Zaman çocukları da olgunlaştırır
Osmanlı Devleti’ni kuran üç lider, yani Ertuğrul Gazi, Osman Gazi ve Orhan Gazi, büyük ihtimalle ümmi (okur-yazar olmayan) idiler...Buna rağmen müthiş bir kavrama kabiliyetleri vardı. İleri görüşlü ve analizci karakterlerdi. Gözükara bir cehaletle değil, plânlı, kararlı, bilge ve âdil bir kimlikle yürüyorlardı...
Ümmi insanların, ancak uzun eğitimler sonucu edinilebilen bu meziyetleri nasıl kazandıkları gerçekten de merak konusu...
Sanırım bunun sırrı, İslâmın da teşvik ettiği “sohbet”tir: Sohbet olgusu Osmanlı sistematiği içinde gelişmiş, yaygınlaşmış, evlerden hanlara-hamamlara kadar tüm toplumsal mekânları kuşatmıştır.
Ayrıca da camilere “sohbet odaları” eklenmiştir. Yani camide, zaviyede, tekkede, medresede, kahvehanede, handa, hamamda ve ailede sohbet vardır...
Çocuklar belli yaşlara kadar “dinleyici”, belli yaşlardan sonra “konuşmacı”dırlar. Bir “gönül adamı”nın yönetiminde oluşturulan irfan meclisleri yürekleri pişirip ham karakterleri olgunlaştırmakta, böylece her ferdi geleceğe hazırlamaktadırlar.
Peki bu “insan yetiştirme” yöntemini biz de kullanıyor muyuz?
Hayır! Ne eğitim sistemini oluştururken, ne aile düzenimizi kurarken, Osmanlı’nın deneyimlerini dikkate almadık. İngiliz’i, Fransız’ı taklit etmekten kendi birikimlerimizi incelemeye zaman kalmadı...
Ve bu yüzden çok şey kaybettik. Artık yeni bir inşaya yönelme zamanıdır. Buna da “sohbet”i ihya ile başlayabiliriz. Çünkü sohbetsizlik yüzünden oluşan boşluğa televizyon yerleşti: Ekranda “ifsat komiteleri” cirit atıyor!
Biraz kendimize gelmeliyiz. Ekrandaki hayatları değil, kendi hayatımızı ve çocuklarımızın hayatını merak etmeliyiz.
Çocuklarımızı “doğru” yetiştirmek için neler mi yapabiliriz?..
Mesela tatillerden yararlanarak birlikte daha fazla zaman geçirebiliriz. Çünkü bir birinizle yakınlaşmak için birlikte geçireceğiniz vakti arttırmanız gerekiyor: Alışverişlere, yürüyüşlere çıkın, evde bir ağızdan şarkılar, ilâhiler söyleyin. Böylece aile hayatını tekdüzelikten çıkarıp olabildiğince eğlenceli bir serüvene dönüştürebilirsiniz.
Çocukluk, gençlik ve evlilik anılarımızı hikâyeleştirerek, meraklarını uyandıracak biçimde çocuklarımıza aktarabiliriz. Onlarla birlikte masallardan ve olaylardan ibret dersleri çıkarmaya çalışabiliriz. Hatta bunu bir oyuna dönüştürebiliriz. (Kıssadan en fazla hisse, masaldan en güzel ders kim çıkarırsa yüksek puan alır gibisinden)
Küçük yaştaki çocuklarımıza hikâye-masal anlatıp, televizyon dünyasında bile çocuklarımıza eski tatları yaşatabiliriz...
Çoğu anne babalar çocuklarıyla sohbet etmekten çekinirler. Halbuki sohbet tanışmanın (pek çok anne-baba çocuklarını gerçek anlamda tanımıyor) ve kaynaşmanın en önemli ögesidir. Buna sıcak bakmamamızın bence üç sebebi var: Birincisi, birikimsizlik (çocukların karşısında bilgisizliğimiz ortaya çıkar diye korkuyoruz); ikincisi, şımartma endişesi (özellikle anneler çocuklarının şımaracağından çok korkarlar); üçüncüsü ise televizyondur. (Başkalarını dinlemekten çocuklarımızı dinlemeye sıra gelmiyor)
Bunların üstesinden gelmemiz lâzım. Birikimsizliğimizi okuyarak aşmalıyız, televizyonu kontrol altına almalıyız, çocukların şımaracağı korkusunu da içimizden atmalıyız: Dengeli bir yaklaşımla bunu halledebileceğimizi düşünüyorum.
Çocuklarınızla birlikte pastalı-meşrubatlı Kur’an-kitap okuma, ya da müzik-ilâhî dinleme seansları yapın. Onlar okusun siz dinleyin. Bazen siz okuyun, çocuklarınız dinlesin. Okuduklarınızı birlikte yorumlayın. (Böylece yorum kabiliyetleri gelişir)
Şimdiye kadar öğretmemişseniz, çocuklarınıza kendi işlerini görmelerini öğretin. Odalarını kendileri toplayıp, yataklarını kendileri yapsınlar. Çocuk yatağını topladığında, odasını süpürdüğünde, gömleğini ütülediğinde teşekkür edin. Biraz eksik, biraz noksan da yapsa, hoşgörün. Zaman içinde mükemmel olacağını söyleyin. “Yatağını topladığın için teşekkür ederim, yükümü hafiflettin, ama işi şöyle yapsaydın yüküm daha da hafiflemiş olurdu” şeklinde sözlerle hem yüreklendirin, hem de yönlendirin.
Arada bir yalnız kalmak isteyip odasına çekilince sabır gösterin. İlle de sizinle oturmaya zorlamayın. Ama onu sıkan şeyi de bulup yardımcı olmaya çalışın.
Ergenlik çağındaki çocuklarla uzlaşmak çok zordur. Her şeye itiraz ederler. O çağda çocukları olan anne babalar aşırı bir sabır ve anlayış göstermelidirler. Zamana bıraksınlar. Sert çıkışlar yapmayalım, çözümü zamana bırakalım. Zaman çocukları da olgunlaştırır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.