İsmet Paşa ve Ermenice
İsmet Paşa Fransızca İngilizce Almanca bilirmiş... Başka diller de bildiğini sanıyorum. Ermenice... Kürtçe... Onun Nesturilikle de yakın ilgisi vardır. Yakın tarihimizin bu İkinci Adamının iki kişiliği ve kimliği vardır. İdeolojik resmî kimliği... Gizli tutulan asıl kimliği... Onun hakkında üç ciltlik, iki bin sayfalık, her cümlesi veya paragrafı notlu kaynaklı bir araştırmayı kim yapacak?
Millî Mücadele ve M. Kemal Araştırmaları Enstitüsü kurulmuş olsaydı, böyle bir kitap belki yazılabilirdi.
İsmet Paşa ölüm döşeğinde... Aklı şuuru bir gidiyor, bir geliyor... Zihninin açıldığı bir sırada, başında bekleyen CHP Genel Sekreteri Kemal Satır’a, Kemal aşağıya in, kütüphaneye gir, Ermeni alfabesinde kaç harf var bunu öğren bana bildir dediği bir gerçektir.
Yakın tarihimiz bir esrarlar kumkumasıdır. Büyük Paşanın doğum tarihi 1881 değildir, doğum yeri Selanik değildir, babası A.R. bey değildir. Ölürken saat kaç dememiştir, aleykumesselam demiştir. Birileri işlerine gelmediği için bunu gizlemişlerdir.
İlme, irfana, hikmete, edebiyata, tarihe, yazılı kültüre, sanata, gerçeklerin ortaya çıkarılmasına hizmet etmekle yükümlü Müslüman kodamanların, yekûn olarak milyarlarca dolarlık imkânları olan büyük sivil toplum kuruluşları var. Ne yapıyorlar?
Müslümanların şimdiye kadar çok ciddî akademiler, enstitüler, araştırma merkezleri kurmaları gerekirdi.
Bunlardan biri cami mimarisi konusunda hizmet etmeli, rehber olmalıydı.
Ülkemizde on küsur medeniyet yaşamıştır.
Bizim Bizans tarihi, kültürü, sanatı araştırmalarında dünya birincisi olmamız gerekir. Çünkü onun mirasına sahip olmuşuz. Realitede böyle mi?
Bir kere daha hatırlatayım: Türkiye Yahudileri, Dönmeleri, Pakradunileri Araştırmaları Enstitüsü de mutlaka kurulmalıdır. Böyle ilmî bir kurumun başına geçecek zatın, başta İbranice ve Ermenice olmak üzere en az sekiz on dile vakıf ve uluslararası çapta kitaplar ve makaleleri yayınlanmış olması gerekir.
Bir âlim sekiz on lisanı birden öğrenebilir mi sorusuna cevap: Yakın tarihimizdeki Profesör Abraham Galanti, on küsur lisan biliyordu.
Muhammed Hamidullah da öyleydi.
Georges Dumezil’in, Hititçe gibi ölü diller dâhil otuz lisan öğrendiği rivayet olunur.
Az İngilizce bilir kişilerle, kurulmasını tahayyül ve tasavvur ettiğim araştırma enstitüleri kurulamaz.
Ladino lisanını bilmeden Türkiye Yahudilerini araştırmak mümkün müdür?
Lisan melesinin temeli Osmanlıcadır. Mükemmel Osmanlı Türkçesi bilmeden edebiyat, tarih tedkikleri yapılamaz.
Konuyu bitirirken yine İngiliz G. Lewis’i zikr edeceğim. Bu zat, “Başarılı bir Trajedi: Türk Dil Devrimi” isimli kitabıyla bizim ne büyük bir yaramıza parmak basmıştır. Biz Müslümanlar bu yaranın, bu trajedinin farkında mıyız? Yoksa cüzzamlılar gibi acı hissetmiyor muyuz?
Farkında olsaydık, Osmanlı Edebiyat, Tarih, Sanat, İlimler Akademisini kurmaz mıydık? (Böyle bir Akademi kurulursa, Arapça Farsça bilmeyen, Fuzulî Türkçesine vakıf olmayan, mükemmel ilim ve kültür İngilizcesine sahip bulunmayan, bu lisanla kitap ve makale yazamayan, dünya çapında ilmî araştırmaları yayınlanmış olmayan kimseler üye yapılmayacaktır. Ehliyetsiz ve liyakatsiz kimseler alınırsa, müessese, kurulmadan batar. Söylemeye hacet yok, bu Akademi hak etmeyenlere bir kuruş bile telif ücreti vermeyecektir.)
Kuruluş gayesi isminden anlaşılan İlim Yayma Cemiyetinin ve Vakfının dikkat nazarlarına saygıyla sunulur.
