İşte bu: Açıklar AKP'ye, kapalılar CHP'ye..
Ercan Karakaş AK Parti'den Kadıköy belediye başkanlığına, Müjder Ar Beşiktaş'a aday olsun.. Tarikat çevrelerinden sakallı birini de Fatih'e CHP'den aday gösterirlerse şaşmayın..
Gerçekten bir gün bu da olur mu?
Yani CHP'den aday olmak için artık ille de sakal kesilecek, ya da top sakal olacak, başlar fora diye bir şart yok. Yani anlayacağınız bayan Gürtuna boşuna açtı başını.. Başı kapalı olsa da, Ali Müfit Gürtuna CHP listesinden aday olabilecekti.. Tabii başka şartlar tutsaydı..
Bizimkilerin değişen şartlara uyum performansı çok yüksek. Ama CHP'liler de öğreniyorlar bu işi. Yaşar Nuri'den sonra İlhan Kesici, iyi dayandılar..
Siyaset meydanı yerel seçimler öncesinde fena karıştı. Özellikle CHP lideri Deniz Baykal’ın çarşaflı kadınlara CHP rozeti takmasıyla başlayan ilginç süreç tam gaz devam ediyor.
Ancak işin garibi bu sefer türbanlı ya da çarşaflı isimler CHP saflarına geçerken, başı açık, saçı yapılı ve bakımlı bayanlar AK Parti’yi seçiyor. İşte Türkiye'yi çok şaşırtacak o fotoğraf kareleri. İşte AKP Kurultayı'nın yıldızı!
AKP'nin Kurultayı'na Angelina Jolie'nin yerine katılacak konuk yıldız belli olmuş. 27 Kasım'daki AK Parti Kadın Kurultayı'na Angelina Jolie'yi davet etmişmiş. Hani Kanal 7'ye konuk oluyorsa AK Parti'ye niye olmasın.. Ama “ııh!” demiş. Parada anlaşamamışlardır herhalde.. Ya da menejeri karşı çıkmıştır, “mediada ve piyasada iş tutamayız” diye. Angelina Jolie'nin yerine katılacak konuk yıldız belli olmuş, ama merak etmiyorum. Çünki o türden birileridir işte.. Mesela Aysun Kayacı'yı niye düşünmüyorlar ki! Baykal'ın son çıkışına bu iki isim de destek verdiğine göre AK Parti ile CHP arasında bir ortak nokta, bir köprü de kurulmuş olur böylece..
CHP'nin AK Parti tabanından oy çalması gerekiyor, AK Parti'nin de özellikle İzmir, Kadıköy, Beşiktaş, Şişli, Bakırköy gibi bölgelerde CHP tabanından oy çalması gerekiyor..
“Kurultaydan hiçbir ücret beklemediğini ifade eden bu süpriz yıldız acaba kim?.” diye başlık atmış bir magazin gazetesi..
AK Parti'nin Günay, Kalkan, Domaç gibi isimleri, aslında Kesici ile kıyaslanabilir.. Bu isimler AK Parti'de etkin ve aktif bir şekilde yer alırken, Kesici, sosyete dükkanındaki “nazarlık muskası”, “Karınca duası” ya da “gayrimüslim dükkanındaki besmele” gibi kaldı.. Hani dekor malzemesi, konu mankeninden öte bir değer verilmedi..
Bu son ataklar bir zenginlik katılması ya da kazanılması değil, “kerhen” yapılan bir iş gibi sanki.. Oy almak için mecburen katlanılan bir iş gibi.. CHP'nin çarşaflılar içinde parti kurullarında yer açacaklarını, kontenjan tanıyacaklarını, aday göstereceklerini sanmıyorum.
Bu konuda samimiyet testine tabi tutacaksak, önce üniversiteye girişte engel çıkarmaktan vazgeçmesi ve bu yöndeki bir yasal düzenlemeye destek vermesi gerekecek..
Siyaset mühendisliği giderek toplum mühendisliğine dönüyor.. AK Parti İstanbul il yönetiminden Hulusi Şentürk, “seçmenin DNA’sı”nı çözmüş. Kitabının adı bu çünki. Artık “Seçmen” diye bir canlı türü var ve onun DNA'sı farklı biokimyasal özelliklere sahip.
Zaten biliyorsunuz dünyada üç tip insan var. Kadın, erkek ve politikacı.
Siyasetin muhasebesi, finansmanı gibi konular var..
