Kürt sorununu Abant ruhu çözer...
Kürt sorunu Türkiye siyasetini germeye devam ediyor. Siyasetin normalleşmesi için bu sorunun çözümü şart. Kuşkusuz sorumluluk AK Parti hükümetinin.
Kürt kimliğini ve siyasetini en az DTP kadar temsil eden AK Parti sorumluluğu kadar gücünün ve imkânlarının da farkında olursa tarihî bir uzlaşının adresi olabilir.
Bunun için hükümetin vizyonunun net olması, PKK'nın şiddet dalgasına karşı sertleşme eğilimine girerek kitlelerden uzaklaşmaması gerekir. AK Parti'yi geleneksel devlet politikalarıyla yan yana getirmek ve göstermek PKK'nın stratejisi.
PKK'nın her eyleminin, sokağa taşan her şiddet gösterisinin ardından hükümetin daha şefkatli olması, halkı biraz daha kucaklaması, refah ve özgürlük açılımlarına devam etmesi gerekir. AK Parti, bölgede 'devlet'e yakınlaştıkça, geleneksel devlet politikalarıyla anıldıkça bölge halkından uzak düşeceğini unutmamalı.
Devlet, Kürt sorunuyla 'yaşamaya alışmış' hatta bundan nemalanmaya başlamış olabilir, ama millet çözüm istiyor, çünkü evlatlarını kaybediyor. Sorunu çözmeye ve acıları dindirmeye kararlı, geçmişe tutsak olmayan, geleceği birlikte kurmaya odaklı bir 'ortak akıl'da buluşmak mümkün.
Aslında bunun temelleri geçen temmuzda Kürt sorununu ele alan Abant Platformu'nun sonuç bildirisiyle atılmıştı. Türkiyeli Türk ve Kürt aydınların uzlaşısını yansıtan bu bildiriye dönmenin ve önerileri eyleme geçirmenin tam zamanı.
Bakın Abant Platformu'nun ortak aklında neler vardı:
'Türkiye'nin öncelikli ve en önemli sorunlarından biri olan Kürt Sorunu'nun çözüm yoluna girmesi, sağlıklı bir diyalog ortamının oluşmasına, önyargıların yıkılmasına ve karşılıklı güvenin tesis edilmesine bağlıdır...
Temel prensip olarak, açık bir şiddet çağrısı içermedikçe her fikrin serbestçe ifade edilebilmesini ve tartışılmasını savunuyor; farklı düşünen bütün kişi ve grupların fikirlerini beyan etme hakkına herkesten saygı bekliyoruz.
Her türlü şiddetin ve şiddet içeren yöntemlerin mutlak olarak reddedilmesini, Kürt sorununun çözümü için vazgeçilmez bir ön şart addediyoruz. Kürtlere ve diğer unsurlara yönelik asimilasyon politikalarını reddediyoruz. Türk ve Kürt ayrımının karşılıklı olarak homojenleştirmek, ötekileştirmek ve yabancılaştırmak amacıyla kullanılmasına karşı çıkıyoruz...
Kürt sorunu etrafında geçmişte çok acı olaylar yaşanmıştır. Bu acı olaylar, yenilerinin yaşanmaması için bir tecrübe olarak hatırlanmalı, bir kan davasına dönüştürülmemelidir...
Barış içinde birlikte yaşama özlemimizin gerçekleşmesi için Kürtlerin yoğun oldukları Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizde ekonomik kalkınma büyük önem taşımakla birlikte, yöre insanlarının şeref ve haysiyetlerinin hak ettikleri gibi yüceltilmesi de zorunludur.
Bu cümleden olmak üzere, temel insan haklarıyla ilgili tüm uluslararası sözleşmelerde yer verilen sosyal, kültürel ve siyasi hakların eksiksiz ve çekincesiz kabulü elzemdir. Kapsamlı bir çözüm projesi içerisinde af kanununun koşullarının oluşturulması da gereklidir.
Anadile saygı, insana saygıdır. Anadili konuşma, eğitim ve öğrenimde kullanma hakkının vazgeçilmez bir insan hakkı olduğunu ve bu hakka karşı çıkmanın hiçbir gerekçesi olamayacağını düşünüyoruz.
Kürt sorunu etrafında hukuk devleti sınırları dışına çıkan bütün uygulamaları reddediyoruz.
Irak'ta yaşayan tüm halklarla birlikte Kürtler de bizim kardeşimizdir. Kürt Federe Yönetimi ile her türlü dostane ilişkinin geliştirilmesini elzem görüyoruz.
Kürt sorununun çözümünde Türkiye'deki demokratikleşme sürecinin devamı elzemdir. Bu bağlamda Avrupa Birliği perspektifinin muhafazası hem demokratikleşme sürecinin devamını, hem Kürt sorununun çözümünü kolaylaştıracaktır...
Barışı ve geleceği hedefleyen çözüm arayışımız yüzyıllardır ortaya konulan bütünlük içinde birlikte yaşama iradesinden güç almaktadır'.
Şiddetin reddi, anadile saygı, demokratikleşme, AB süreci ve de af... Abant 'ortak aklı'nın bu önerileri çözümün tohumlarını taşıyor... Geriye, biraz cesaret biraz vizyon kalıyor, gerçekten birlikte yaşamak istiyorsak.