**
İzmir’de birkaç lise öğrencisi, bir arkadaşlarını kemerle tekmeyle feci şekilde öldüresiye döğmüş, burnunu kırmış hastahanelik etmişler. Kavga sebebi: Kız meselesi... Karma laik eğitimin yara(r)ları saymakla bitmez. Japonyada karma eğitim yapılıyor ama orada bir gencin kız arkadaşına âşık olması sırnaşıklık yapması pek mümkün değildir. Böyle bir duruma düşen gencin hayatı kararır, istikbali (geleceği) elden gider. Bu gibi âşıklar sümüklü, işe yaramaz, kendine kıymış görülür ve itilir. Batı dünyasında karma eğitim aleyhinde bir yığın kitap ve ciddî makale var. Bizde itiraz etseniz hemen Atatürk ve laiklik düşmanı damgasını yersiniz. Millî kimlik ve kültürümüze uygun bir lisede karma eğitim yapılamaz. Amerikalı misyonerlerin Üsküdar’da Amerikan Kız Koleji var. İsminden anlaşılıyor.
**
Çok ağır cezalar trafik magandalarını durduramıyor. Otoyollarda zigzag yapan, makas atan, akılları kafataslarının içinde değil, bir karış yukarısında havada olan sürücü mecnunlar, ya kendisini öldürüyor, yahut katil oluyor... Halkını eğitemeyen, trafik eğitimi ve etiği veremeyen bir sistem. En büyük cezayı hiç suçu ve kabahati olmayan masumlar çekiyor. Dünya adaleti bu meseleyi çözemiyor, gerekli âdil cezaları veremiyor. Âhiret... Mahkeme-i Kübra... Halkı eğitemeyen ehl-i dünya... Japonryada İsviçrede Almanyada Singapurda Norveçte bizdeki kadar trafik çılgınlığı, suçu var mı?
**
İstisnalar kuralı bozmaz... Şu seksen milyon içinde elbette âlim, ârif, erdemli, meziyetli, salih, mürüvvetli seçkin insanlar var ama onlar nadir veya ender kimselerdir. İtilmişler, tecrid edilmişlerdir. Onların azlığı ve güçsüzlüğü yaygın ve yoğun kötülükleri, münkeratıta’dil edemiyor.
**
Sırılsıklam aşırı Atatürkçü bir gazete feryad ediyor: Atatürk unutturulmak isteniyor diye ağlıyor... Bunca caddeler, meydanlar, üniversiteler, okullar, kütüphaneler, kültür merkezleri varken, bütün paralarda onun resmi basılı iken M. Kemal nasıl unutturulabilir ki... Bendeniz Ayasofya camiinin önünden her geçişimde onu hatırlıyorum, onu kesinlikle unutmam, kuruntulanmasınlar.
**
İslamî kesimin içine sızan hergeleler, din sömürücüleri, mukaddesat bezirgânları, goygoycular, dini imanı para olanlar, popülistler, arivistler (ikbal avcıları), maceraperest aktivistler, yarı mühtediler, defisiyan zekâlılar, yağmacılar, sözde İslamcılar, ün ve alkış hastaları, alçaklar temizlenmedikçe, tecrid ve tard edilmedikçe islamî hizmetler ve faaliyetler düzelmez, bugünkü müzmin mıncıklama devam eder.
**
İmam Gazalî, İlcamü’l-Avamm ‘an İlmi’l-Kelam adlı kitabında cahillerin müteşabihayetleri kendi re’y ve hevalarına göre te’vil ve tefsir etmelerini küfür olarak görüyor... Zamanımızda cahil ve sümüklü müctehidler, naylon müftüler çoğaldı, elifi mertek sanacak kadar bilgisiz kimseler işkembelerinden tefsir yapıyor... Biraz mürekkep yalamış mürekkep cahiller ise, kendilerine yüklü menfaatler sağlayacak tercümeler mealler tefsirler yazmak peşinde. Müslüman kardeşim!.. İslamı ihlâslı, ahlaklı, faziletli, Resulullaha biatli, onunla irtibatlı, sahih icazetli salihmuteber âlimlerden ve kitaplarından öğren.
**
Müslümanlara: En büyük keramet istikamettir. Yani doğruluk ve dürüstlük. Nasıl doğruluk? Kur’ana, Sünnete, Şeriata, İslam ahlakına, bilgeliğe uygun doğruluk. Fert ve toplum olarak böyle doğru olmak için topyekûn seferberlik ilan etmeliyiz. Doğruluk madalyonunun arka yüzünde eğrilikle, yamuklukla, münkeratla mücadele vardır. O olmazsa, doğruluk tamam olmaz.
**
Che Guevara ve onun yolundan giden bizim yerli ateist ve Marksist teröristleri beğenen, seven, destekleyen, kahraman gören, idealize eden İslamcılara ne lazım gelir? Tecdid-i iman ve tecdid-i nikah...