Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

Korku ve pısırıklık meziyet mi?

Korku ve pısırıklık meziyet mi?

Öyle mel’unlar var ki insan kıyafetinde
Ki onların şerrinden şeytan kavağa çıkar
Pislikleri bulaşır diyerek üstümüze
Cenneti terk ederek melekler dağa çıkar

Madde -1-
Kültür Bakanı Sayın Ertuğrul Günay’ı AKP saflarına geçmeden önce tanırdım.. Deniz Baykal’a karşı mertçe çıkışından dolayı daha önce çalıştığım gazetede övücü yazılar yazmıştım..
Günay AKP’li olduktan sonra gözle görülür bir değişim içinde bulunuyor..
Ermeni yazar William Saroyan’ın adına Bitlis ilimizde bir kütüphane yaptırma teklifinde bulunmuş..
AKP milletvekili Vahit Kiler dayanamamış, gerekçeli bir itirazda bulunuyor:
“Saroyan’ın asıl isimleri Karaoğlanyan olan ailesinin Bitlis’te Ermeni çeteleri arasında öncü rol üstlenerek, 68 binden fazla masum insanın katledilmesine sebep olmuştur...
“Saroyan’ın asıl adı Aram Karaoğlanyan’dır.. Ailesi, Bitlis’te Ermeni çeteleri arasında masum insanların katline vesile olmuştur.. Diaspora, Saroyan’ın Bitlis’te olmayan evinin onarılarak kütüphane haline getirilmesi amacıyla Bakanı yanlış yönlendirmişler.. Saroyan değerli olabilir ama, Bitlis’te doğmamış biri için Bitlis’te olmayan bir ev onarmak ve kütüphane haline getirmek doğru değildir..
Bir kültür, medeniyet beşiği olan Bitlis’te doğan, büyüyen nice alimler, yazarlar, düşünürler varken, birlik ve beraberliğimize halel getirmesi için tasarlandığı apaçık belli olan bu oyuna hiçbirimiz gelmeyelim..”
Vahit Kiler’i tanımam.. Semtimizde bulunan “Kiler Market”e belki de gidip alışveriş yapmışımdır.. Hepsi bu..
Amma bence Vahit Kiler birçok vatanperver bildiklerimizin cesaret edemedikleri gerçekleri ifade etmekten çekinmiyor..
Bitlis’te doğmamış adama Bitlis’te müze açmak büyük bir hatadır..
Bu ülkenin insanları için aynı hassasiyet neden görülmez? Nedendir bu teslimiyetçilik ruhu?
“Hepimiz Ermeniyiz, hepimiz Hırant’ız” yaveleri mi korkutuyor bizim yetkililerimizi?
Yazık ve günah!..
Biraz düşünelim beyler..
Madde -2-
Şehir eşkıyalarının polis elbisesi giyerek bar basmaları, zor kullanarak bir kadını kaçırmaları ve tecavüzde bulunmaları üzerine, İstanbul İl Emniyet Müdürü Sayın Celalettin Cerrah garip bir tavsiyede bulunuyor..
Diyor ki:
“Ne zaman bir polisle muhatap olursanız, kimliğini sorun.. Elbiseleri sizi aldatmasın.. Sahte mi, hakiki mi olduklarını öğrenin..”
Beni sıkıntı basıyor arkadaşlar..
Ne demek kimlik sormanın anlamı?
Polis kıyafetini tedarik eden eşkıyalar polis kimliği tedarik edemeyecekler mi?
Farz edelim soruldu.. Polis görünümlü zatlar ceplerinden deste deste kimlik çıkarttılar..
Ne yapacağız?
Bunların kimlikleri var, ne derlerse itaat edelim anlayışı sakat değil mi?
Farz edelim ki adamlar “Ne kimliği ulan, düşün önümüze” diyerek zor kullanmaya teşebbüs ettiler..
Devlet tedbirini almadıysa, vatandaş ne halt edecek?
Sayın müdürüm, siz İstanbul asayişinden sorumlusunuz.. Eğer sokakta polis kıyafetli çeteler varsa, ki var oldukları görüldü, yakalayıp ceza verilmesini temin etmelisiniz..
Biliyorum İstanbul büyük bir şehir.. Kimin kim olduğunu bilmek çok zor ve imkansız.. Amma bu imkansızı vatandaşın sırtına saramazsınız..
Çünkü siz devletin temsilcisisiniz..
Kimlikleri siz sorun ve şüphelileri siz tespit eyleyin.. Olmaz mı?
Vatandaş polisten korkar..
Fazla sorular soramaz.. Belki de saygısından olsa gerek..
Anlatabildimse ne âlâ..
Anlatamadımsa devam eyleyin gereksiz tavsiyelerinize..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahim Karakoç Arşivi