Kartele başlık: “Benim dolandırıcım iyidir!..”
Bir makaleme dair saptırma haberi esas alarak saldıran bir çöp kamyonu dolusu “kartel” yazarı ile, “kuyruklarına” takılan “ezik dostlarımız”ın çoğu arandı...
Ve...
Soruldu:
“Bildiğiniz gibi, Deniz Feneri davasından hüküm giyen Mehmet Gürhan'ın sarı basın kartı iptal edildi. Ve yine bildiğiniz gibi, Kanal D'nin anchormeni Mehmet Ali Birand da, tıpkı Gürhan gibi 'dolandırıcılıktan' hapis cezası almış ve bu ceza Yargıtay'ca onanmıştı... Her ikisi de 'dolandırıcı' oluyor yani!.. Bu durumda, Mehmet Ali Birand'ın da sarı basın kartının iptal edilmesi gerekir mi gerekmez mi?..”
Evet, soru bu. Ya cevap?..
“Kartel mensupları” ile “kuyrukçuları”...
Bu soruya nasıl karşılık verdiler?..
“Azzzz sonra” diyelim...
Ve. şöyle devam edelim:
Deniz Feneri-Ergenekon tartışmalarının bir arada yürüdüğü günlerde...
“Bir yolsuzluk iddiası Müslümana yönelmişse yanlış olabileceği, bir sapık kafire yönelmişse doğru olabileceği önyargısından hareket ederim” diye yazdığımda...
Birtakım “düzenbazlar” mesajımla uzaktan yakından alâkalı olmayan “Benim hırsızım iyidir!..” lafını bana yamamaya kalkışmışlardı.
Ne yaparsın, “hamama giren terler!..”
Utanmazlığı iyice ele almış bir medya dünyasında “erdem” mücadelesi veren de böylesine çirkinliklere muhatap olmayı göze alır!..
Neyse... Onlara hak ettikleri cevapları verdik...
“Düzenbazların” kuyruklarına takılanlara da gerekli uyarılarda bulunduk!..
Bunlardan biri de, çok önemli makamlarda uzun yıllar görev yapmış bir “dost” idi!..
İleri geri konuştuğunu duyunca aradık kendisini...
“Yazımı okudunuz mu?” diye sorduk.
“Hayır okumadım, sadece yazınızla ilgili bir haberi okumuştum!..” karşılığını vermez mi?..
E, yani!..
Okumadığınız bir yazı hakkında nasıl ahkâm kesiyorsunuz?!..
Yoksa siz “kartel”e göre mi “amel” ediyorsunuz?!..
Bunları lisan-ı münasiple söyledik.
Sağolsun, “yanlışını” itiraf etti.
Meğer, bir “kartel fırlaması”nın, bana ait olmayan cümleleri bana aitmiş gibi sunduğu yazısını “esas” almış!..
Eh ne yapalım; Öyle veya böyle...
Bunlar bizim adamlarımız!..
“Niyeti iyi, yolu kötüymüş” dedik..
İsim vererek yazmaya gerek görmedik!..
Sadece o değil tabii...
Yazımı saptırarak tanınamaz, aslı ile uzaktan yakından alâka kurulamaz hale getiren “kartel”in “kuyruğuna” takılan başka “dostlarımız” da oldu...
“Bizim mahalle”nin “ezik-büzük” mensupları;
Benim yazımı değil de, “kartel saptırmalarını” dayanak alarak bana saldırdılar...
Ve bakıyorum; sağda solda “kuyruğa girmiş”, “hâlâ” saldırmaya devam ediyorlar!..
Ey benim ezik ve de büzük “mahalle” arkadaşım;
Söylediğimin neresinde yanlışlık var?..
Diyorum ki; bir Müslüman dostumun yolsuzluk yaptığına ilişkin bir iddia söz konusuysa...
İlk etapta, bunun “Doğru olma ihtimali azdır” diye düşünürüm...
Lâkin, benzeri iddialar, “travesti önde geleni”ne dairse...
“Doğru olmama ihtimali fevkalade azdır”dan yola çıkarım...
Hep böyle değil midir?..
Bir “travesti” söz gelimi “Erkek sözü” verse!..
Bu sözün “doğru” olabileceğinden mi hareket edersiniz, “yanlış” olabileceğinden mi?..
Söyleyen “erkek” değil ki, verdiği “erkek sözü”ne itibar edilebilsin!..
İçip içip her gün karısını, çocuklarını döven bir “ayyaş”ın sözüne mi yoksa eşinin ve evlatlarının hukukuna saygı gösteren “adam gibi adam”ın sözüne mi itibar edersiniz?!..
“Benim için fark etmez!..” diyorsanız...
O sizin bileceğiniz iştir!..
Ben, öyle yapmam...
Ben, ezikliğini karısından çıkaran “ayyaşın teki” ile “adam gibi adam”ı bir tutmam!..
Anlaşıldı mı?..
İyi o zaman!.. Bu yazının taaa başındaki mevzua dönebiliriz...
Evet; bize “saptırmalarla” saldıran “kartel yazarları” ile “kuyruklarına takılanların” büyük bir bölümü VAKİT'ten arandı...
Kendilerine,
“Mehmet Ali Birand da Mehmet Gürhan gibi 'dolandırıcılıktan' mahkûm. Gürhan Deniz Feneri'ni, Birand ise TRT'yi 'dolandırmaktan' hüküm giydi” hatırlatmasında bulunuldu...
Ve...
“Gürhan'ın basın kartı, 'hakkındaki hükümden dolayı' iptal edildi. Aynı durumdaki Birand'ın basın kartının da iptal edilmesi gerekmez mi?” sorusu yöneltildi...
Ha, bir de...
“Bu konuya köşenizde girmeyi düşünür müsünüz?” diye soruldu...
İkincisinden başlayalım:
“Bu konuya girmeyi düşünmüyorlar”mış!..
Niye düşünmüyorlarmış?
İşte;
“Daha önemli konular var!”mış da ondanmış!..
Kıvırmaya bak sen!..
Bize saldırırken, “ülkenin daha önemli konusu yoktu” da,
Sözkonusu edilen “Mehmet Ali Birand” olunca mı vaziyet değişiverdi!..
Peki peki anladık...
Köşelerinden girmek istemiyorlar...
Varsın girmesinler...
Girmesinler de...
Bari, “Bu çifte standardı nasıl karşıladıklarını” söyleyiversinler!..
Hiç olmazsa, “Dolandırıcılıktan hüküm giyenler arasında fark gözetilmemeli. Mehmet Ali Birand'ın da sarı basın kartına el konulmalı” deyiversinler!..
Maalesef o da yok!..
Hele bir fırsat vereyim kendilerine...
Bana saldıranlardan herhangi biri, bakarsınız köşesinde filan “bu mevzua girme” cesaretini bulabilir kendisinde!..
Aksi takdirde, isim isim “Benim dolandırıcım iyidir!!!” dediklerini yazmaktan başka çare kalmayacak, neylersin!..
Allah ömür ve sıhhat verdikçe...
Benim VAKTİM var!..
Beklerim!..