Ölçümüz öyle olmalı
Bundan asırlarca önce yaşamış çok büyük hattatlarımızdan biri aynı zamanda terziymiş. Parçaları bitiştirip gömlek diktiği zaman, dikiş yerleri gözle fark edilemezmiş, sanki dokuma gibi görünürmüş. Bütün işlerimizde ölçümüz böyle olmalıdır. Herkes o hattat gibi olamaz ama onun eli, iğnesi, dikişi, mahareti, hüneri bize ölçü, ideal olmalıdır. Kaba sabalığı, yarım yamalaklığı ölçü alırsak işler doğru dürüst yürümez.
***
Türkiye’yi batıran sözlerden biri, belki birincisi “Bi şey olmaz be âbi, bi şey olmaz beee!..” sözüdür. Bu sözün şubelerinden biri ben gencim bana bi şey olmazdır. Kış, hava soğuk, dışarıda ayaz var. Güneş açar, bizim gencimiz hemen ceketini hırkasını çıkartır. Hasta olursunuz denilince cevap hazırdır. Ağabey ben gencim bana bir şey olmaz. Maalesef olmaz denilen o bi şey olur, ihtiyatsız genç soğuk alır, yatağa düşer. Bu ona ders olur mu? Olmaz. Her işimizde bi şey olmaz be âbi prensibi yürürlüktedir.
***
Şu soruyu hep sorar dururum: Japonlar, Norveçliler, Yeri Zelandalılar Müslüman olmadıkları halde, onlardaki İslam ahlakı niçin Müslümanlardakinden daha fazla? Sorunun cevabı mı?.. Biz laf ile Müslümanız ama İslamın hükümlerini, ahlakını hayata uygulamıyoruz, âqil ve bilge Müslümanlar olamıyoruz.
***
Cemaatler, tarikatlar, klikler, hizip ve fırkalar, sektler, dernekler; doğru olmasa, abartılı olsa da hep övgü ve alkış istiyor, en haklı tenkit ve uyarılardan nefret ediyor. Bu zihniyet kemalin mi, kemalsizliğin mi alametidir?
***
Müctehid İmam Ebu Hanife de, benim gibi bir insandır, o ictihad yapmışsa ben bir Müslüman olarak niçin yapamayacakmışım?.. Bu mantık, bu muhakeme şu söze benzer: Kant da benim gibi bir insandı, o felsefe yapmışsa ben niçin yapamayayım?.. Mimar Sinan da senin gibi bir insandır, haydi sen de onun gibi binalar yapsana!.. İslamı içinde yıkmak, Ümmeti kaos ve anarşiye sürüklemek isteyenler ictihad konusunda ne kadar tutarsız laflar ediyor.
***
Doğru İslam olan Fırka-i Nâciye Ehl-i Sünnet ve Cemaati yıkmak isteyen reformcular Resulullahın dizinin dibinde yetişmiş, Ashabın büyüklerinden faziletli ve doğru insan Ebu Hureyre radiyallanuanh efendimize dil uzatıyorlar. Sahabeler içinde en fazla hadis rivayet edeni odur. Peygamberimizin duasını almış mübarek bir zattır. Bütün din büyükleri onu severler, ona hürmet ederler, Sünnete yaptığı hizmetler dolayısıyla ona teşekkür ve minnet borçluyuz. Bütün Ehl-i Sünnet Müslümanları bu zatı benimsemeli, ona yapılan saldırıları nefretle reddetmelidir. Gerekçeleri, Ehl-i Sünnet alimlerinin kitaplarında yazılıdır. Ondan ve bütün sahabeden Allah razı olsun.
***
Başlangıcı üç yüz sene öncesine kadar uzanan geleneksel ekşi maya ile ekmek yapan fırınlarımız varmış. Adresini öğrenip onların birinden kepekli ekmek getirtmek istiyorum.
***
Faziletli, ahlaklı kimseler hata, yanlış ve günahlarına üzülür, bizimki onlarla iftihar ediyor. Böyleleri bir toplum için ne büyük felakettir. Onlar muzırdır, haşarattır.
***
Markete gittim, meyve ve sebzelerin çoğu ateş fiyatına idi. Pahalı olanları almadım. Mandalina ve patates nispeten ucuzdu. Onlardan aldım. Herkes benim gibi yapsa enflasyonun beli kırılır.
***
Be adam, kendine acımıyorsun, bari çoluk çocuğuna acı. Evine beyaz bembeyaz en beyaz ekmek sokma, kepekli ekmek al. Halk Ekmeğin kepeklisi çok ucuz, onu al. Devamlı beyaz ekmek yemek, sağlığı yıkar. Kepekli doğal ekmek hem gıda, hem şifadır.
