En mübrem siyaset
Muhterem okurlarım, benim Çorlu'da bir adaşım var. Hiç yüz yüze görüşmedik. Hâtta telefon görüşmesi bile yapmadık. Telefon mesajı ile iktifa eder dururuz. Son telefon mesajı, Saadet Parti'ye odaklandığımı halbuki bendenizi Çanakkale demek diye asla hakketmediğim bir övgüye tâbi tutuyor. Çanakkale araştırmalarıma devam etmemi istiyor ve bırak siyaseti demeye getiriyor. Bendeniz Çanakkale savaşlarını, şehidleri, menkıbeleri, kumandanları, olağan üstü olayları ve Milli görüş açısından bir bakışla kitap olarak yazmışım ve Yenidünya neşriyat okura sunmuş. Öte yandan başta Anadolu Gençlik olmak üzere Saadet Partisi gençlik kolları ve teşkilâtı konferans vermem için çağırıyorlar o dünya târihini başka bir mecraya çeviren kahramanları, aklın ve havsalanının kabulde zorluk çektiği fevkalbeşer vak'aları anlatıyor ve o ruhu yakalamamız gerektiğini hatırlatıyorum. Dolaysıyla adaşımın Saadet Partiye odaklanmışsınız sitemini göz önüne alarak ve böyle düşünen okurlarım varsa onların da bunun nedenini bilmelerini isterim.
Efendim; Türkiyemiz de, çok partili hayat 1946 seçimleriyle kendini göstermiştir. Açık oy, gizli tasnif sistemi elbette çok partili hayatın en önemli skandalını teşkil eder. Hâtta anlatılır ki; sabah'ın öğlene ulaşacağı saat 11.oo sıralarında DP listesinden müstakil aday olmuş bulunan milletimizin kıymetli evlâdı Mareşal Mustafa Fevzi Çakmak merhum kendisine ulaşan haberlere göre vatandaşın sıkıntılara mâruz kaldığı, reylerini baskı altında kullandıkları şikâyetlerine muttali olur. Bu yakışıksızlığı sâbık genel kurmay başkanı olarak, devrin İstanbul Vâlisi merhum Dr. Lütfi Kırdar'a telefonla ulaşır ve ahvâli aktarır. Vali Bey'in, Mareşâl'a cevabı çok daha skandal addedilecek şekilde olur: "Muhterem Mareşâlim sizin kazandığınız kesinleşmiş bulunmaktadır. Endişe buyurmayınız!" İstanbul gibi ülkenin en kalabalık şehri, sabahın 11.oo'de 17.oo'de bitmesi gereken seçim bitebilir mi? Sayım yapılmış olabilir mi? Elbette olmaz. Fakat çok asil bir insan olan merhum Vâli Bey, bu cevabı vermek zorunda kalmıştır.
Ancak sonunda Mareşâl Çakmak İstanbul milletvekili olarak, Haydarpaşa tren istasyonundan TBMM'ne katılmak üzere büyük bir uğurlayıcı kalabalığı ile salavatlanmıştır.
İşte o günden taaa 1973/Ekim seçimlerine kadar batı demokrasilerinin fikriyat ve parti anlayışı içinde taklitçi demokratlar olarak nice seçimler, nice iktidarlar hayat bulmuştur. Sayın Demirel'in pragmatist açıdan bir değer ifade eden beyanı vardır ki burada anmağa değer. O da, "iktidar her yer de vardır. Önemli olan muhalefet olmaktır. Muhalefetin olmasıdır" meâlindedir. Ne var ki Sayın Demirel bunu 1964'de geldiği siyasi hayatın on sene sonrasında CHP karşısında muhalefete düştüğünde beyan etmiştir. Niye o güne kadar söylememiştir derseniz, bence iki sebebe dayanır. İlki 1971/12/ Mart muhtırası sonunda iktidardan şapkayı alıp gitmiş olması; taa 1975 senesinde MSP ile yapabildiği 1. Milli Cephe koalisyonu sayesinde yeniden iktidara geldiğinde düşen, kalkan olmasındandı. Şimdi de günümüzde Sayın Başbakan eğer seçimde birinci parti çıkmazsam, çekilirim diyor.
Bu itiraf, fikri yapısında ısrar olmayan bir anlayışın ifadesidir. Amma zannediyorum ki, CHP var olduğu süre seçim kaybetmesi adetâ imkânsız. Buna bağlı olarak şimdi de meclisi teşkil eden siyasal yapı batı demokrasilerinin kötü bir taklididir. Umarım ki; Türkiye'nin ihtiyacı SP ile karşılanmış olacaktır.
Ülkemizin bugünkü durumu, 12/Mart/1971 muhtırasından çıkmış durumundan daha vahimdir. Çünkü mirasyedi gibi Özal'dan beri devam eden özelleştirme, günümüzde elimizde bir şey bırakmamıştır. İstihdam problemi çığ gibi büyümektedir. Sosyal hakların her birisi düşüşe mâruz kalmıştır. Özal'la başlatılan üretim yapmamak, para alıp satarak ülkeyi kalkındırma düşüncesi yaşanmakta olan krizin ilk dalgaları karşısında SOS vermektedir.
Bütün bu hakikat karşısında milletin kendi görüşü olan Milli görüşün yeni Genel Başkan Sayın Kurtulmuş'un 1973 seçim kampanyası esnasında 14 yaşında olduğunu göz önüne alırsak, o seçim kampanyasına ait bütün haberleri yeniden gözden geçirdiği gibi karşı partilerin de MSP'ye bakış ve ifadelerini hatırlamasında fayda vardır. SP'ye odaklanışım bu sebeptendir. Ümidimiz Milli görüştür. Milli görüşün Aksaçlıların fiziki yaşlılıkları, dâvaya olan bağlılıkları hasebiyle gönülleriyle her dem tazedirler. Tecrübelerinden müstefit olma ve yol göstericilikleri eksik olmaz İnşaallah.
SURİYE GEZİMİZDEN
İkbal Turizmin organize ettiği, Suriye gezimiz, Kurban Bayramı'nın bu kadar yakın olduğu zamanda inanç ve kültür gezisi olarak verdiği sözü yerine getirme hususunda o kadar kararlı idi ki, dört kişi olmamıza rağmen turu gerçekleştirdi. Harekâttan bir gün evvel doların haylice yükselmiş olmasıyla bâzı iptaller yaşandı. Buna rağmen Kadir Ümit Bulut Bey, bizi Yeşilköy'den Gâzianteb'e Onurair hava şirketi ile tam saatinde uçurdu. Bir saat onbeş dakikada güzel bir uçuştan sonra piste tekerlekler değdi. Prof. Dr. Necmeddin Tozlu ve muhterem eşleri hanımefendi, Mustafa Bulut ve bendeniz, Kilis Hudut kapımızdan çıkış yaptık. Suriye gezimizi Pazar günü bitirdik. Bunu yazı dizisi yaparak gazetemizde neşrini rica edeceğim Ali İhsan Bey'e. Gâziantep Havalanına bir saat kala, arabanın arıza yapması uçağı kaçırtacaktı. Bir minibüsle geçmekte olan Kilis'imizin, güzel insanları bizi arabaya alıp uçağa yetiştirdiler. Arkadaşlarım ve kendim için minnetlerimi sunuyorum. Fiemanillah.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.