Viyana, geçen sene olduğu gibi, dünyanın yaşanabilir birinci şehri seçilmiş. İstanbul ise listenin 130’cu sırasındaymış. Yoruma hacet yok... Bazen politik sebeplerle Avusturyalılara öfkelenip parlıyoruz. Aslında, onlara en iyi verilecek cevap İstanbul’u Viyana’nın önüne geçirerek yaşanılabilir birinci şehir haline getirmek ve bununla haklı olarak iftihar etmektir.

***

Mısır’dan da soğan ithaline başlamışız.

***

Edirnekapı’dan geçerken motosiklet kullanan başörtülü bir kadın gördüm. Başında kask yoktu. Medeni bir ülkede kasksız motosiklet sürücüsü 100 metre yol almadan enselenir, ağır bir ceza yer ve aklı başına gelir. Burası Türkiye.

***

Muhalif muvafık bazı belediye başkan adaylarına: Biraz da belediye hizmetlerinden, kültür faaliyetlerinden bahsetseniz iyi olmaz mı?

***

Bir insanın ne mal olduğu, ciğerinin kaç para ettiği, medenî mi bedevî mi olduğu otomobil kullanmasından anlaşılır.

***

Pazar günü Eyüp’e bağlı Pirinççi köyünden geçtim. Halkı Selanik göçmeniymiş. Kahvesinde çay içelim dedik içeride yer yoktu, dışarıda oturduk. Bir dükkândan hakiki yoğurt ve bir kavanoz polen aldım. İstanbul’da her yerde yoğurt satılıyor, gerçeği binde birdir. Sahte yoğurt nasıl anlaşılır? Buzdolabına koyarsın aradan iki ay geçer, o yoğurt bozulmuyor ve ekşimiyorsa sahtedir, yalancıdır.

***

Çok taze bir vak’a... Bir yerde define arayan adamlar yerin altında tünel kazmışlar, tünelin bir kısmı çökmüş mahsur kalmışlar. Kurtarma çalışmaları başlamış. Defineciler Türkiye’nin altını köstebek gibi oydular.

***

Yeni Zelanda başbakanı hanım camide şehit edilen Müslümanların ailelerini ziyaret etmiş, başına bir başörtüsü takmış.

***

Bahar bu sene erken geldi. Yakında Boğaziçinde erguvanlar açacak. Hayli yorgunum ama ne yapıp yapıp Boğazı erguvanlar mevsiminde dolaşmalıyım.   

***

Onun dıştan akıllı görünmesine aldanmayın. O, sırılsıklam bir telefon aşığı ve bağımlısıdır. Aklı fikri cep telefonundadır. Hali, eroin bağımlısından kötüdür. Kurtulması için iki senelik bir rehabilitasyon tedavisi geçirmesi gerekir.

***

Şehremini Odabaşı Camii arkasındaki çiğ börekçi dükkânına gittim. Börekler nefisti. Ayran da hakiki ayrandı. Ağız tadıyla karnımı doyurdum.

***

Galatasaray Lisesi’ndeki felsefe hocamız Mösyö Larroumets hatırıma geldi. İyi ki ondan, az veya çok mantık okumuş ve öğrenmişim, yoksa mantıksız ve büsbütün akılsız kalacaktım.

***

Salonumun penceresinden deniz görünüyor. Şilepler, petrol gemileri... Yeni gemilerin estetiği yok. Çocukluğumda gemiler kömür ile çalışır, bacalarından buram buram siyah dumanlar çıkardı. Güzellikleri vardı... Yandan çarklı eski İstanbul yolcu vapurlarını çok özlüyorum.

***

Ramazana bir buçuk ay kaldı. Eski hamam eski tas... Ramazan pideleri susamlı mı olsun çörek otlu mu? Yahut, öpüşmekle oruç bozulur mu gibi cıvık sorular, lüks iftar ziyafetleri...  Mübarek Ramazanın hakkını veremiyoruz.

***

Bugünkü Müslümanların haline bakan, Umre’nin farz olduğunu sanacak. İmkânı olanlar akın akın gidiyor, lüks otellerde kalıyor, lüks yemekler yiyor. Türkiye’de din elden gidiyormuş, kimin umurunda?

