TRT, ZB, VB, THY, GÜBRETAŞ VS..
Bir süreden beri TRT'yi izliyorum. Daha önce pek TRT'ye bakmazdık. Ama artık TRT ilgi ve dikkat çekiyor.
Bunu yapmak için daha fazla personel, daha fazla makina ve daha fazla para kullanmadan hem de.
Hani derler ya; at sürücüsüne göre kişner diye..
İbrahim Şahin, TRT Genel Müdürü olarak göreve başladığında bu beklenmiyordu. Hızlı bir resterasyon dönemi ve ardından bugünkü “düzey”..
Birileri reyting için sanki düzeysizlik gerekir gibi bir iddiaya sahipti, ama düzeyi yükselterek de başarı elde edilebiliyor..
Mediada ciddi bir traj ve reyting kaybı yaşanırken, TRT'nin böyle bir zamanda grafiğini yükseltmesi, dikkat çekici değil mi?
TRT bugün için kimsenin borusu değil. Bu durum sadece benim beğendiğim programlar ya da benim gibi insanların tesbiti değil. Sağcısı, solcusu, liberali, herkes bu seviye yükselmesinden memnun. Kimseyi aşırı bir şekilde rahatsız eden bir durum söz konusu değil.. TRT iktidarın da borazanlığını yapmıyor. Resmi ideolojinin misyoneri de değil..
Tabiî daha katedilmesi gereken uzun bir yol var. Ama doğru yönde ileri doğru bir gelişme olduğu da açık.. Daha işin başındayız. Media, İnt 2 ve G3'le birlikte hem yapım, hem de yayıncılık açısından radikal bir şekilde değişiyor ve değişecek.. Dünyada kriz de var.. İçeride siyasi baskılar da söz konusu. Hassas bir dönemden geçiliyor. Buna rağmen gelişmeler önemli.
Tabiî her şey çok iyi, bu iş tamam anlamına da gelmiyor bu tesbitim.. İçeriden yükselen talepler, eleştiriler de var.. Bütün bunlara rağmen kurum düne göre iyi bir noktada.. Asıl performansını da, 2009'un 2. yarısında göstermesi gerek. Şu seçim dönemi bir geçsin, Yazdan çıkalım..
Sadece TRT'de değil bu başarı, Kızılay'da da ciddi bir başarı yakalandı, biliyorsunuz. Mesela THK'yı bu kadrolara verin bakın ne oluyor?
Ziraat Bankası'na bakın. Hani şu 2. Merkez Bankası gibi bir bankamız var. Malûm patronlar, kamu bankalarının birinden fon kaynaklı, uzun vadeli, düşük faizli, kur garantili kredi alır, öbür kamu bankasından repo yaparlar, devlete, kısa vadeli, yüksek faizli borç verirlerdi.
Bugünkü borçlarımız nasıl oluştu sanıyorsunuz? Ya da derin devletin örtülü KİT’leri nasıl doğdu.. Sermaye ve siyaset arasındaki karanlık ve derin, kayıtdışı ilişkiler nasıl kuruldu?
Hazineyi “görev zararı” altında hortumlayan kamu bankaları işte böyle doğdu. Bugün bu bankalar kâr rekorları kırmaya başladı ise sebebi nedir sizce?
Can Akın Çağlar, göreve geldiği 2003 yılında banka 1 milyar YTL kâr sağlamış. 2001 yılında 12 milyar YTL’lik görev zararı varmış. Yani artı değer 13 milyar YTL. 12'si zarardan kâr. 2005’te 1.8, 2006’da 2.1, 2007’de 2.3 milyar YTL kâr elde etmiş.
ZB modern bankacılık hüviyetine kavuşurken, rutin, tanımlanmış banka hizmetleri açısından “insansız bankacılık” modeli geliştiriliyor..
Vakıflar Bankası da artık bir devlet bankası havasında değil.. Birçok kuruluşun kredi kartının arkasında Vakıfbank koşuyor.. Gübretaş’ın başarılarından haberiniz var mı? THY'nin başarılarından ya da! Hizmetin kalite ve verimliliği arttı, maliyetler düşerken kâra da geçti bu kuruluşlar..
