Başbakan’ın “akreditasyon” uygulaması “yerinde
Başbakan, “haberleri bolca yalanlanan” bazı meslektaşlarımızın “akreditasyon kartlarını” iptal ettirmiş.
Yani, “Başbakanlıktaki etkinlikleri” izlemelerini yasaklamış.
Buna hakkı var mı yok mu?..
Bence var!..
“Yalan haber yapanın akreditasyonu iptal edilsin!..”
•
Aksi savunulabilir mi?..
Takip ettiği kurum ya da kişi hakkında sürekli olarak “yalan haber” üreten bir gazetecinin “Akredite” yani “güvenilir” kategorisinde tutulmasının doğru olacağı söylenebilir mi?
Ben, on yılı aşkın süredir “saçma-sapan” bir akreditasyon uygulamasını yürütmekte olan Genelkurmay Başkanlığı sözkonusu olduğunda da aynı görüşü savunuyorum.
Asker'in bunca zamanlık uygulamasına bakıyoruz;
Nerede bir yalancı, hortumcu, pornocu medya organı varsa...
On küsur yıldır akredite!..
Bu tespitimin doğru olmadığını düşünen;
Genelkurmay Başkanlarının açıklamalarına baksın!..
Ordu zirvesinin, “TSK'yı yıpratmayı hedefleyen yalan haberler yapmak suretiyle alçaklığa imza attıklarını” isim vererek ilan ettiği medya organları (ve malum adamları), uygulamanın yürürlükte olduğu 10 küsur yıllık zaman dilimi boyunca hep “akredite- güvenilir” kaldılar!..
Tuhaf mevzu:
-Güvenilir adamlarsa, niçin 'alçak' ilan ediyorsun!..
-Değillerse, niçin “akredite” ediyorsun!..
“Ahlaksız olmak yıllar boyunca akredite kalabilmenin birinci şartıdır!” gibi bir uygulama söz konusu değilse;
Bugüne kadar bir haberi dahi Ordu yönetimi tarafından yalanlan-a-mamış olanlara kapatılan etkinliklerin,
“ahlaksızlığı” bizzat Genelkurmay Başkanlarınca ilan edilmiş adamların takibi için “daima açık tutulmasını” nasıl izah edeceksiniz!..
Olsa olsa
“Keyfi”lik!..
Ya da;
“Hukuk tanımazlık!..”
Ne yazık ki, bu tuhaf uygulamaya bizim sözde meslek örgütlerimiz de doğru dürüst tepki göstermedi bugüne kadar!
“İllegal” olanını kaale almıyorum da...
Başbakan'ın “akreditasyon kartı iptalini”, “zehir zemberek bir açıklamayla” protesto eden Gazeteciler Cemiyeti'ni “Genelkurmay uygulamasına tepki” vermeye zorlamak için neler yaptığımı, nasıl tehdit ettiğimi bir ben bilirim!.
O kadar uğraştık zorladık da,
“Uygulamanın basın özgürlüğüne aykırı” olduğu yönünde “suya tirit” açıklamayı yayınlatabildik adamlara!..
O 28 Şubat sürecindeki “puslu havanın” iyice dağılmasından sonra;
Lütfen, bir iki kelam edebildiler işte!..
Başbakan'ın bazı meslektaşlarımızın akreditasyonlarını iptaline dönecek olursak...
Bence, “iptal”in gerekçesi doğru...
Lâkin;
Tasarrufların “keyfilikten” uzak olması da son derece önemli.
Ben diyorum ki;
“Evet, yalancının akreditasyonu iptal edilsin!..”
Ancak;
Bu iptal, “keyfi” olmasın!..
Mutlaka,
Mahkeme kararına dayansın!..
“Yalancı”lığı, “yolsuz”luğu mahkeme kararlarıyla belgelenmiş olan medya patronunun ya da patronların bütün gazetelerine, televizyonlarına “etkinlikleri izleme yasağı” getirilsin!..
Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan'ın, Genelkurmay Başkanı'nın ya da bir başka “kamu görevlisi”nin bütün tasarrufları “Hukuki” ve “Âdil” olsun!..
Hangi medya organının hangi “hukuki” sebeplerden dolayı “engellendiği”, ilgililere gönderilecek “resmi yazılarla” ve kamuoyuna yapılacak açıklamalarla ilan edilsin!..
Ya böyle olsun;
Ya da;
Şimdiki gibi...
Herkes...
Hatta,
“Memurumuz” olan Genelkurmay Başkanı bile, “kafasına” göre “akreditasyon” uygulasın!..