Baykal’lı Ciddiye Almak mı?
Ne kadar da çok tartıştık şu “CHP ve çarşaf” meselesini…
Bakıyorum günlerce bu mevzu, mevzi değiştirmiyor medyada. Koca koca adamlar, kelli felli yazarlar, düşünürler, ilim adamları bunu tartışıyor.
Solcular neyse, tesadüfen de olsa başkanları gündem oluşturacak bir pozisyon yakalamış, onlar bunu değerlendirerek propaganda yapmaktalar ha bire. Ya bizimkilere ne oluyor?
25 Kasım 08 Salı akşamı Mehtap tv de Ali Bulaç ve Hüseyin Gülerce’ye yakıştıramadım doğrusu söylediklerini. Hele bir de üçüncüleri Ahmet Taşgetiren’e “korkma yahu, bundan AKP oy kaybetmez” demeleri yok mu? O da tüy dikti doğrusu!
Evet, Ahmet beyin rengi atmıştı, hepimiz gördük. Ali bey de gördü tabi ve “Ahmet bey kızdı” gibi bir şeyler söyledi.
Elbette kızacak canım! Ayıp değil mi “AKP avukatlığına soyunmana gerek yok” dercesine, “savunduğun parti oy kaybetmez” diyerek onu aşağılamak?
Maalesef Ali Bulaç kendisinden hiç beklenmeyen bir ayıbı işledi “yetmiş milyonun önünde.”
Bence, “maksadımı aştım galiba, özür dilerim” demeliydi Ahmet beye. O, efendiliği elden bırakmıyor ve sana hak ettiğin cevabı vermiyor, hakaretini sineye çekiyor diye sen istiskal edemezsin ki adamı!
Beyler, bu kadar tartışmaya değmez bu mesele.
Nedir işin aslı?
Baykal, beklemediği bir emr-i vaki ile karşılaştı ve bozuntuya vurmadan bir çarşaflıya rozet taktı.
Hepsi bu kadar yahu!
Ne bir açılım yaptı, ne farklı bir şey söyledi, ne de ileriye dönük yararlı bir söz verdi.
Baykal, o bildik Baykal’dı.
Her meseleyi konuşur konuşur, cılkını çıkarır, sonra da çürümüş bir sakız gibi atar ağzından ve unutur gider.
Baykal hangi konuyu almış da sonuna kadar götürmüş ki!
Bunlar bildik manzaralar. Onu ciddiye alıp da konuşmak, yazmak boş işlerle uğraşmaktır.
Eskilerin ifadesiyle “abesle iştiğal.”
Esad Erbilî’nin (ks) dediği gibi “mü’min-i kâmil, hak ile şâğil, batıldan gâfil” olmalı. Allah Teâlâ sevmez lağıv ve malayani ile meşgul olanları.
Ne demek mi?
Ne dinine, ne de dünyasına yaramayan boş sözler ve işler demektir lağıv ve malayani.
Eskiler, “bir insanı Allah Teâlâ’nın sevmediğinin alameti, boş söz ve işlerle meşgul olmasıdır” derlerdi.
Ne kadar doğru değil mi?
Zaman en büyük sermayedir, kaybı telafisiz en büyük nimet.
Siz bırakın Baykal’la uğraşmayı. Ne Baykal, ne de CHP iflah olmaz.
Onlar evliya bedduası almışlardır. Mümkün değil iflah olmazlar.
Zaten Baykal da bir söz vermiyor, bir va’d etmiyor ki başörtülülere.
Biz niye kendi kendimize çalıp söylüyor, gelin güvey oluyoruz ki?!
Ben bunları yazarken bile kendimi kınıyorum doğrusu.
Estağfirullahel azîm…