Serdar Arseven

Serdar Arseven

“Ergenekon Bülteni”nde “Mustafa” krizi ve “

“Ergenekon Bülteni”nde “Mustafa” krizi ve “

Yeniçağ gazetesinden, eski Enver Ören’ci Sebahattin Önkibar’ın yazısı içimi burktu.
Meğer;
“Ergenekon Bülteni”nin (Yani Cumhuriyet’in) en radikal yazarlarından Mehmet Faraç bizim yüzümüzden “köşesinden” olmuş!..
Çok üzüldüm!..
Bu Mehmet Faraç denilen zât, bazı yazılarımdan dolayı şahsıma ve gazeteme “seviyesiz” ifadelerle saldırmışsa da...
O başka, bu başka...
Bir “meslektaş”(!)ımın yazılarına “benim yüzümden” son verilmesini asla ve kat’a istemem.
Böyle bir durumdan haz duymam!..
Duygu ve düşüncelerimi bu cümlelerle dile getirdikten sonra...
Geleyim meselenin teferruatına...
Efendim;
Hani şu meşhur “Mustafa” filmi var ya...
Onun etrafındaki tartışmalara, Cumhuriyet’in bu yazarı feci girmişti.
Ona göre;
Başta Can Dündar olmak üzere “Mustafa”nın bütün müstahsilleri “Atatürk’ün başına çuval geçirmiş”lerdi.
Onun “aziz” hatırasını “lime lime” etmişlerdi, yakın tarihin en büyük “gaflet”, “dalalet” ve hatta “hıyanet”ine imza atmışlardı!..
“İnsan Atatürk” tiplemesine tahammül edemiyordu, adam.
Atatürk, “hatadan ve zaaftan münezzeh” bir varlıktı!..
Doğa üstüydü ona göre!..
Mustafa Kemal’i, “diğer insanlar gibi” zaafları, sıkıntıları, üzüntüleri, bunalımları olan bir “fani”ymiş gibi göstermek, “başına çuval geçirmek”ten farksızdı!..

Uzatmadan, sonuca geliyorum:
Hergün bütün ulusal gazeteleri okumaya çalışıyoruz ve köşe yazılarının da en azından “başlıklarına” şöyle bir göz atma mecburiyetini hissediyoruz ya...
Ergenekon Bülteni’nin köşelerini de hafiften süzerken, Faraç’ın başlığı dikkatimizi çekmişti:
“Atatürk’ün başına çuval geçirmek!..”
Başlığın cazibesine kapılarak aşağı taraflara da indik...
Yarıya kadar okumaya çalıştığımızda, üslup sıkıcılığının da etkisiyle “yeter” dedik...
Aynı gün;
Cumhuriyet’te (veya Ergenekon Bülteni’nde fark etmez) görev yapan bir arkadaş;
“Faraç’ın esas mesajı Can Dündar’a filan değil!.. Mehmet Faraç’ın derdi yönetimle!.. Gazete, ‘Mustafa’ filminin tam sayfa ilanını, 42 milyar karşılığında alınca, Mehmet Faraç bu işe bozuldu. Yönetime ‘Atatürk’ün böylesine hafife alındığı bir filmin ilanına nasıl atlarsınız, Ata’nın hatırasını üç kuruşa nasıl satarsınız’ diyerek çıkıştı. Sonuç alamayınca da, böyle bir yazı döşendi” bilgisini vermemiş olsaydı, üzerinde duracak da değildik!..
Aradan birkaç gün geçip de, Cumhuriyet “Mustafa” ilanını, Faraç’ın deyişiyle “Atatürk’ün başına çuval geçirircesine” (!) basınca...
Cumhuriyet’teki arkadaşımızın verdiği bilgi doğrulanmış oldu...
Bize de;
Mehmet Faraç’ın ‘Mustafa’ya ilişkin “Atatürk’ün başına çuval geçirmek!” başlıklı yazısıyla, Cumhuriyet’teki bu “Mustafa ilanı”nı yanyana getirip,
“Perhiz-lahana turşusu” muhabbetine girmek düştü!..
Cumhuriyet “Mustafa” filmini, 42 milyar karşılığında “aklar”ken, Faraç hem filmi hem de gazetesini (afedersiniz) “b.k’luyor” gibi bir durum işte!..
Efendim;
Biz böyle bir parmak attık ya meseleye...
Cumhuriyet ekibiyle ve bilhassa da Mehmet Faraç’la samimi temas halindeki Sebahattin Önkibar’ın yazdığına göre, “köşe”ye bir süreliğine “bu yüzden” son verilmiş...
Faraç’ın, “Üç kuruş için Atatürk’ün manevi hatırasını satmakla suçladığı” gazete yönetimine “dolaylı olarak” yüklenmesi ilişkileri germiş...
Biz de bu gerginliğe “kendi usullerimizle” katkıda bulununca...
İp kopmuş!..
Bunu ben demiyorum;
Faraç’ın “kankası” Sebahattin Önkibar diyor!..

Meselenin bu tarafı böyle...
Bir kez daha ifade etmek isterim ki, bir meslektaşın (!) yazdıklarımın da etkisiyle köşesinden olması hiç ama hiç hoşuma gitmedi.
Bundan dolayı da...
Durumu Faraç açısından daha da zorlaştırmış olmamak için köşesinin elinden alındığı süre içerisinde bu konuya girmemeyi tercih ettim.
Neyse...
“DTP” çevrelerinden de gelen tepkiyi dikkate alan “bülten yöneticileri” Faraç’ın yeniden yazmasına karar verdiler de...
Şöyle bir girmiş olduk, işte.
Efendim;
Bu yazıyı “Ergenekon Bülteni” ile sıradan yazarlarından biri arasındaki “Mustafa sürtüşmesini” ele almak üzere yazmadım elbet...
Bir fotoğrafı ortaya koymak niyetim.
Bakın, görün ki...
Ne sığ sularda yüzer bu adamlar...
Bir tarafta, “putlaştırdıkları” Atatürk’ün manevi hatırasını üç kuruşa satmaktan imtina etmeyen bir “Kemalist” gazete var...
Diğer tarafta, esas olarak “Atatürk’ün putlaştırılmaması gerektiği” fikrini işleyen bir filme bile tahammül edemeyen bir yazar...
Bu, Ergenekon kafasıdır işte!..
Cumhuriyet’in Faraç’ı...
Faraç’ın Cumhuriyet’i...
Ergenekon’un bülteni...
Bültenin yazarı!..
İZNİNİZLE
Sevgili okuyucularım;
Bayramın son demleri için “birkaç günlük” izin istirham ediyorum...
Bayramınızı kutlar, iki cihan saadeti dilerim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi