Siyasette “doğru adam” ve “doğru adım”...
Bütün bir toplumun hasretini çektiği, özlediği, beklediği ve siyaset denilince olmazsa olmaz şartlardan biri, yazının başlığındaki söz değil midir? “Siyasette doğru adam” ve “doğru adım” değil midir? Pek çoğumuz bunun hasretini çekmiyor muyuz?
Maalesef siyaset kurumu o hale gelmiş ki; adama soruyorsunuz; “Siyasete girmek ister misiniz?..” diyorsunuz, aldığınız cevap şu oluyor: “Niye, ben hırsız mıyım, dolandırıcı mıyım ya da yalancı mıyım?” Böyle bir cevap, siyaset kurumunun ne hale geldiğini gösteriyor.
Peki, siyaseti sadece siyasiler mi kirletiyor, salt onları suçlamak doğru mu? Hayır, elbet doğru değil. Siyasetçi var ve böyleyse, toplum olarak neden siyasetçileri biz bu hale getirmiş olmayalım? Sonuçta siyasetçi de bu toplumun içinden çıkan birey değil mi?
O halde siyasetçiyi suçlamak yerine, fert olarak herkes kendisini sorgulamalı ve nasıl bir kimlik ve kişiliğe sahip olduğunu gözden geçirmeli. Ben ne kadar dürüstsem, karşımdaki de o kadar dürüsttür. Ben ne kadar yamuksam, karşımdaki de o kadar yamuktur.
Meseleye böyle bakarsak, sanıyorum “doğru adamı” ve “doğru adımı” yakalamış oluruz. Lakin lafla doğru adamlık ve doğru adım bulunmuyor. Öncelikle kişi kendisine karşı kendi aynasını tutmakla yükümlü olmalıdır. Bu yükümlülüğü üstlenemeyenler, elbette “Doğru adamı” ve “doğru adımı” yakalamakta zorlanacak ve bulamayacaklardır.
Bayramdan önceydi, Üsküdar’da Mehmet Ali Bulut’un basın sözcülüğünü yaptığı “Siyaset Gönüllüleri Derneği”nin “Yerel siyaset soruşturması istişare toplantısına” katıldım. Dernek, yeni kurulmuş ve samimi insanlardan müteşekkildi. En azından kurucularının samimi olduğuna inanıyorum.
Derneğin aradığı ve siyaset adına topluma vermek istediği mesajlar can alıcıydı. Anlayış, işleyiş, birim, kurum ve hizmet açısından; “Nasıl bir yerel yönetim olmalı?” Benlik, kimlik, kişilik açısından; “Nasıl bir yerel yönetici olmalı?” Bu iki sorunun cevapları aranmak maksadıyla ortak akıl toplantısı yapıldı.
Toplantının genelinde iktidar, muhalefet ve yerel yöneticiler masaya yatırıldı. Toplantıya katılanlar, “ortak akıl” çerçevesinde düşüncelerini dile getirdiler. Ortak akılın ortaya koyduğu en önemli tez şuydu: “Temiz toplum olmadan temiz siyaset olmaz.”
Tam olarak yerini bulmuş bir söz. “Temiz toplum olmadan temiz siyaset olmaz.” Buna bir de “temiz medyayı” ilave etmek gerek. Hatta en başa koymalı. Çünkü medyanın kendi kirliliği, hem toplumu, hem de siyaseti kirletiyor. Üstelik kolay kolay temizlenemeyecek şekilde kirletiyor. Yani toplumu kirleten; “Siyaset değil, medya” demek daha doğru olur.
“Toplum”, “medya” ve “siyaset,” bunların üçü, birbirini düzeltmeden, hiçbir yerde ve zamanda istenilen, beklenen ve özlenen; “huzur”, “güven” ve “istikrar” gelmez. Siyasetteki doğru adamların, hem toplumda, hem siyasette, hem de medyadaki kirlilikle uğraşması ve didişmesi gerekir.
Bir siyasi irade düşünün ki; Türkiye gibi yıllardır dibi oyulan ve her fırsatta tepetaklak getirilen ülkede, sadece medya ile siyasetteki kirliliği temizlemeye kalksa, memlekete hizmet etmesi için on yıllar beklememiz gerekir. İşte mevcut iktidarın hali ortada. Bütün iyi niyetlerine rağmen, başlarına örülen çorapların haddi hesabı yok.
Mesela sadece “Kapatma davası” ile “Ergenekon Terör Örgütü” bile bir iktidarın başarılı olmaması için yeterli sebeptir. Bütün ayak oyunlarına rağmen, milyonlarca siyaset ve medya kirliliği senaryolarıyla savaşmaktan fırsat bulabilirlerse, memlekete hizmet etmeye çalışıyorlar. Biraz dürbünün tersinden değil, doğru yerinden bakmalı.
Siyasi iradeye destek vermek için söylemiyorum bunları. Olup bitenleri; “Temiz bir toplum”, “temiz bir siyaset” ve “temiz bir medya” özleyen bireylerin “vicdanlarına” ve “vefalarına” havale ediyorum. Ancak vicdan ve vefa birlikte mesai yaparsa temizlenme olur.
Aksi takdirde pis süpürgeyle sokak süpürülmez. Kirli vicdanlardan temiz kararlar çıkmaz. Vicdanı kirlenen insanın vefası da kirlenir. Vefası kirlenen insandan ise her türlü kötülük gelir. “Temiz toplum”, “temiz siyaset” ve “temiz medya” için, iki “V”yi her yer ve zamanda diri tutmak mecburiyetindeyiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.