Yani demokrasi dediğiniz şey, artık siyaset ya da toplum mühendislerinin ilgi alanına giriyor.. “Sosyal siyaset” ya da “toplum psikolojisi” filan denilen bilim dalları artık mühendislik bölümlerine bağlanmalı!
Her şeye rağmen CHP içindeki bu tartışma önemli.. Sonunda “barika-i hakikat müsademe-i efkardan doğacaktır.”
Baykal'a tavsiyem şu: Kendine karşı çıkanlara, şu Yakup Kadri'nin Kadınlık ve Kadınlarımız“ isimli, kitabını bulup, buradan “Çarşaf ve Peçeye Dair” başlıklı makaleyi çoğaltıp, önlerine koyması gerek. Eminim seslerini büyük ölçüde kısacaktır bu yazı. İnternetten taratarak bulabilir.. Arzu ederlerse benim “Cumhuriyetin Şeref Kitabı”nda da var.. Mail de gönderebilirim..
Aslında CHP'lilerin başörtülülerin yakasına Atatürk rozeti takmadan önce tüm başörtülülere özür borcu var, bugüne kadar yapılanlardan dolayı..
Bu arada, Baykal'ın bu çıkışından sonra bakıyorum da mesela Genelkurmay ve üniversitelerden “tık” yok.. Bazı STK'lar da inatlarını sürdürüyor. Yani onlar bu konuda CHP'den daha rejit demek ki!
Neyse bekleyeceğiz, onlar da alışacaklar zamanla bu duruma.. “Yel kayadan ne aparır” demeyin, su damlaları nasıl mermeri deliyorsa, bu vicdan fırtınası bu kayadan sert yürekleri eritecektir bir gün. Bu süreç ne kadar uzun ve zor geçerse, bu inatçıların veballeri de o kadar büyük olacaktır..
Baykal, bu gelinen noktadan geri adım atamaz. Atarsa komik duruma düşer. Ya devam ederse. Bu biraz da bu konudaki kararlılığına ve ciddiyetine bağlı.. Eğer güçlü argümanlarla bu tezi savunmazsa, ne parti içinde ve ne de dışında destek bulamaz.. Bu işi yüzüne gözüne bulaştırır..
Kararlı, ama mantıklı bir direniş gösterirse, partiden gidenler olsa da fazla olmaz. Bundan dolayı giden kadar oy gelebilir..
Eğer Baykal oy kazanmak istiyorsa, bu işi başörtüsüne indirgememesi gerek. Topyekun bir Hukuk Devleti, İnsan Hakları mücadelesi başlatması gerek. Anayasa değişikliği konusunda AK Parti'yi köşeye sıkıştırması, “beni bahane etme” demesi, AK Parti'nin sınırlı açılımlarını yetersiz bularak daha fazlasını istemesi gerek..
Baykal'ın bu üç talepde engel değil, tehdit değil, önden çeken, arkadan iten lokomotif güç olması gerek. İslâm, Kürt sorunu ve Demokratik talepler..
Bu konuda öncelikle Anayasa değişikliğine destek vermesi, resmi ideoloji ve resmi tarih dayatmasından vazgeçmesi, darbecileri, çetecileri ve onların dayattığı kavram ve kurumları mutlaklaştırmaktan, çetecilerin avukatlığını yapmaktan vazgeçmesi gerek. Bu arada CHP'nin de imtiyazlarından vazgeçip, normal bir parti olması gerek. Bunun için, adının ilk kelimesinin sonuna da bizahmet “çi” eklemesini öneririm. Çünki bu olmadan inandırıcı olması mümkün değil..
Yani demem o ki, “Eski hal muhal, ya yeni hal, ya izmihlal.”
Buna hazır olup olmadığına bakmak gerek.. Buna hazır değilse, sınırlı açılımlarla ümid ettiği başarıyı yakalaması mümkün değil..
“Hattı müdafa yok, sathı müdafa var, satıh bütün insan hakları ve hukuk devletidir”. Benden söylemesi.
Yarım doktor nasıl candan eder, yarım hoca da dinden ederse; yarım demokrat da iktidardan eder.
Baykal'ın birilerini bu işe ikna etmesi için yeni ikna odalarına ihtiyaç var sanırım. Bu konuda Nur Serter'in tecrübelerinden yararlanabilir ama önce Nur Serter'i ikna etmesi gerek.. Keşke Murtaza Çelikel'in bu konuda daha önceki girişim ve tecrübelerinden yararlansa. Seyfettin Gürsel, Asaf Savaş Akat'ın bu konuda tecrübeleri oldu.. Hiçbiri bu konuda bu kadar acemi davranmadı..
Selâm ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.