Schadenfreude nedir?
Kötülükten mutluluk duymak anlamına gelen “schadenfreude” kavramı çağımızda çok fazla karşılık bulan bir kavram. Emory Üniversitesi’nde görev yapan araştırmacılar schadenfreude ile ilgili araştırmaları yeniden değerlendirdiler ve insanların maruz kaldığı acıdan keyif alan insanların, ruh ve duygu dünyaları hakkında çıkarımlarda bulundular.
“Olmaz böyle şey” demeyin, hafızanızı yokladığınızda çevrenizde, insanların acılarından büyük keyif alan hatta bunun için temennide bulunan birçok insanın olduğunu göreceksiniz. Yaşadığınız talihsiz bir olayı anlattığınızda sizi anlıyor ve destekliyormuş gibi görünüp acınızdan mutluluk duyan bu insanlar ellerinde olsa sizi bir kaşık suda boğarlar. Paylaşım, empati, şefkat gibi değerlerden uzak yaşayan bu kimseler, Allah’ın bahşettiği bütün nimetlere tek başına sahip olmak, bunları kimse ile paylaşmak istemezler. Haset kokan bakışları ile sizi ezmeye ve mahrum bırakmaya çalışırlar.
Haset öyle bir duygudur ki, kişinin yürek kabında ne kadar erdem varsa hepsini yiyip bitirir. Hasedine yenik düşen kişi artık sağlıklı düşünemez ve insanlarla uyum içinde yaşayamaz hale gelir. Onlar görünürde insanların iyiliğini istiyormuş gibi görünür fakat içten içe kötülüğü temenni ederler. Seviyormuş gibi görünür fakat içten içe hasetle bakarlar.
Bencillik, haset ve ihtiraslarına köle olan ben odaklı bireyler yaşamlarında iblisi model almış ve hasetleri ile adeta dost olmuşlardır. Gittikleri her yere hasetleri ile birlikte giderler. İnsanların maruz kaldığı hastalık, yoksulluk, yoksunluk ve felaketlerden haz duyan bu kimseler hasetlerinin içinde boğulmaktadırlar fakat yaşadıkları geçici haz onları oyar ve bu karanlık kuyudan kurtulmayı akıl edemezler.
Resulullah, “Ben haset edenden daha çok mazluma benzeyen zalim bir kimse görmüş değilim. Onları her zaman nefesi tüketir, keder yakalarını bırakmaz, gözyaşı da bitmez” buyurmuştur. Zira her insan düşüncelerinin bir ürünüdür. Eğer kendiniz için ve aynı atmosferde yaşadığınız fertler için iyi şeyler düşünür ve iyi şeyler temenni ederseniz buradan süzülen pozitif enerji öncelikle size katkı sağlayacak ve sevginin tadına varabileceksiniz. Haset ise sizi bütün bu güzel değerlerden uzaklaştırarak karanlık bir kapana kapatıyor.
İnsanların acılarından mutluluk duyan kişiler bu menfi özelliklerini gizlemede oldukça mahirdirler. Bir sorununuzu paylaştığınızda sizi teselli etmeye çalışır hatta sizin için endişe edip üzüldüklerini ifade edebilirler. Fakat yüzlerindeki ifadeye baktığınızda onların aslında sizin mahrumiyetinizden, sizin yaşadığınız acılardan büyük bir haz duyduklarını görürsünüz. Haset duyguları baskın olan bu kimseler insanların yaşadığı kayıplar üzerinden haz devşirmeye çalışır ve kendilerinin daha iyi durumda olduğunu düşünüp kibre kapılırlar.
İbnHazm, “İnsanın insandan çektiği acı, yırtıcı hayvanlardan, zehirli yılanlardan çektiği acılardan daha fazladır. Çünkü hayvanlardan korunabiliriz fakat insanlardan tam olarak korunmak mümkün değildir” der ve şefkat ve adalet gibi asli değerleri içselleştiremeyen kişilerin kendi türüne verebileceği zarara vurgu yapar. Zira insan fıtratı itibariyle şiddet, inkâr, isyan ve nefret gibi negatif özelliklere sahiptir. Bu hayvani dürtüler ancak ahlak ve maneviyat değerleri ile eğitilebilir ve insanileşebilir. O nedenle Rabbimiz Kur’an’ı hayatımıza, hanelerimize ve toplumun bütün katmanlarına taşımamızı emrediyor.
EN GÜZEL DUA
“Kıskançlıkla zarar vermeye çalışan tüm çekemeyenlerin kendilerine ve başkalarına yapabilecekleri her türlü kötülük ve şerlerden Allah’a sığınırım” (Felak-5).
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.