***
Çay zevki, çok büyük bir zevktir. Bilene, anlayana... Geçen gün ikindi vakti, Assam çayı demledim içtim, kendime geldim.
***
Benim lüks çay alacak param yok, bütçem dardır diye itiraz eden ukalaya: Cep telefonuna üç bin lira vermesini biliyorsun, bul buluştur çaya da ver.
***
Sıradan çay içmek marifet değildir, marifet kaliteli, lezzetli çay içmektir. Böyle çayı demleyene, içene aşk olsun!..
***
Okumuş beş genç kişi sohbet ediyorlardı. Bendeniz de oradaydım. Politika, yemekler, seyahatler, otomobiller falan... Söz aldım, izin istedim, verdiler, beyler sizin hepiniz yüksek kimselersiniz. En büyük klasik şairimiz Fuzulî’den bir beyit okuyabilecek biri var mı içinizde? Şaşırdılar, bozuldular, beyit meyit okuyamadılar, gözlerinde kırgınlık, hiddet şerareleri göründü. Patavatsızlığımı afvettirmek için onlara, dünyanın en lüks çorbası olan Özbekistanın bıldırcın dolmalı çorbasını anlattım. Merakla dinlediler, mutlu oldular, kırılan kalpleri tamir edilmiş oldu.
***
1924’te yurt dışına sürülen, çoğu oralarda perişan olan Hânedan-ı Al-i Osman sürgünlerin sonuncusu olan Sultan hanımefendi Beyrutta 101 yaşında vefat etti. Allah rahmet eylesin.
***
İslamın temel prensiplerinden, ana öğretilerinden biri şudur:
Bütün övgüler, hamdler âlemlerin ve mahlukatın İlahı, Rabbi, Râziqı, Hâliqı (Yaratıcı olan) Allahü Teala ve Tekaddes hazretlerine mahsustur. Bu prensibi göz ardı edip, yaratıkları aşırı şekilde öven İslamcılara ve yarım Müslümanlara yazıklar olsun?
***
Sultan Vahidüddin Han 1922’de yurt dışına gitti. Büyük Millet Meclisi, onun yerine Abdülmecid bin Abdülaziz Hanı Halife tayin etti. Sultan Vahidüddin Halifeliği bırakmadı. 1926’de ölümüne kadar iki Halife oldu. Onun ölümünden sonra, tek Halife Abdülmecid efendidir. 1944’te Paris’te vefatından sonra İslam alemi Halifesiz, başsız kaldı. Hak Teala ikisine ve bütün mü’minlere rahmet eylesin.
***
Müslümanlara: Halimizi, halinizi, İslam dünyasının perişan ahvalini derin derin düşünseniz hiç gülmez, hep ağlarsınız.
***
Az et ye!.. Hem sağlığını korursun, hem fazla harcama yapmazsın, hem de enflasyonu frenlemiş olursun. Et yerine ucuz yeşil mercimek yemeği yersen, daha sağlıklı beslenmiş olursun. (Esnaf lokantaları niçin mercimek yemeği pişirmiyor?)
***
Yaşamak için değil de, yemek için yaşayan bir Müslümana: Sen ne kötü bir Müslümansın!.. Hayatının büyük kısmı sofralarda tıkınmakla, helada ıkınmakla geçiyor. Yazık sana, vah sana, eyvah sana!..
***
İçme suları hakkında çok kötü çok üzücü rivayetler var. En sağlıklı sağlam güvenilir memba suyu hangisidir, iyi bilen biri Millî Gazete vasıtasıyla mail gönderirse kendisine müteşekkir ve minnettar kalacak, bundan sonra o suyu içeceğim. (Suları doğru dürüst denetlemeyen devletime ve belediyelere kırgınım.)
***
Ölçü şudur: Osmanlı devletinin ilkokullarda öğrettiği, ezberlettiği ilmihal bilgilerine sahip olmayan bir Müslüman, Heidelberg üniversitesinde felsefe doktorası yapmış olsa bile, dinen cahil bir kimsedir. Her Müslümanın yeterli miktarda doğru ilmihal bilgileri öğrenmesi bir farizadır.
***
Bir gence: Benim senden tek üstünlüğüm yaşça büyük olmamdır. İlim, irfan, kültür, hikmet, akıl, fazilet üstünlüğüm olduğunu kesinlikle iddia etmem. Sen, yaşım itibarıyla bana saygılı olmak mecburiyetindesin. Hadiste “Büyüklerimize hürmet küçüklerimize merhamet etmeyen bizden değildir” buyurulmuştur. Asgarî hürmet istiyorum ve bekliyorum. Benim buna ihtiyacım yoktur, senin buna çok ihtiyacın vardır. Anlatabildim mi? Öfkeli mektubunun başına selam koymamışsın, üzüldüm.