CHP Genel Merkezi’nde son derece faydalı bir sohbet!..
Nerede kalmıştık?..
Hah;
“ ‘Açılımcı’ CHP’yi biraz daha ‘açalım’ ” diyorduk değil mi?..
Evet,
Seçimler öncesine “denk gelen” “çarşaf açılımı”nın ardından, CHP’yi “hayra zorlamak” VAKİT’e düşmüştü malûm...
Ankara Haber Müdürümüz Fatih Akkaya, geçip Baykal’ın karşısına sormuştu büyük bir zevkle:
“Partiye aldığınız çarşaflılar buraya (Muhteşem Genel Merkez binasına) geldiklerinde nerede namaz kılacaklar?..”
Soru güzel değil mi?..
Sen tut, 30 bin metrekare üzerine, “bar”ından “jakuzi”sine kadar muhteşem bir Genel Merkez binası yaptır...
O “akıllı binanda”,
aklı başında olan her “insan” için ertelenemez bir görev niteliğindeki “namaz ibadeti”nin ifası için dört metrekarelik yer ayırma...
Neyse ki, VAKİT uyardı da...
Muhterem Baykal, “Kimse mağdur olmayacaktır” filan dedi.
Bu laf;
“Evet, mescid yapmayı unutmuşuz, bu eksiklik şimdi giderilecektir!..” anlamına gelmiyorsa da...
Meselenin CHP gündemine girdiğini, yetkili kurullarda tartışılacağını ve “laikliğe aykırı bulunmadığı takdirde”, Genel Merkez binasında bir bayan, bir de erkek mescidi için yer ayrılmasının çok da uzak bir ihtimal olmadığını düşündürüyor...
Ne güzel.
Efendim;
CHP’deki “açılım”a katkıda bulunmak için bu “mescid” zorlamasının üzerine bir yenisini ekleyelim dedik...
Ve de...
“Önümüzdeki günlerde mübarek Kurban Bayramını idrak edeceğimizi” hatırlatarak...
Birtakım sorular yönelttik...
Dünkü köşemizden:
-Bu yıl da deri tartışması yaşanacak. Siz “yeni” ve de “açılımcı” CHP olarak... Kurban derisi gaspına karşı mısınız, değil misiniz?..
-Deri toplama yetkisinin münhasıran THK’ya verilmiş olması konusunda ne düşünüyorsunuz?..
- “Devlette din eli olmaz” diyorsunuz. Peki “dinde devlet eli olur” mu?
-
İşte efendim, sıraladığımız bu sorulara anında karşılık geldi...
Arz edelim;
Dün CHP Genel Merkezi’ndeydik...
Hani o meşhuuur Önder Sav hadisesinin “cereyan ettiği” Genel Merkez’de...
Ve dahi,
“Kadınlar ve erkekler için mescid yapılmasını ısrarla talep etmekte olduğumuz” o muhteşem binada;
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’le bir araya geldik...
Güzel bir sohbet oldu, her ikimiz de faydalandık...
Özellikle ben; pek faydalandım.
Memnuniyetle dile getireyim ki,
Sayın Ateş; “Kurban derisi gaspına karşı olduklarını!..” açıkça ifade etti...
Yıllar yılı “Bu alandaki THK tekelini” canla başla savunmaya ve “Deri gelirleri şeriatçıların eline geçerse laik devlet tehlikeye düşer” zırvasına yaslanmaya çalışan CHP’de bir “açılımcı” ses...
Tabandan ve “tombala vekiller”den gelebilecek tepkilere hiç aldırmadan;
“İlla ki THK’ya vereceksin!..” dayatmasına tepki gösterdi...
Söylediklerinden bir bölümünü yansıtalım...
Diyor ki Sayın Ateş:
“Sana ne kardeşim vatandaşın derisinden!..
Vatandaş kurban derisini ille de THK’ya mı vermek zorunda!..
Kurban bir ibadettir, derisi de ibadetin bir parçasıdır!..
Vatandaş kurbanını parasını vererek satın almıştır!..
Bu suretle mülkiyetine sahip olmuştur!..
Gider istediği yere bağışlar!..
Vatandaşın diyelim ki camiye, cemevine ya da herhangi bir sivil toplum örgütüne bağışladığı deriyi oradan alıp, bir başka yere vermek de doğru değildir.
Bağış, gönül işidir!..”
*
Ne güzel konuşmuş değil mi?..
Muhteşem!..
Ne zamandır bu noktaya getirmeye çalışıyorduk işte, CHP zihniyetini!..
“Ya kardeşim benim ibadetimden sana ne!..”
“Sana ne!..”
“Sen kimsin!..”
“Kimsin laaaan sen!!!” diye bağırıp duruyorduk...
Nihayet...
CHP, bir önde geleninin beyanıyla, bugüne kadar söylediklerimizin doğruluğunu kabullenmiş oldu.
İsteyen varsın,
“Seçim için böyle yapıyorlar, yarın yine dönerler” filan desin...
Burası pek önemli değil;
Esas önemli olan, “Bu memlekette yıllar yılı deri gaspı yaşandığının”, “Müslüman’a zulmedildiğinin” laik cumhuriyetin kurucusu olmakla övünen bir partinin temsil kabiliyetine sahip bir yöneticisi tarafından -nihayet- kabul edilmiş olmasıdır...
VAKİT’ten tarihe bir not daha!..