Alevi köyüne cami mi?
Zamanlamasının ayrı bir amacı var mıydı orasını bilmiyorum ama Alevilerin meydanlara inmesi ve bazı talepleri seslendirmesi sistemin de buna direnmesi düşündürücü.
Aleviliğin içeriğini, tuttukları yolun doğru mu yanlış mı olduğunu tartışmayacağım. Neye inanırlarsa inansınlar, değil mi ki inandıklarıyla anılmak ve diğer vatandaşlar gibi eşit haklara sahip olmak istiyorlar o sese kulak vermek lazım. Onlara “hayır siz bizim belirlediğimiz şekilde inanacak ve yaşayacaksınız” demek demokratik anlayışla bağdaşmaz.
Ben her kesimin makul ihtiyaçlarının karşılanması taleplerinin demokratik bir hak olduğuna inananlardanım.
Mecburi din dersinin kaldırılması taleplerini tam anlamıyla demokratik bir anayasa yapılıp herkese dinini inancını özgürce öğrenme ve yaşama hakkının verilmesi şartıyla ben de makul bulurum.
Alevi de Sünni de Ortodoks da, Katolik de Yahudi de inanç özgürlüğüne ve inandığını yaşama özgürlüğüne sahip olmalıdır.
Bunu savunurum.
Ama bu talep, Sünni inancın öğretilmesine karşı bir söylemin tezahürü olursa, işte orada durmak lazım derim.
Kendin için istediğini başkası için de istemedikçe senin yaklaşımını demokratik anlayışla bağdaştırmak mümkün olmaz.
Diyanetin lağvedilmesine gelince. Doğru diyanet şu anda Sünnilere yönelik bir hizmet kurumudur. Orada ne öteki dinlerin ne de diğer inançların temsilcileri ve onlara yönelik hizmetler mevcut değildir. (Tabii Atatürkçülüğü kimseye bırakmayan aleviler Diyaneti bu şekliyle Atatürk'ün kurduğunu atlayarak sanki AK Parti kurmuş gibi bir yaklaşım içindeler.
Aslında faydalı bir tartışma yapabilmek ve aklın yolunu bulabilmek için diyanet camiasının, “Hayır diyanet Atatürk'ün kurduğu bir teşkilattır şekli değiştirilemez.” diye itiraz etmelerinde çok büyük faydalar var!!!)
Benim bu konudaki görüşüm daha önce de defaatle yazdım diyanetin özerk bir kurum haline gelmesidir. Devletin diyanet üzerinden elini çekerek bütün dini gruplara kendi diyanetlerini oluşturma hakkı tanımasıdır. Diyanet o zaman Sünnilerin kurumu olur Aleviler ve diğerleri de kendi kurumlarını oluştururlar. Eğer devlet ekonomik ya da başka yardımlar yapacaksa sayılarına göre veya ihtiyaçlarına göre yardım eder. Nasıl siyasi partilere hazine yardımı yapılıyorsa dini gruplara da benzer yardımlar yapılabilir. Her grup cem evini de camisini de kendisi yapar görevlilerinin ihtiyaçlarını da kendisi karşılar.
AB üyeliğinde ısrarcı olduğu takdirde en geç on yıl içinde Türkiye bu noktaya zaten gelecek. Yaşayanlar da bunu görecek!
Mitingde dile getirilen “Alevi köylerine cami yapılmasın.” talebine ise sadece güldüm. Camiler zaten halk tarafından yapılıyor halk da bu işi bağış toplayarak sürdürüyor. Hangi Alevi köyüne zorla cami inşa ediliyormuş şaşırdım. Bu talep siyasi bir mesaj amaçlıydı gibi geldi bana. Çünkü gerçeği yansıtmıyor!
Mitingde önemli bir eksiklik vardı. Alevilerin bu mitingdeki söylemlerinin başına “çağdaş ülkelerdeki gibi bir demokrasi” talebini koymaları gerekiyordu.
Bu anayasayla, bu anayasa mahkemesiyle ne bu hükümet ne de bu meclis hak hukuk dağıtamaz! Meclisin istenilen değişikliği yaptığı düşünün.
Peki ya Anayasa Mahkemesi “Atatürk'ün kurduğu diyanete dokundurtmayız!” derse ne yapacaksınız?! Ya da mecburi din dersi konusunda tıpkı türban değişikliğinde olduğu gibi, “Anayasayı deldirtmeyiz!” derse ne yapacaksınız?!
Önce demokrasi istemeliyiz, herkes için demokrasi istemeliyiz. Muasır medeniyetlerin üstüne çıkmanın yolu demokrasiden geçiyor! Bütünüyle demokratik bir anayasadan!
Önce demokrasi!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.