Özür ve ifade özgürlüğü
Özür dilemek kusur değildir, kabahat değildir aksine özür dilemek bir fazilettir. Sahibini küçültmez aksine büyültür. İtibarını zedelemez aksine itibar kazandırır. Çünkü özür dileyebilen kimse aynı zamanda kendinden emin kendine güvenen ve gururunu yenebilen insandır.
Nitekim Adalet Bakanı M. Ali Şahin işkence sonucu ölen vatandaşın ailesinden devlet adına özür dilediğinde itibar kaybetmemiş küçülmemiş aksine hem itibar kazanmış hem de büyümüştür.
Ben özür dilenmesi gereken yerde özür dilemenin bir erdem olduğuna inananlardanım.
Asıl konuya gelecek olursak, bazı aydınların başlattığı özür dileme kampanyasına ben imza atmadım Atmayı da düşünmüyorum. Çünkü ben de özür bekleyenlerdenim.
Benim dedelerim Rus işgali sonrası Ruslara arkasını dayayıp köyleri basan Ermeni çetecilerinin zulmünden kurtulmak için Erzurum'dan Tokat'a göç etmek zorunda kalmışlar. Göç etmek zorunda kalmışlar ve bunun bedelini yurtlarını topraklarını kaybederek ödemişler.
Bir grup aydının 40 yıllık süreçte yaşanan olayların sadece 1915 tehcirinden yola çıkarak şahısları adına özür dilemelerini doğru bulmuyorum. Ama sivil bir inisiyatif ve demokratik bir hak olarak değerlendirmek gerekir diye düşünürüm.
Doğru bulmuyorum çünkü Ermeni diasporası konuyu siyasi bir malzeme olarak Türkiye aleyhine sürekli gündemde tutmakta, Amerika ve Avrupa'da Türkiye aleyhine kararlar aldırmakta ve şimdilik hukuken mahkum etmese de batı insanının gözünde ve vicdanında Türkiye'yi mahkum etmektedir.
Atılan imzaların Türkiye aleyhindeki propagandaya malzeme teşkil edeceği açık. Ülkemiz aleyhine haksızca yürütülen bir propagandaya malzeme olmayı doğru bulmam.
Ben zamanlamayı eleştirmiyorum. Çünkü birilerine göre hareket ederseniz hiçbir şeyin zamanı gelmez.
Ben bu kampanyayı hem yukarıda zikrettiğim özel sebeple hem de diaspora tarafından Türkiye aleyhine kullanılmasının kaçınılmaz olması sebebiyle doğru bulmuyorum.
O yüzden de imza atmayı düşünmüyorum.
İmza atmayı düşünmüyorum ama eğer bu ülkede bir ifade özgürlüğü varsa kampanyaya olmasa da kampanyaya imza atanların ifade özgürlüğüne saygı duyulması gerektiğine inanıyorum.
Herkes fikrini açıklayabilmelidir. Birileri özür diler diğerleri karşı çıkar. Taraflar ifade özgürlüğü çerçevesinde şiddete başvurmadan tartışırlar/tartışmalıdırlar. İfade özgürlüğünün gereği budur. Kimse kimseyi baskıyla susturma yolunu seçmez/seçmemelidir. Hele resmi kurumlar hukukun ötesine geçerek ifade özgürlüğünü sınırlayıcı ve baskı altında tutucu açıklamalardan kesinlikle kaçınmalıdırlar.
İfade özgürlüğüne yapılacak her baskı, ülkenin gelişmesi ve kalkınmasını engelleyen manialar olarak sadece zarar verir. Eğer ortada bir suç varsa onun muhatabı hukuk olmalıdır. Hukuk dışı yola tevessül etmenin anlamı ise yargısız infazdır.
Kampanyaya imza atmam, ama imza atanların ifade özgürlüğüne sahip çıkmayı demokratik bir tavır olarak değerlendiririm.
Bu kampanyaya katılmıyorum ama bu kampanyanın gelecekte siyasilerin eline verilmiş çok önemli bir koz olacağından da şüphe etmiyorum. Hem Türkiye aleyhine hem de lehine kullanılabilecek bir koz gibi duruyor!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.