Benim Vazifem Nedir?
BENDENİZ, aczime bakmayıp kendime bir vazifeler listesi yapmışımdır, yarım asırdır onlar için çalışıp dururum. Vazifeler yahut plan program...
Öncelikle İslâm için çalışırım. Bunun için din âlimi olmaya lüzum yoktur. Her Müslümanın vazifesidir bu. Sadece ehliyetinin ve liyakatinin sınırlarını aşmayacak... Kendimi müctehid ilan edip ictihad yapmaya kalksaydım, haddimi aşmış olurdum. Bilindiği gibi ehl-i sünneti müdafaa ediyorum, kendimden bir şey söylemiyorum, din kardeşlerimi muteber din kitaplarını, ilmihalleri, ehliyetli müfessirlerin ve muhaddislerin tasnif etmiş oldukları tefsirleri ve hadîs külliyatlarını okumaya ve onlardaki bilgileri hayata geçirmeye davet ediyorum.
İslâm’ı savunurken takip ettiğim metotlar ve program nedir?
1. Kur’ân-ı Kerim’i herkesin kendi hevası ve re’yi ile yorumlamasına karşıyım.
2. Sünnetin inkârına yahut hafife alınmasına karşıyım.
3. Peygamber Efendimize (salat ve selam olsun O’na) canla başla hizmet eden Ashab-ı Kiramı (radiyallahu anhüm ecmain) din konusunda âdil ve doğru kabul ediyorum. Efendimizin vefatından sonra aralarında zuhur eden ihtilaflara karışmıyorum, hepsine rahmet okuyorum, hürmet ediyorum.
4. Fıkha çok önem veriyorum. Fıkıhsızlığa, mezhepsizliğe karşıyım. Mezhepsizlik İslâm şeriatini tehdit eden en tehlikeli bid’at ve fitnedir.
5. Müslümanların itikada (inanca) ait mesele ve hükümlerde bid’atlerden, aşırılıklardan, sapıklıklardan uzak durmalarını acizane tavsiye ediyorum.
6. Fitne çıkmaması için Sünnî Müslümanlarla Şiî Müslümanların tartışmalarını, çekişmelerini kesinlikle istemiyorum.
7. Bazılarının taqiyye yaparak Sünnî Müslümanlara yalan söylemelerini, onları aldatmalarını doğru bulmuyorum. Biz hepimiz din ve iman kardeşi isek birbirimizi aldatmamız haramdır.
8. Âqil ve bâliğ olan her Müslümanın beş vakit namaz kılması için propaganda yapıyorum.
9. Hür ve mukim olan (seferî olmayan) Müslüman erkeklerin farz namazları cemaatle kılmalarını söylüyorum.
10. Bütün mü’minlerin kardeş olduğunu, bu kardeşliği Allah’ın tesis etmiş bulunduğunu, kardeşliğe aykırı işler yapılmamasını, böyle bir şeyin İslâm’a ve Ümmet’e ihanet olacağını yazıyorum.
11. Müslümanların başlarına bir İmam-ı Kebir, Emîrü’l-mü’minîn seçmelerinin vacib olduğunu; zamanındaki imama biat etmeden ölen kimsenin cahiliyet ölümüyle ölmüş olacağına dair hadîs bulunduğunu yazıyorum.
12. Müslümanların haram yememesini, ribaya bulaşmamasını açıkça beyan ediyorum.
13. Müslümanların kâfirleri dost ve velî (idareci) edinmemelerini açıkça bildiriyorum.
14. Kadınların ve büluğa ermiş kızların tesettürüne çok önem veriyorum. Gerçek tesettürden yanayım. Kur’ân, Sünnet ve icmadaki gerçek tesettüre zıt örtünmeleri tenkit ediyorum.
15. Müslümanların faydalı, değerli bilgiler konusunda gece gündüz çalışıp bilgi ve kültür bakımından dinsizlerden ileride olmalarını istiyorum.
16. Müslümanların yüksek ahlâk ve karaktere sahip olmalarını istiyorum.
17. Müslümanların güzel olmalarını, güzel işler yapmalarını, çok yüksek bir estetik ve sanat boyutuna sahip olmalırını tavsiye edip duruyorum.
18. Dinimizin lüksü, israfı, şatafatı, gösterişi, aşırı tüketimi, gururu, kibri, müzeyyen meskenleri, pahalı binitleri, Firavun ve Nemrud gibi debdebe içinde yaşamayı, gerekenden fazla harcamayı, doyduktan sonra yemeyi yasak ettiğini bildiriyor ve böyle yapanları uyarıyorum.
19. Din ve mukaddesat sömürüsü ile para kazanmayı, zengin olmayı, ikbal ve makam edinmeyi; karı satmaktan daha alçakça ve âdice bir günah ve rezillik olarak tavsif ediyorum.
20. Lüks ve israf yerine İslâm’ın tavsiye ve emir buyurduğu zühde, kanaate, iktisada, tevâzua, alçak gönüllülüğe, gönül zenginliğine dönülmesini talep ediyorum.
21. Bütün Müslümanların bir tek Ümmet olduğunu, her mü’minde ümmet şuuru ve taraftarlığı bulunması gerektiğini; hizip ve fırka asabiyetinin iyi olmadığını defalarca yazmış bulunuyorum.
Velhasıl elimden geldiği kadar, aklımın ve bilgimin yettiği derecede din, iman, Kur’ân, Sünnet, fıkıh, şeriat, imamet, ahlâk ve fazilet için çalışıyorum.
Naçizane hizmetlerim esnasında hatâlarım olursa icazetli, sünnî ulemanın beni yazılı olarak uyarmasını istirham ediyor, bu uyarıları sütunumda yayınlayacağımı da bildiriyorum.
Allah katında tek hak, makbul, geçerli din olan İslâm’ı içten yıkmaya çalışan bid’atçileri, dinde reform ve yenilik isteyenleri, Kur’ân’ın ve Şeriat’in birçok hükmünün tarihsel olup bugün artık geçerli olmadıklarını iddia eden birtakım kimseleri yıllardan beri tenkit ettiğimi herkes bilir.
Tasavvufa taraftarım. Bir şartla: Dinin zâhirine, Şeriata aykırı olmayacak.
İslâm’a, Kur’ân’a, imana yapılan hizmetlerin ücretinin yaratıklardan istenmesine karşıyım. Haliq için yapılanın ücret ve mükafatı mahlukattan beklenmez ve istenmez.
Allah ile olan işlerimizde ihlâsa, yaratıklarla olan işlerimizde adalete ve doğruluğa uyulmasından yanayım.
Din hizmetlerinden sonra memleketime, halkıma, devletime hizmet ediyorum.
İnsanlar, dolayısıyla bizler zaman ve mekân ile şartlıyız. Binaenaleyh sevgili vatanımızın selâmeti ve güvenliği için çalışmamız gerekir. Türkiye batarsa biz de batarız. Hicret edecek başka yerimiz de yoktur.
Bendeniz devletten yanayım. Lakin devlet ile sistemi veya düzeni özdeşleştirmiyorum. Devlet ayakta dursun, güçlensin, yaşasın; düzen değişsin, yerine daha âdil, daha doğru bir düzen gelsin istiyorum.
Yukardaki satırları okuduktan sonra bazılarının “Haddini aşıyor ve yüksekten konuşuyorsun, sen kimsin ki...” diye mırıldandıklarını duyar gibiyim.
Çok haklıdırlar.
Bendeniz rütbesiz bir hizmetkârım. Hiçbir iddiam ve talebim yoktur. Azıcık hizmet edebilmişsem, edebiliyorsam bunlardan dolayı kendime hiçbir pâye vermem.
Yukarıda: Hatâlarım olmuşsa, bundan sonra olursa icazetli Sünnî ulema yazılı olarak beni uyarsın.
İlmihallerdeki, dinî ahlâk kitaplarındaki, muteber ve güvenilir eserlerdeki bilgileri, prensipleri, uyarıları, tavsiyeleri yazdığım için büyük yanlışlarım çıkacağını sanmam. Tashih-i itikad... Beş vakit namazın ikamesi... Cemaat... Ahlâk ve fazilet... Bunlar benim şahsî fikirlerim ve re’ylerim değil ki...
Hizmetlerim dolayısıyla bazı kardeşlerimin hakaretlerine mâruz kalıyorum. İyi niyetli olmaları şartıyla hepsini helâl ediyorum. Taqiyye yaparak Müslümanları aldatanlara hakkımı helâl etmiyorum.
Muhterem okuyucularıma selâm ve hürmetlerimi sunar, hayır dualarını beklerim.