Refah-Yol zamanındaki KİT’lerin havuzunun o günkü şartlarda neler kazandırdığını biliyorsunuz. Belediyelerdeki zihniyet ve hizmet değişikliğini de biliyorsunuz.. Sağlıkta yapılanları da.. Eleştirilecek şeyler yok değil, var, yanlışlıklar ve eksiklikler de yok değil, ama dünle kıyasladığınızda daha kötü olduğunu söylemek mümkün mü?
Kaldı ki; bunlar da yeterli değil.. hâlâ yanlışlıklar ve eksiklikler var.. Daha iyisi olabilir..
Merkez Bankası'ndaki döviz stoğu 70 milyar doların üzerinde.
Dünyada dev bankalar batarken, Türkiye'de bir tek banka batmadı..
Bu insanların bu kurumlardaki ilişkileri çok eski değil.. Aslında tam anlamı ile her şeye hakim de değiller. Türkiye'de siyaset ve bürokrasinin, yargının, derin müdahelelerin ne seviyede olduğunu biliyorsunuz. Buna rağmen elde edilen bu başarının küçümsenmemesi gerekir..
Bir de başını sokacak ev bulamayan insanların ev sahibi olduktan sonra bazı şeylere razı olmaları, tatmin olmaları zor.. Aç insana kuru ekmek ve bir bardak su baldan tatlıdır.. Onun için özellikle Sağlık Bakanlığı ve TOKİ gibi kuruluşların işi zor. İlk günkü rahatlık, ardından sert eleştiriler gelebilir.. İki günü birbirine eşit olmadan koşmak gerek..
Bu seçimde herkes eteğindeki taşı dökecek. Hele adaylar belli olsun, görün o zaman siz.. Kaldı ki; daha şimdiden başladılar. Bunun arkası gelecek..
“Yiyici takımı” her gün daha fazlasını ister. Sizin bitmeden biberonla besledikleriniz, aç gözlü olur, doymak bilmez.. İhtirasla biriktirmeye devam eder.. Para, uyuşturucu gibidir. Bir kere haramla doldurmaya başladınız mı karnınızı, yedikçe yersiniz.. Dostluklar, yerini menfaat birliğine bırakır..
İyileşmenin her alanda olması gerekiyor. Tek başına siyaset değil, ordu değil, yargı değil, bizim özel işlerimizde de verimlilik ve kalitenin yükselmesi gerekiyor, odalar, STK'lar, özerk kurum ve kurullarda da işlerin yeniden gözden geçirilmesi, kadroların, iş ilişkilerinin yeniden elden geçirilmesi gerekiyor..
Şartlar mükemmel değil, bazı şeyler de can sıkıcı. Kişisel zaaflar, ihtiraslar, yetersizlikler, yanlışlıklar yüzünden zaman zaman eleştirsek de, toplamda her alanda bir iyileşme var.. Önemli olan heyecanımızı kaybetmememiz ve dünyevileşmememiz.
Ne yazık ki; gücümüz, paramız, makamımız arttığı ölçüde inancımız, fedakârlığımız, aklımız artmıyor.. Ne yazık ki; bizim paramız dinimizden, dinimiz de aklımızdan fazla. Parayı yönetecek akla sahip olmadığımız gibi, din konusunda bilmediğimiz şeylerin peşine düşerek tehlikeli yollara sapmıyoruz.. Oysa ancak aklımız kadar iman edebilir ve aklımız kadar amel işleyebiliriz..
Keşke bu seçimlerde daha dikkatli ve daha sorumlu bir şekilde oy kullanabilsek ve bu kararlılığımızı parti yöneticilerine yansıtabilsek. Bizi “çantada keklik” gibi görmeseler.. Tek başına Korkularımızla ve hayallerimizle değil, korku ile umut arasında bir yerde durarak karar verebilsek.. Bilmediğimiz şeyin peşine düşmesek.. Beğenmediğimiz adaya oy vermemeyi öğrensek. Yöneticileri, seçmeni adam yerine koymaya zorlasak..
Sonuçta herkes layık olduğu gibi idare olunacak..
Daha iyisini istemeli ve iki günü birbirine eş olmayacak bir disiplinle daha iyisini sunmalıyız.. İstemeden önce vermek zorundayız..
Gelen günler, giden günleri aratmaz inşallah!
Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.