Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Rüzgâr yön değiştirdi

Rüzgâr yön değiştirdi

16 Amerikan istihbarat teşkilâtının ortaklaşa İran’ı aklayan ve 4 Aralık (2007) tarihinde yayınlanan raporları dünya gündemine bomba gibi düştü. Herkes hayrette. Ama zafer sarhoşu olanlar da var. Gerçekten de beklendiği gibi İran’ı zafer neşvesi sardı. Raporun açıklanmasının ardından İran doğrulanmanın vermiş olduğu güçle ve şevkle zaferini ilân etti. Beklendiği gibi İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad haklılıklarının Amerikan istihbaratları tarafından da tescil edildiğini ve doğrulandığını söyledi. Elbette ki haksız değil. Rapor karşısında Bush’un başı öne düşerken Nejad’ın ve Baradey’in ise başı havalara değdi ve dik hale geldi. Bu raporun iki galibi var. Nejad ve Baradey. Bilindiği gibi Baradey İran’ın birkaç yıl içinde nükleer silâh yapabilecek kapasitede olmadığını ileri sürüyor ve bu yüzden de İsrail medyası ve liderleri tarafından ‘yanlı’ olmakla suçlanıyordu. Amerikan raporları hem Nejad’ı, hem de Baradey’i büyük bir gaileden kurtardı ve aklamış oldu. Böylece Baradey, Hans Blix gibilerin durumuna ve Amerikan istihbarat kurumları da Neoconların günah keçisi George Tenet’in durumuna düşmekten kurtuldu. Bunda Amerikan realizminin ve baba Bush’un adamlarının veya ekolünün elbetteki payı var.

Baba Bush ile oğul Bush arasındaki farkın, yöntem farkı olduğunu söylemek zor. Fakat algılama ve sınırları tayin farkı var. Sözgelimi 1991 yılında oğul Bush olsaydı muhtemelen neoconların gazına gelerek Bağdat’a kadar yürürdü. Fakat baba Bush realist davranarak Kuveyt’te kalmasını bildi. Elbette bu hissî olarak oğlunu savunmasına ve onu sahiplenmesine engel değil. Amerikan istihbarat teşkilatlarının ortak raporu şimdilik ve fasıllardan birisinde neoconların hezimete uğradıklarını gösteriyor. Şimdi hasar tespiti yaparak toparlanmaya geyret ediyorlar. Aslında neoconlar büyük çapta Beyaz Saray’dan temizlendiler. Ama geride kalan bazı kökleri ve kalıntıları var. Bunlar henüz tam olarak sökülemedi. BOP projesinin büyük çapta aşınması gibi aslında neoconlar da aşındı. İstihbarat raporları onlar için oldukça büyük bir darbe. Bununla birlikte, Barak’ın da belirttiği gibi bu rapor bir iki hafta öncesinden biliniyordu. İşte burada sorulması gereken soru şu: Bu rapor ne kadar, Bush ve adamlarının onayıyla hazırlandı ve yayınlandı?

***

Yoksa onların rağmına bir gelişme mi sözkonusu? İkisinin bileşkesi de olabilir. Bununla birlikte, Bush hâlâ askeri seçeneğin masada olduğunu ilan etti. Ve eşgüdüm için Bush’un derhal İsrail’e gideceği ve burada İsrail tarafıyla İran meselesi ve Annapolis süreci olmak üzere bir dizi gelişmeyi görüşeceği ilân edildi. Demek ki bir dizi mesele müzakere edilecek. İran’a müdahale konusunda ABD ayağını geri çekecek olursa İsrail’in tek yanlı olarak önleyici bir saldırıya cesaret edemeyeceği tercih edilen bir görüş. Zira geçmişte, Hindistan üzerinden Pakistan’a saldırmak isteyen İsrail pek de buna cesaret edememiş ve planlarını rafa kaldırmıştı. İran elbette biraz daha farklı. Çünkü İran, Hizbullah üzerinden doğrudan İsrail’e karşı mevzilenmiş durumda. Adeta İsrail’in böğründe. Pakistan’ın pozisyonu ise daha farklı.

Amerikan istihbarat raporları acaba pazarlık konusunda İran’a bir mesaj mı gönderiyor? Sözkonusu rapor askerî yaptırımlar seçeneğini psikolojik olarak zayıflatmıştır. Çin gibi ülkeler şimdiden İran’ın tezini sahiplenerek artık yaptırımlara gerek kalmadığını savunuyorlar. Muhtemelen Avrupalılar da bu teze sıcak bakacaklardır. Bununla birlikte, İsrail’i ve onun ABD’deki uzantılarını ikna ve tatmin etmenin hayli zor olduğu da bir gerçek. Bir yolunu bulmak adeta imkânsız. Onlar sözkonusu güçlü rapora rağmen aksini savunuyorlar. Bildiklerini okuyorlar. Ve bildiklerini okumaya da devam edecekler. Olmazsa manipülatif eylemlere de başvurabilirler. Aslında rapor açıklandığı gün İran’ın çifte zaferiydi. 1981 yılından beri ilk defa en üst düzeyde Körfez İşbirliği Konseyi’ne resmi olarak davet edildi. Ya da daha doğru bir ifadeyle, kendisini davet ettirmişti. Bu İran diplomasisinin bir zaferiydi.

***

2003 yılının İran’ın nükleer programında bir dönüm noktası teşkil ettiği anlaşılıyor. Raporda buna da atıf var. Başta CIA olmak üzere Amerikan istihbaratının 16 ajansınca hazırlanan rapora göre, İran’ın 2003’e kadar nükleer silâh üretimine yönelik ‘gizli’ bir programı vardı. Bush yönetimi 2005 yılına kadar mevcut programın sürdürüldüğünü iddia ediyordu. Ama İran bilinmeyen sebeplerle bu programı 2003 sonbaharında durdurmuş...

Aslında raporda geçen, ‘bilinmeyen nedenler’ biliniyor. O da, ABD’nin korkunç savaş makinasıyla, gücüyle Afganistan ve Irak üzerine çullandığını gören İran’ın bu ülkenin saldırısı için bahane vermemek için sözkonusu nükleer programını durdurmasıdır. Ama gücü ile sarhoş olan ABD, İran’la pazarlığa oturmaya yanaşmamış ve bundan sonra da İran’ın blöften başka yapacak bir şeyi kalmamıştı. Ve bunun sonucunda Nejad’ın blöf ve ileriye kaçma siyasetine yöneldiğini görüyoruz... Mesele bundan ibaret...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi