“VAKİT'i bitirecekler”miş!..
Şüphe yok ki; bu gazeteyi “sevmeyen”, bu “vatanı” da sevmiyor demektir!..
VAKİT'i benimsemeyen, ya “aptaldır” ya “vatan haini”dir!..
Ne o, birilerine çok mu “sert” geldi!..
Gelsin; “VAKİT”, “sert” gazetedir!..
“Yumuşak” değildir!.. Ezik-büzük değildir!.. Kompleksi yoktur.
Özgündür. Taklit etmez!.. Özenmez!..
Maddi beklentisi yoktur. “İlkesiz büyümenin” ne gibi manevî felâketlere sebep olduğunu ispatlayan çok sayıda misali “birer ibret vesikası” olarak görür...
“Gelsin de nereden gelirse gelsin!..” tavrının “geçer akçe” olduğu bu medya dünyasında, “Hak edilmemişse gelmesin”, “bağımsızlığımı zedeleyecekse eksik olsun” anlayışını sadece “lisan-ı kâl” ile değil, “lisan-ı hâl”le de ortaya koyan bir gazete olarak, müstesna bir yere sahiptir.
Bu gazeteye... -Bir kısmı benim üzerimden- defalarca “destek karşılığı para” teklifinde bulunulmuştur da... Her seferinde, “Alan alışır, alışan kudurur!..” hassasiyetinden dolayı, elinin tersiyle itmiştir bu ekip.
VAKİT'in bedeli yoktur!.. VAKİT'in bağımsızlığının bedeli yoktur!.. VAKİT, bir ekonomik ya da politik proje üzerine bina edilmemiştir!.. VAKİT'in, okuyucusundan başka hiç kimseyle angajmanı yoktur!..
Üzerine gidemeyeceği, sorgulayamayacağı hiçbir güç odağı da yoktur!..
Aksini iddia eden, çıksın ortaya.... Ve desin ki; “Şunu şunu, bu bu maddi menfaatler karşılığında desteklemiştir VAKİT!..”
“Filanca zamanda filanca devlet ihalesini almak için şunu şunu araya sokup, şöyle şöyle gayret sarf etmiştir!..”
“VAKİT'in şu yöneticisi bizden şu gayri meşru talepte bulunmuştur!..”
Ne yani, bunlar medya dünyasının uzak olduğu haller mi?..
“Ergenekon Bülteni” temsilcisinin daha geçenlerde filanca üniformalılarla, gazetesi adına “yüzlerce milyarlık” maddi menfaat görüşmesi yaptığı ortaya çıkmadı mı?.. Kirli politikacı ve işadamlarıyla, kirli gazetelerin-gazetecilerin pazarlıkları defalarca deşifre edilmedi mi?..
Hangi medya patronu “Ben sadece gazetecilik yapıyorum, benim merkezi ve yerel yönetimlerle hiçbir çıkar işbirliğim olmamıştır” diyebiliyor!..
Zor iştir!.. Zira ifade ettik ya... “Bir gazete, sırf satışla bir de mütevazı ilan gelirleriyle ayakta kalamaz, kalsa bile bir yerlere gelemez” anlayışı, mevcut yapıda “geçer akçe”dir!..
Nefis, onu telkin eder... Adama; “Oğlum” der;
“Dünya dediğin iki kulplu bir kazan;
Tut bir ucundan, sen de kazan!...
•
VAKİT, kaç yıllık gazete... Temellerine doğru bir yolculuk yapacak olursak, en azından 1989 yılından başlatmalıyız süreci.
Düzenli olarak neşredilebilen bir “Haftalık dergi”mizin bulunmadığı dönemde, ancak “dört sayının basımına” yetebilecek miktardaki sermayeyle yola çıkan Mustafa Karahasanoğlu Ağabey önderliğindeki cefakâr kadro, bu alanda gerçek bir devrime imza attı.
CUMA dediğin “cılız” bir dergiydi... Ben CUMA'nın ilk sayısında işe başladığımda, 24 yaşında, dal gibi bir gençtim... Baktım ki bu kadro gerçekten de tehlikeli işlere giriyor!..
Ne bileyim; “Yeniçeri” zihniyeti ile seçilmiş iktidarlara “meydan okuyan” darbeci zihniyeti aynı çerçeveye yerleştiriyor...
Resmi tarihi sorguluyor...
Bugün bile hazmedilemeyen “Mustafa gerçeği”ni olduğu gibi sergileme ameliyesini, taaa o günlerde, en güçlü vurguyla ve tarihi dokümanlarla yerine getiriyor...
Darbe anayasasını yerden yere vuruyor; “Kanundan nağmeler” kapağıyla, “faşist” İtalya'dan ithal ceza kanununu, “ailesiz” İsviçre’den ithal “Medeni kanunu” yerden yere vuruyor....
Yolsuzlukların üzerine gidiyor, durdurmak isteyenlerin “reklam” tekliflerini “boyuna posuna”, “parasızlığına” aldırmaksızın elinin tersiyle itiveriyor...du.
Kuşe kağıda basılmıyordu, mizanpajı pek iyi değildi, lâkin samimiydi, cesurdu, canlıydı... Bu özellikleri ile geniş bir okuyucu kitlesini kısa sürede yakaladı...
O günün, “mukaddesat karşıtı” haftalıkları olan Tempo ve Nokta dergilerinin toplam tirajını, neredeyse “sıfır” reklamla yarım senede geride bıraktı...
Ve bu CUMA hareketi, günlük gazeteleri getirdi...
Beklenen VAKİT, AKİT, Anadolu'da VAKİT.
Ne anlamlı değil mi; Beklenen VAKİT 12 Eylül 1993 tarihinde yola çıktı.
Darbenin yıldönümünde!..
Salt bu tarih tespiti bile “tavrı” belgeliyor, değil mi?..
VAKİT, darbecilerle uğraşacak!.. VAKİT, yolsuzlarla uğraşacak!.. VAKİT, din düşmanlarıyla uğraşacak!.. Onlara, “Bu ülkenin sahipsiz olmadığını” gösterecek!.. Yıllar boyunca baskı altında kalmış olmanın yol açtığı “sinikliği” üzerinden atmaya davet edecek, Anadolu'yu...
Olumsuzluklara karşı “başkaldırı” harekâtı yürütecek!..
Kolay mı?..
Çok zor!..
Bırakırlar mı?..
Bırakmak istemezler!..
Olur mu?..
“Allah dilerse!..”
Mümkün mü?..
“Allah'ın izniyle!..”
•
Bugün, rüzgârın etkisiyle VAKİT'e saldırma gafletinde bulunan kardeşlerimiz, şöyle bir arşivimize girseler!.. Kaç bin dava dosyası görecekler orada!..
VAKİT'e açılan davalar!. VAKİT hakkındaki skandal yargı kararları!..
Tehdit mesajları!.. Derin devlet planları!..
Ne zaman bombalandık, ne zaman gözaltına alındık, ne zaman toplu saldırılara maruz kaldık, hangi tezgâhlar kuruldu?..
İşte Ergenekon davasıyla ortaya çıktı; Derin Devlet plan yapmış:
“VAKİT'in başındaki öldürülecek!..”
“Yazarları adım adım takip edilecek!..”
“Komplolar düzenlenecek!..”
“Gazetenin dağıtım araçlarına saldırılar gerçekleştirilecek!..”
Şu yapılacak bu yapılacak...
Niçin?.. Her şey ortada, değil mi?..
-Bu adamları tehdit ediyorsun, olmuyor.
-Bombalıyorsun, gözaltına alıyorsun, çete liderleri ile işbirliği yapıp iftira atıyorsun!.. Yine olmuyor!..
-Adamlar, inanmış abi!.. Göze almış abi!..
•
Bakın... Yine bir dâvâ furyası... VAKİT'i, trilyonlarca liralık tazminat cezasına çarptırmak için yeni bir “harekât” başlattılar...
Önceki operasyonlar devam ediyor, yargılanıyoruz... Ve bu esnada devamı geliyor, bir başkası, bir başkası...
Bu arada “komplolar” da sürüyor... VAKİT'i maddeten bitirmeyi hedefliyorlar... Hareket edemez hâle getirmeyi... Ve böylece “kurtul”mayı!..
VAKİT, “kurtuluş savaşını” örgütleyen ruhu temsil etmekte... Bu ruhtan nefret edenler de... Haliyle... “VAKİT'ten kurtulmanın” hesaplarını yapmakta!..
Hiçbir zaman; “ver de kurtul”cu olmadık!..
Sonuna kadar mücadele edeceğiz... “Kervan yürüyecek” Allah'ın izniyle!..
VAKİT sadece VAKİT değil ki... Teslim olalım!..
VAKİT, Anadolu...
Anadolu'da VAKİT!..