***

Bir imam-hatip okulu müdürü dostlarımdan (F) beye anlatmış: Müdür bey, yahu bu ne biçim imam-hatip mektebi diyormuş. Okul karmaymış. Adı imam-hatip ama dindarlık yokmuş.

***

Berberim anlattı: Karşıdaki lise müdürü tıraş olmaya gelmiş, okulu zapt edemiyorum, öğrenciler zıvanadan çıktı demiş.

***

Bir köyden geçiyordum, perişan bir köpek gördüm. Bana refakat edene şuradan bir ekmek al da ona ver dedim. Köpek çok açmış hepsini yemiş, kısa günün kârı...

***

İnsanlar ölümü düşünselerdi bu kadar azgınlık ve rezalet olmazdı.

***

Mütevazı otomobilimi evin önüne koymuştum. Biri çarpmış, çamurluğunu parçalamış. Medenî bir insan olsaydı sileceğe kartını koyar, “Çok üzgünüm otomobilinize çarptım, görüşelim” derdi. Bunu yapmadığı için kendisine hakkımı helal etmiyorum.         

***

Elli yaşındaki bir anneyi oğlunun düğününde bıçaklayıp öldürmüşler. Ne kadar vahşi ve acımasız bir toplum olduk.

***

Mesleği mühendislik, doktorluk, dişçilikte olsa dindar bir Müslüman aşağıdaki konuların her birinde 500 kelimelik ciddi kompozisyonlar yazabilmelidir: Ümmet... Hilafet... Şeriat...  Sünnet... Fıkıh... İttihad-ı İslam... Bu kompozisyonlardan, 10 üzerinden en az 7 not alamaz ise sınıfta kalır.

***

Her Müslüman hüsn-i hatime ile ölmek için vesilelere yapışsın. Su’-i hatime ile gidenin işi bitiktir.

***

Biliyorum hoşlanmayacaksınız ama sizi yaklaşan büyük deprem konusunda bir kere daha uyarmak istiyorum.

***

Dünyanızı mamur ederken, ahiretinizi berbat etmeyiniz.

***

Bazı İslamcıların bu Dine ve Ümmete yaptıklarını gâvur yapmaz.

***

1899’da Sadrazam kimdi? Dâhiliye ve Hariciye nazırları (bakanları) kimlerdi? Bilen var mı?.. Ne demek istediğimi anladınız mı?

***

Gani (zengin) olan Hak Tealadır. Bir şey ihtiyacın varsa O’ndan iste.

***

İstanbul’u bugünkü hale, yani yaşanmaz hale getirenlere beddua ediyorum: Zengin, varlıklı, güçlü de olsalar rahat yüzü görmesinler, başları bir gün bile dertsiz kalmasın.

***

Cenab-ı Hak, gözü doymaz haram rant yiyicilerin belasını versin.

***

Gelişi güzel rastgele çeşit çeşit ilaç kullanmayınız. Şifa bulayım derken ilaç zehirlenmesinden dolayı perişan olursunuz.

***

Tanıdıklarımdan C... bey hasta ve huzursuzdu. Bir sürü ilaç kullanıyordu. İlaçları kesince hastalığı düzeldi, şifa buldu.

***

Ateist, Marksist, terörist Che Guevara hayranı bir İslamcı... Bu ne yaman çelişkidir.

***

İslam dininin Allah katında makbul, geçerli tek hak din olduğuna dair ayet ve hadis vardır.     İslam’dan başka hak din vardır demek küfre götürür. Bütün geçmiş Peygamberlerin dini İslam’dır.

***

Müslümanları uyarmakla, aydınlatmakla, bilgilendirmekle, irşad etmekle, İslam’ı tebliğ etmekle, halkı Doğru Yola davet etmekle vazifeli olanlar; ellerindeki imkânlar derecesinde bu hizmeti yerine getirmezlerse, savsaklarlarsa, ihmal ederlerse, hafife alırlarsa hain olurlar ve insanların vebali onların üzerinde kalır.