Umut ve ufuk
Nasreddin Hoca’nın neden durup dururken göle maya çaldığını galiba anlıyorum...
O sadece yeni bir başlangıç yapmak istemişti...
Yeni başlangıçlar yapmaktan asla ayrılmamamızı, denemekten asla vazgeçmememizi vurgulamaya çalışmıştı...
Her yeni başlangıç, yeni bir umuttur, taze bir ufuktur çünkü... Yeniden diriliştir bir anlamda.
Her yeni başlangıç bana dizginsiz bir heyecan verir: Yeni bir kitap yazmaya başlarken, ya da yazılmış bir kitabı okurken sınırsız heyecanlar, coşkulu umutlar, müthiş ürpertiler yaşarım.
Bitişler ise genelde hüzündür. Sonlamalarda hep ayrılık var çünkü: “Ayrılığı ölüm ile tartmışlar / Elli gram fazla geldi ayrılık” dizelerinin dramatize ettiği kadar olmasa da, ayrılık ayrılıktır.
Bir kitabı okumayı bitirip -bir daha kim bilir ne zaman dokunmak üzere- kitaplığınıza kaldırdığınızda, kitaptan ayrılma hüznü avuçlamıyorsa yüreğinizi, tam bir kitapsever değilsiniz demektir.
Ayrıldığınız yalnızca bir kitap değil ki; aynı zamanda kitabı yazan yazardan da ayrılıyorsunuz...
Yazarın beyin gücünden, hayallerinden, deneyimlerinden, emeği ve yüreğinden, hayat felsefesinden ayrılıyorsunuz.
Dahası var: Okuyup bitirdiğiniz bir kitaptan ayrılırken, kitaplaşmış hayatlardan da ayrılırsınız...
Yani kitapta adı geçen hayalî ya da gerçek kişilerden, o kişilerin hayat serüvenlerinden, aşklarından, umutlarından ayrılırsınız.
Kitabı okuma esnasında onlarla koşmuş, coşmuş, konuşmuş, öylesine bütünlenmişsiniz ki; ayrılık buruk bir tat bırakır yüreğinizde...
Burukluğunuzu azaltmak için kitaptan ebedîyen sizde kalacak bir şeyler ararsınız hafızanızda, bir hatıra. Ve bulursunuz: Kitabın temel felsefesi sizde kalmıştır.
Belki bu sebeple, Herbert Spencer, insanın değerini okuduğu kitapların değeriyle ölçer. Ona göre, “Okuduğu kitaplar her insanın değerinin göstergeleridir.” Yani Spencer, değerli kitapların insana değer kattığı düşüncesinde...
Wilhelm Stekel ise, “Bana kitaplarını göster, sana çocuklarının geleceğini söyleyeyim” diyerek, kitap seçme işini iyice abartır.
Kitaplar insanların geleceğini elbette ki etkiler, ama bunu bu kadar abartmanın anlamı var mı?
Konfüçyüs tam bir kitap ve çiçek sevdalısıdır. O kadar ki; duası bile bunlar üzerine olur: “Tanrım! Bana kitap dolu bir evle, çiçek dolu bir bahçe ver.”
Çiçek deyip geçmemeli. Çiçeğin üzerindeki yansımalar, alır Allah’a götürür insanı. Kitap da çiçek gibi olmalı: İnsanı Allah’a götürmeli. Yazmak işte o zaman kutsallaşır. Ancak o zaman kalem övgüye mazhar olur.
•
Yazmak zor iştir, yorucu iştir, acıtıcı iştir...
Bu yüzden yazar, “ebedi yorgun kişi”dir. Başlangıçta yorgun, bitişte yorgundur.
Üreten beyinler yorulur, acıyan beyinler üretir.
Yazdıkça yorulur, yoruldukça yazar insan...
Kelimeleri kimi zaman mermi yapar sıkar, kimi zaman sevgi soluğu yapıp hayatı öper.
Fakat kelimeler istiflenip hayat buldukça, inceden bir endişe buruşmaya başlar içinde:
Acaba doğru yazmış mıdır, her şey tam istediği gibi olmuş mudur?
Kurgu sağlam mı, diyaloglar yerli yerinde mi, ana fikir doğru mu, karakterler oturmuş mu?..
Daha da önemlisi, istediklerini yazabilmiş mi?
•
Ah yasalar, yasaklar, töreler ve yayıncılar! Durmadan kendilerine “en uygun” olanını isterler. Oysa yazarın amacı “istenileni yapmak” değil, “istediğini yazmak”tır. Ama her zaman istediğini yazdığını söylemek güç: Piyasa şartları yayıncıyı, yayıncı yazarı zorlar; sonuçta ortaya ne yazarın, ne de yayıncının istediği şey çıkmayabilir: O zaman da henüz bitmiş kitap, içindeki hayatlarla birlikte çöpe gider. Onca insan henüz doğum aşamasında ölür! Onlarca hayat yaşanmadan biter.
Bunun da bir nevi cinayet olup olmadığını zaman zaman düşündüğümü itiraf edeyim. Cinayet olsa bile hiçbir cezası ve müeyyidesi (yaptırımı) yok ki!
Dedim ya: Sonu hüsran bile olsa, her başlangıç yeni bir umuttur. Bu sebeple yeni başlangıçlar yapmaya asla boş vermeyin. Yeni bir kitap okumaya başlayın... Şiir yazmaya başlayın... Namaz kılmaya, oruç tutmaya başlayın...
Yeni bir şeyler yapın, kısacası kendinizi yenileyin!..
“Ya tutarsa” diyerek, her sabah göle (yüreğinize) maya çalın!
O zaman içinizde yeni umutlar hep olacaktır. Yeni umutlar sizi yeni ufuklara taşıyacaktır.
Unutmayın: Ufkunuz ancak umudunuz kadardır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.