Aile İçi Eğitimi Unutmama
Konuşmanın insanı yorduğunu söylesem, inanmayanlarınız çıkar mı?
Belki bazıları “yahu biz akşama kadar arkadaşlarla şuradan buradan konuşuyoruz ama hiç de yorulmuyoruz” diyebilir.
Hatta bazıları muziplik yaparak, “Böyle bir şey olsaydı, kadınlar bîtap düşerdi. Maşallah bir şey olmuyorlar” da diyebilir. Kadınlarımız hoş görsünler lütfen, öyle bir algı var sonunda.
Benim dediğim bu çeşit konuşma değildir. Bir konuda bir maksada dayalı ciddi ciddi bir şeyler anlatmadır. Adamı yoran işte budur. Hem de ne yorma!
İnanmıyorsanız gidin öğretmenlere veya vaizlere sorun.
Ya da hatırlayın bakalım küçük oğlunuz veya torununuz size üst üste sorular sorunca, hiç “Öf ya! Yeter be oğlum. Adamı boğuyorsun yahu. Git biraz da nenene sor!” diyerek başınızdan savdığınız oldu mu? Komşu çocuğunun evlerine geldiğini görünce evden kaçanları duymadınız mı hiç “ahiret sorularından” kurtulmak için?
Ben de yıllardır öğretmenlik yaptım ve bilirim. Eve geldiğimizde mitilimiz çıkardı. Hanımın “hoş geldin” demesine bile cevap vermek istemezdik. Hele bir de talebeler tembelse ve ders hep sana düşüyorsa, yandın demektir.
Eskiden bir günde yedi saat derse girdiğimiz olurdu. Eve geldiğimizde boğazımız yanar, elimiz ayağımız dökülürdü. Son senelerimde ise üçüncü saatten sonra pilim biterdi. Ondan sonraki sınıflara acırdım.
İşte bende bu sebepten ötürü evdeki çocuklarla sohbet etmekten, onlara günlük bir şeyler okumak, öğretmekten sıkılmak, kaçmak gibi kötü bir adet kaldı. Oysa kaç kere kendime demişimdir: “Az çok eve belli bir saat ayır. Kıyamet kopsa ondan fire verme.”
Ama itiraf edeyim ki bunu hakkıyla beceremedim bir türlü! Eşim ve evlatlarımdan helallik diliyorum. Beni mazur görsünler: Okulda konuş, gece dost meclislerinde konuş, camide vaaz ve sohbet ederek konuş, yahu adam konuşmaktan usanıyor. Eve gelince dut yemiş bülbüle dönüyoruz.
Birçok hocaların çocukları ilimden fikirden uzaksa, bir sebebi de bu mudur acaba?
Aman dostlar siz bu hataya düşmeyin derim. Ben de gayret edeyim evde çocuk bulursam artık.