Üç Çocuk Bir Kadına Tecavüz Etmiş
AKSARAY’da yalnız yaşayan 45 yaşında bir kadının evinin kapısını bayramda üç çocuk çalmış. Biri 15, ikisi 14 yaşındaymış. İçeriye girmişler kadına tecavüz etmişler, bin lira parasını çalmışlar, ayrılmadan önce de üzerine çişlerini yapmışlar.
Giresun’da iki kişi tartışmış, sonunda silahlarını çekmişler, biri diğerini öldürmüş, ötekisi yaralı... Yaralıyı hastahaneye götürüp ameliyata almışlar. Ölenin bir yakını ameliyathaneye girmiş, doktorları bir kenara itmiş, tabancasını çekip adamı ameliyat masasında çat çat çat vurarak öldürmüş... Ameliyata lüzum kalmamış...
Adana’da bir kahvede gencin birisi, bir masada oturan iki kişiye siz ne iş yaparsınız diye sormuş. Bizim işimiz adam vurmaktır cevabını vermişler. Sıkıysa vurun demiş... Ya öyle mi?.. Çocuğu silahla vurup oracıkta öldürmüşler...
Son bir ay içinde bu anlattıklarıma benzeyen yüzlerce korkunç, çirkin, kahredici rezalet ve cinayet cereyan etti.
Artık bunlara alıştık, kanıksadık.
Yunanistan’da polis 16 yaşında bir genci öldürdü, bütün ülke ayağa kalktı, yer yerinden oynadı. Hadiseler bastırılamıyor. Hükümet neredeyse düşecek... Protestolar bir isyana dönüşüyor.
Hiç kimse bana ne bunlardan demesin... Ülke öyle bir güvensizlik, kargaşa, cinnet içinde ki, piyangonun kime vuracağı hiç belli olmaz.
Türkiye’deki suçlarda korkunç bir artış var. Suç denince ilk hatıra gelen şey cezadır.
Cezaların, suç işlemeye temayülü (eğilimi) olanları korkutması ve vazgeçirmesi gerekir.
Bizde öyle değil.
Hapishanelerimiz tıklım tıklım doluymuş.
Ceza kanununun iki vazifesi vardır:
Suçluları, başkalarına ibret olacak şekilde cezalandırmak.
Bu suretle yeni suçlar işlenmesini önlemek.
Bizde bu ikisi de yok.
Suçlar niçin bu kadar arttı?
Eğitim yetersiz, bilginin yanında ahlâk ve karakter terbiyesi verilmiyor.
Resmî ideoloji, dinin ve ahlâkın yerini tutamadı.
İdam cezası kaldırıldı.
Kötü medya ahlâksızlığı, faziletsizliği, suçları dolaylı şekilde imrendiriyor, teşvik ediyor...
Bir kısım militan ve agresif dinsizler o kadar rezilleştiler ki, Türkiye’nin dine dönüşünü kösteklemek için içkiden, fuhuştan, beyinsizlikten medet umuyorlar...
Bizde, Yunanlılardaki gibi şuur yok.
Halkın “Yeter, bu kadar rezalete ve cinayete tahammülüm kalmadı!..” diye bağırması lazım. Bağıramıyor. Yasal sınırlar içinde protesto edemiyor.
Temizlik ve şeffaflık notumuz 10 üzerinden 4... Bu kırık notla, bu kirli ve necis yapıyla haksızlıkları protesto etmek mümkün olmaz.
Bu rezalet ve cinayetler ile daha ne kadar dayanabiliriz?
Kendimizi ıslah etmezsek, bu durum hep böyle devam etmez. Korkunç bir bitiş ve çöküş olur.
Gerçek Din Büyüğü Kimdir?
PARAYA, servete, mala dayalı büyüklükler, şanlar şerefler; para ve mal gidince yıkılır. İlme, irfana, kültüre, ahlâka, fazilete, hikmete, takvaya dayanan büyüklükler devamlı olur.
Birinci büyüklükler yalancı ve sahte, ikinciler gerçektir.
Gerçekten büyük olan bir zat, ben büyüğüm demez.
Gerçek büyükler övgülerden hoşlanmaz. Onlar, etrafındakilerin ve halkın kendilerini övmelerini, pohpohlamalarını istemez.
Bir insan, nefsini ne kadar küçültür ve hakir görürse o derece mânevî büyük olur.
Bir İslâm büyüğü halkın paralarını toplamaz ve toplatmaz.
Hayırlı bir İslâm cemaati nasıl bir cemaattir?
1. Başındaki zat alim ve fazıl bir kimsedir. İlmi ve irfanı vardır. Ya doğrudan doğruya Şeriat ve Tarikat icazeti vardır. Yoksa, bu iki icazete sahip bir kimseye bağlıdır.
2. İtikadı sahihtir yani Kur’ân’a, Sünnete, icmâya uygundur.
3. Feraizi eda eder.
4. Ahlâk ve fazilet sahibidir.
5. Nefs-i emmâresini ayaklar altına almıştır.
6. Dünyaya, paraya, dünya malına ve servetine kesinlikle dönük değildir.
7. Zâhiddir.
8. Ana gayesi insanların imanlı olması, Allah’a kulluk ve itaat etmeleri, ilahî ve nebevî emirleri yerine getirip yasaklardan kaçınmaları, yeryüzünde İslâm’ın hâkim olması, Kur’ân’ın hüküm ve düsturlarına uyulması, Şeriat ahkamının bilinmesi ve tatbik edilmesi, Müslümanların tek bir Ümmet olması, Ümmet’in başına bir İmam-ı Kebir seçilmesi gibi konulardır.
9. Emr bi’l-mâruf ve nehy ‘âni’l-münker yapar.
10. Kendi nefsi, ikbali, şöhreti, riyâseti için çalışmaz.
11. Din konusunda hiçbir tâviz (ödün) vermez.
12. Kâfirleri dost ve velî (idareci) olarak kabul etmez.
Sevgili Müslümanlar!.. CIA, MOSSAD, Papalık, Protestan Evangelistler, Dr. Moon dini ve teşkilatı, Farmasonlar ile işbirliği yapanlardan İslâm’a ve Müslümanlara hayır gelmez.
İslâm dininin esaslarında, temellerinde, usûlünde hiçbir değişiklik yapılamaz.
Din hükümleri zamanların ve coğrafyaların üzerindedir.
İslâm dini sadece kitap okumakla hakkıyla öğrenilip anlaşılamaz.
Dinin mutlaka icazetli ve ehliyetli hocalardan, üstadlardan, rehberlerden öğrenilmesi gerekir.
Dinde kopukluk büyük bir felâkettir.
Her Müslümanın doğrudan doğruya veya dolaylı olarak Resûlullah Efendimize kopuksuz bir silsile ve icazetli bağlı olması gerekir.
Dini imanı para, nefsâniyet, şöhret, ikbal, dünyalık olanları rehber kabul edenler dinlerini yitirirler.
Müslüman!.. Senden para isteyenden kork.
Gerçek alimler, gerçek şeyhler, gerçek rehberler, yapılması gereken hayır işleri için doğrudan doğruya para toplamazlar; bu gibi işleri ve hizmetleri dolaylı olarak yaptırırlar. Para kirlidir, kirletir.
Metotların en güzeli Peygamberin metodudur.
Din büyüğü, hayırlı cemaat büyüğü, benzeyebildiği kadar ahlâk ve metot bakımından Peygambere benzemelidir.