Korsanlara karşı Türk askeri mi gidecek!
Yasa Neslihan'dan sonra bir Türk gemisi daha Somali-Yemen bölgesinde korsanların eline düştü. Son bir yılda onlarca benzer vakanın yaşandığını göz önüne alınca, bu sıra dışı bir olay değil. Sıra dışı olan; Yemen'in 12 mil açığında korsan saldırısına uğrayan, 45 dakika boyunca direnen, sonunda teslim olmak zorunda kalan 105 metre boyundaki Karagöl isimli geminin kaptanının sözleri.
13 Kasım'daki, “Somali korsanları, PKK ve Blackwater” başlıklı yazıda Karagöl'ün kaptanının sözleriyle benzer ihtimalleri sıralayıp şu şüpheye dikkat çektim:
“Küresel ekonominin iç içe geçtiği, siyasi ve askeri denetimden muaf neredeyse hiçbir toprak ve deniz bölgesinin kalmadığı dünyada yaşıyoruz. Sanki küresel olağanüstü hal uygulanıyor. Uluslararası güvenlikle hiç ilgisi olmayan bölgeler bile denetim altında tutuluyor. ABD yönetiminin Marmara Denizi'nde gemileri arama izni almak için Türkiye'de başvurduğunu hatırlayalım. Bu bir gösterge... Hiçbir güvenlik sorunu olmayan bölgeler bile kendi başına bırakılmazken yeryüzünün çok stratejik noktalarında hem de uluslararası askeri gücün denetlediği bölgelerde korsanlık faaliyetlerinin bu hızla yayılması düşündürücü.”
Ne diyor Karagöl gemisinin kaptanı Uğur Mümtaz Temel?
“Korsan saldırısı sırasında bölgede denetim yapan NATO gemilerinden yardım istedik ama hiç birisi yardım çağrılarına cevap vermedi.”
Bırakın yardım etmeyi çağrılara cevap bile vermediler. Bir gemi tam 45 dakika korsan saldırılarına silahsız olarak direnirken onlar normal “denetimlerine” devam ettiler. Saldırı bölgesinin 20 mil yakınında biri Alman diğeri Yunan iki NATO gemisi, çağrıları umursamadı bile. Ve Karagöl gemisi korsanların merkezi olan El Marina limanına çekildi. Ele geçirdikleri diğer Türk gemisi Yasa Neslihan'ın tutulduğu limana.
Gariptir; Somali ve Yemen arasında ticaret gemilerini kaçıran korsanların iki ana gemiyi karargah olarak kullandıkları bilinirken, bu gemilerin ileri teknoloji izleme aygıtlarıyla donatıldığı ortadayken dünyanın en ücra köşelerinde operasyonlar yapan ABD/NATO güçleri bu karargah gemilere hiçbir şey yapmıyor.
Gariptir; yılda 20 bin geminin geçiş yaptığı dünyanın deniz trafiği en yoğun geçidinde çok sayıda ABD/NATO gemisi konumlanmışken, saldırıların yapıldığı sahaya en yakın Cibuti bölgesi 11 Eylül saldırılarından hemen sonra ABD'nin donanma üssü haline gelmişken ve bölgede izinsiz kuş uçurtulmazken korsanlar ellerini kollarını sallayarak koca gemilere el koyabiliyor.
Gariptir; Karagöl gemisinin kaçırılmasından sonra, NATO güçleriyle birlikte bölgede denetim yapan Türk savaş gemisi TCG Gökova Firkateyni, ekipten ayrılıyor, denetim görevine son veriyor. Henüz Gökova'nın NATO emrinden ayrılmasının resmi gerekçesini bilmiyoruz, ama ABD/NATO güçlerinin Somali açıklarındaki bu korsanlık faaliyetlerini engellemek istemediğini net bir şekilde söyleyebiliriz. Belki de bu saldırılar birileri tarafından dolaylı olarak destekleniyor.
Şimdi; BM Denizcilik Örgütü, sadece bu yıl içinde 216 geminin saldırıya uğradığı denetimsizliği görüşmek için toplanacak. NATO güçlerinin o bölgede bulunmasını da BM istemişti. Ama bu resmi gerekçelerin dışında her zaman gerçek gündemler, hesaplar, planlar vardır ve biz bunları aslında biliyoruz.
2003 yılında Somali'ye fiyaskoyla sonuçlanan bir ABD operasyonu yapıldı. Amaç bölgedeki zenginliklerdi. Ama bize iç çatışmayı sona erdirmek şeklinde yutturuldu. 28 Şubat'ın mimarlarından bir Türk generalinin yıldızı bu operasyonda parladı. Oysa oraya gönderilen Türk birliği aslında Batılı enerji şirketlerinin çıkarları için görevlendirilmişti.
2006'da operasyona kaldıkları yerden devam ettiler. İslamcı gruplar Somali'nin başkentine kadar ulaşmıştı. ABD'nin Irak ordusu komutanı John Abizaid, Etiyopya'ya gitti. Ziyaretin üzerinden birkaç gün geçmişti ki, ABD'nin finanse edip eğittiği 15 bin kişilik Etiyopya askeri Somali'ye saldırıya başladı. Hem de ABD özel birliklerinin öncülüğünde.
Şimdi yeni bir operasyonun alt yapısı hazırlanıyor. Somali başkenti ABD ve Etiyopya ordusunun denetimi altında. Devlet Başkanı Abdullah Yusuf, sadece başkentte varlıklarını sürdürdüklerini, hükümetin çökmek üzere olduğunu, muhalif grupların başkenti kuşatmak üzere olduklarını açıkladı. Nerde açıkladı? Etiyopya'da. Somilili gruplar, bölgedeki ABD destekli Etiyopya ordusuna ve onların kontrolündeki hükümete karşı birleşti.
Şu olacak: ABD ve Batılı güçler, “Somali El Kaide'nin eline geçiyor” diyerek yeni bir operasyonun gerekçesini oluşturacak. Böyle giderse tahmin ettiğimizden çok daha kısa süre içinde bu operasyon başlayacak. Ortadoğu ve Orta Asya'dan sonra Orta Afrika cephesi açılmış olacak. Korsanlar eliyle de çok ciddi bir uluslararası meşruiyet zemini oluşturulmuş olacak.
Paralı askerlerin en kanlısı bölgeye şimdiden gönderildi bile. Blackwater şirketi, korsanlarla mücadele ihalesini çoktan aldı. Bu kanlı örgütün katliamlarına bundan sonra Orta Afrika'da tanık olacağız belki.
Bu da Afrika'nın “Büyük Oyun”u.. Hazır ABD, Irak'tan çekilme işaretlerini göstermişken,bu ülkeyle köklü bir sömürge anlaşması imzalamışken yani bir cephe açılmasının zamanı geldi.
Ne güzel, Hazar/Orta Asya'ya girdiler. Mezopotamya/Basra Körfezi'ne girdiler. Şimdi de Kızıldeniz/Orta Afrika'nın zenginliklerini ele geçirecekler.
Hem de büyük değişimci, aslen Afrikalı, yeni Başkan Obama ile birlikte. Hem de “ekonomik krizden kurtulmanın tek yolu savaş ekonomisi” sözlerinin yoğunlaştığı bir dönemde.
İzleyelim, görelim…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.