Yurda dönüş hakkına büyük destek
Uluslararası Kudüs Buluşması’nın mekânı yüz yıllarca İslâm hilafetinin başkentliğini yapan İstanbul olmuştu. Buradaki toplantıyla aynı zamanda Filistin davasıyla ilgili konuların gündeme getirilmesi konusunda yeni bir dönem başlatılmış oldu. Dünyanın çok farklı ülkelerinden ve bölgelerinden gelen önemli şahsiyetlerin oluşturduğu büyük bir kalabalıkla, mağdur edilen Filistin halkının haklarının gündeme getirilmesi, Siyonist işgale karşı durulması ve ümmetin ortak değerlerinin savunulması konusunda gönül birliğinin gerçekleştirilmesi için kitlesel toplantılar düzenlenmeye başlandı.
Yurda dönüş hakkıyla ilgili uluslararası toplantı da Suriye’nin başkenti Şam’da düzenlendi. Şam’ın genel anlamda medeniyetler tarihinde de İslâm tarihinde de özel bir yeri vardır. Filistin’in haçlı işgalinden kurtarılmasında da özel bir fonksiyon icra etmiştir. Burası Salahuddini Eyyubi’nin haçlı işgaline karşı verdiği mücadelede bir üs ve hareket merkezi vazifesi gördü. Temennimiz aynı vazifeyi Kudüs’ün, Mescidi Aksa’nın ve tüm Filistin topraklarının Siyonist işgalden kurtarılması için de görebilmesidir. Siyonist işgal devleti ve onun arkasında duran emperyalist güçler bunun önüne geçebilmek için yıllardan beri sinsi komplolardan, oyunlardan ve oyunculardan yararlandılar.
Uluslararası Yurda Dönüş Hakkı Buluşması, Suriye’nin en büyük ve en geniş imkânlarla donatılmış konferans merkezi olan Emeviler Sarayı’nda gerçekleştirildi. Burası Şam’ın biraz dışında. Fakat ülke dışından gelen misafirlerin büyük çoğunluğu da buranın hemen yanı başında yer alan ve Suriye’nin yeni yapılmış lüks otellerinden olan Ebla Sham Oteli’nde ağırlandı. Suriye’nin devlet olarak buluşmaya her türlü imkânı sağladığı anlaşılıyordu. Bu, politik ve stratejik amaçlıdır denilebilir. Keşke diğer İslâm ülkeleri de benzer imkânları sağlasalar da politik ve stratejik amaçlı olsa. Örneğin Mısır Rafah sınır kapısını açsın da politik ve stratejik amaçlı olsun.
Buradaki Türk öğrencilerle sohbetimde “bugün Gazze üzerindeki ambargo daha öncelikli değil midir?” sorusuyla karşılaştığım için benzer sorunun okuyucularımızdan bazılarının zihinlerinde de oluşmuş olabileceğini tahmin ediyor ve tabii buluyorum. Dolayısıyla o konuda kısa bir açıklama yapmayı faydalı görüyorum. Tam anlamıyla bir insanlık dramının yaşandığı, Siyonistlerin ve işbirlikçilerinin vahşet sergiledikleri Gazze ambargosu elbette hepimiz için öncelikli bir sorundur ve bu konuda mutlaka bir şeyler yapılması gerekir. Fakat İstanbul’daki Uluslararası Kudüs Buluşması’ndan sonra bu türden toplantıların sürdürülmesi ve her yıl belli bir konunun öne çıkarılması zaten planlanıyordu. Yurda dönüş hakkıyla ilgili uluslararası toplantının hazırlık çalışmaları da Kudüs Buluşması’ndan bir süre sonra başladı. Geçtiğimiz Temmuz ayında Beyrut’a gittiğimde Yurda Dönüş Hakkı Buluşması Hazırlık Komitesi Başkanı Maan Beşşur’u bürosunda ziyaret ettim ve o zaman hazırlık çalışmalarının geldiği nokta hakkında epey bilgi verdi. Hatta Ağustos ayında Şam’da düzenlenecek geniş çaplı hazırlık toplantısına benim ve Türkiye’den Kudüs Buluşması’nın hazırlık komitesinde yer alan diğer arkadaşların katılmasını istedi. Ben katılmayı çok arzuluyordum ama maalesef aynı günlerde bir Kıbrıs seyahatim olduğundan katılamamıştım. Özetle ifade etmek gerekirse bu toplantı devam eden bir silsilenin halkası ve bir yıla yakın süren hazırlık çalışmasının neticesidir.
İkinci olarak buluşmanın konusu yurda dönüş hakkı olmakla birlikte Gazze de ihmal edilmedi ve Gazze ambargosuna karşı tavır programların içinde öncelikle yer aldığı gibi konuşmacıların birçoğunun da üzerinde özellikle durduğu konuydu. Ayrıca bu program vesilesiyle bir araya gelen muhtelif sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri kendi aralarında düzenledikleri görüşmelerle ambargo konusunu uluslararası alanda daha güçlü bir şekilde gündeme taşımak ve tepki göstermek için neler yapılması gerektiği üzerinde fikir alışverişinde bulundular. Bundan sonraki merhalede, duyarlılık sahibi herkesin ambargoya karşı yürütülecek faaliyetleri sahiplenmesi ve kendi çapında destek vermesi geliyor. Yapılacak çalışmaların ses getirmesi ve etki göstermesi bu sahiplenme ve desteğe bağlıdır.
Yurda dönüş hakkının böyle bir dönemde, büyük çoğunluğu toplumu yönlendiren kurumların ve organların temsilcilerinden oluşan beş bin kişilik bir kalabalıkla dillendirilmesi ve dünya çapında gündeme getirilmesi de büyük önem arz etmektedir. Çünkü bundan önceki yazımızda da ifade ettiğimiz üzere işgal güçleri, onların emperyalist destekçileri ve işbirlikçiler üçgenini oluşturan unsurlar yurtlarından çıkarılan milyonların bu haklarının üzerine kalın çizgi çekmek amacıyla hazırladıkları komploları uygulamaya geçirmek için sona doğru yaklaştıklarını düşünüyorlardı. Bu güçlü ses onlara böyle bir komploya başvurmaları durumunda karşılarında büyük bir kitleyi bulacakları mesajını iletmiş oldu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.