor iş.