Hicret ve takvim

Hicret ve takvim

Bugün, 11 Ocak 2008, 02 Muharrem 1429 Cuma. Sevgili peygamberimizin Mekke’den, Medine’ye hicretinin yıldönümü. Mekke’de canına kastedenlerin arasından: “Canın, canımız gibidir” diyen Medinelilerin arasına hicret günü.

Sevgili peygamberimizin canına kastedenler karşısında “Onu değil beni öldürün” dercesine canından aziz bildiği peygamberine kendini siper eden Hz. Ali’nin, bizler örnek olduğu gün.

Kafirlerin her tarafta sevgili peygamberimizi ararken ona bir zarar gelmesin diye onun önünden, sağından, solunda, arkasından dört dolaşan Hz. Ebubekir’in gayret günü.

Hicret: “Haram meyve veren saltanat ağacımızı kuruttun” diyenlerin arasından: “üzerimize ay gibi doğdun” diyenlerin arasına hicret günü.

İnkar yurdundan İman diyarına hicret günü.

Haramlardan helallarla geçiş günü,

Güneşin doğudan batıya ışık saçmasıdır hicret.

Aydınlığın karanlıklar ülkesine taşınmasıdır hicret.

İnkârın imana dönüşmesidir hicret.

Nefretin sevgiye değişmesidir hicret.

Günah sokaklarından sevap caddelerine geçmektir hicret.

Doğduğu yerden, doyduğu yere göç edenler olduğu gibi, evlenmek, makam mevki sahibi olmak için göç edenler de hicret etmiş olurlar. Ancak sevgili peygamberimizin ifadesiyle “Kişi ne için hicret etmişse, ona kavuşur.” buyurmuş. (Buhari, birinci hadis)

Tarih boyunca medeniyetlerin gelişmesi ve yayılması göçlerle sağlanmıştır. Türklerin Orta Asya’dan batıya doğru göç etmesi hem kendisine faydalı olmuş, hem de İslam medeniyetini Viyana’ya kadar götürerek insanlık ailesine öncülük etmiştir.

Tabiatta kuşların, çekirdeklerin, tanelerin, suların, rüzgârların bir yerden başka yerlere göç etmeleri tabiatta yenilenmeyi, yeşermeyi sağlar.

İnsanların gönüllerine iman tohumları ekmek ve bahar çiçekleri açtırmak için bütün peygamberler hicret hayatını yaşamışlar.

Peygamberlerin sonuncusu sevgili peygamberimiz, 8 Rabiülevvel=20 Eylül 622 Pazartesi günü Medine’ye hicret etmiş.

Müslümanlar o tarihi, tarih başlangıcı olarak kullanmışlar. Ancak resmi olarak ilk defa Hz. ömer zamanında resmiyet kazanmıştır. Hz. ömer’in topladığı tarih belirleme komisyonu, Hz. Ali’nin teklifi üzerine Hicreti, resmi takvim olarak kabul etmiş. Eskiden beri Muharrem ayı senenin ilk ayı olması nedeni ile takvimi 1 Muharrem’den başlatmışlar.

Ay’ın hareketi esas alındığından “Ay takvimi” denilmiş. Kur’an’ın ifadesine göre “Gökleri ve yeri yarattığı günden beri Allah’ın kitabında, Allah katında ayların sayısı on ikidir” (Tevbe suresi, 36)

Bu aylar: Muharrem, Safer, Rabiul evvel, Rabiulahir, Cumadelûlâ, Cumadelahir, Receb, Şa’ban, Ramazan, Şevval, Zilkade, Zilhıcce aylarıdır.

Hz. Musa’nın Mısır’dan çıkışı, Hz. İbrahim’in hicreti, Ka’beyi yıkmaya gelen Ebrehe’nin ordusunun ve fillerinin kuşların attığı taşlar tarafından helak edilmesi olayları hep tarih başlangıcı olmuşlar.

Bu da gösteriyor ki ateistler ne kadar uğraşırsa uğraşsın dinden soyutlanmış bir toplum meydana getiremezler. Takvim başlangıçları hep dini çağrışım yaparlar.

Hz. İsa’nın doğumunu esas alan Milâdi takvim 365 gündür. Hicri takvim ise 355 gündür. Her sene on gün önce gelmesi nedeniyle Ramazan orucu, Hac ibadeti senenin bütün günlerini dolaşmaktadır. Bu da Bütün alemlere Rahmet olan İslâm dininin evrenselliğini ifade eder.

Orucun ay takvimine göre tutulması ve orucun 36 senede bütün mevsimleri ve ayları dolaşması dünyanın her tarafındaki mü’minlerin hem yaz, hem kışta oruç tutmalarını ve hem eşit olmalarını, hem de birlikteliklerini sağlamaktadır.

Türkiye 26 Aralık 1925 tarihinde 698 sayılı kanunla 1341 yıllık takvimi kaldırmış, Beynelmilel Milletler arası takvimdir diyerek Miladi takvimi kabul etmiştir.

Ama bu millet hâlâ çocuğunun adını, Recep, Şaban, Ramazan, Muharrem koyar da, Aralık, Ocak, Şubat koymaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi