Nazım Hikmet’in naşı Kurtuluş Savaşı topraklarını kirletir

Nazım Hikmet’in naşı Kurtuluş Savaşı topraklarını kirletir

Ertuğrul Günay, Merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun naşının Taceddin dergâhına defninden ziyadesiyle rahatsız oldu.

Gerekçesi makul ve mantıklı gibi görünsede, inandırıcı değildi. Bu tavrı nedeniyle” demokrat, insani, sivil “imajı ciddi yara aldı.

Nazım Hikmet gibi “Beni Stalin yarattı” diyecek kadar değerlerine yabancı, ahlaki yapısı tartışmalı, insanının inancından uzak bir zatın naşının Türkiye ye getirilmesi ve vatandaşlığa yeniden kabulü için ne kadar büyük gayret sarf ettiğini bildiğimiz Ertuğrul Günay’a hatırlatacaklarımız var.

Nazım’a yeniden Türk vatandaşlığı hakkını verelim. Naaşını da Türkiye ye getirelim, bir köy mezarlığında bir kavak ağacının altına mezarını inşa edelim.

İyi, güzel, hoş da. Size sormazlar mı Sayın Günay, Muhsin Yazıcıoğlu’nun naaaşının Tacettin Dergâhına defni İstiklal marşına ve yazarı Mehmet Akif’in şahsı manevisine zarar veriyorsa;

Nazımın Anadolu topraklarına defni de Kurtuluş Savaşının, Mustafa Kemal Atatürk’ün ve aziz Vatanın nesine ,ne kadar zarar verir?Bir cevaplasınız da öğrensek ve de müstefit olsak.!

Sayın Bakan;

Milletler kahramanlarıyla yaşar. Kahramanlarında yaşı ve meslekleri yoktur. Yaptıkları işler vardır.

Kahramanlar sadece savaş meydanlarında yiğitlik, Alplik yapanlara verilen bir sıfat değildir.

Edebiyatın, insanlığın, gönül ve inanç dünyamızın, siyaset arenamızın da kahramanları vardır. İşte Muhsin Yazıcıoğlu da Siyaset dünyamızın kahramanlarındandır. Keza Mehmet Akif de inanç, edebiyat ve siyaset dünyamızın kahramanıdır.

Peki ya Nazım Hikmet neyin kahramanıdır? O komünistliğin sergerdesidir.

Nazım Hikmet dilimizin, dinimiz, vatanımızın ve değerlerimizin düşmanıdır.

Komünizmi dünya hâkimiyeti için kullanan emperyalist Rusya ya sığınmıştır.

Sayın Bakan;

Sizin, Nazım Hikmet’in yeniden Türk vatandaşlığına kabulü için yaptığınız gayretlerden rahatsızlık duymuyoruz. Merhum Muhsin Yazıcıoğlu da duymamıştı. Çünkü Yazıcıoğlu tarihte yaşananları tarihçilere bırakacak “dünkü günün sabahı dünde kaldı cancağızım, bugün yeni bir şeyler söylemek lazım.”diyebilecek kadar engin hoş görü sahibi ve “Yaratılmışı severiz yaratandan ötürü” sözüne gönülden bağlı bir sevgi adamıydı.

Yasaklar kaldırılmalı, özgürlükler kısıtlanmamalı. Türkiye şeffaf ve açık bir rejimle yönetilmelidir. Hiç kimse layüsel olmamalı, her şey ve herkes tartışılabilmelidir. Fikirler çarpışmalı ki hakikat şimşeği doğabilmelidir.

Nazım Hikmet hakkında millet ve tarih hükmünü vermiş ve vermeye de devam edecektir. Açıklığın en iyi yol olduğu hepimizce bilinmektedir.

Sayın Bakan, inadı bırakın şahs-ı manevi gerekçenizi askıya alın.Nazım a vatandaşlık hakkı iade edilsin,iade-i itibardan bahsedilsin ve bunlarında öncülüğünü siz yapın.Fakat vatanına milletine dinine demokrasiye,insan haklarına,hukukun üstünlüğüne,hakimiyetin kayıtsız şartsız millet iradesinde olduğuna sadakatle bağlı olan,demokrasi kahramanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun çok sevdiği Mehmet Akif in İstiklal Marşını yazdığı Tacettin Dergahının bahçesine defni için açılan kararnameye imza atmayın!olmaz!olmaz!olmaz!!!

Sayın Bakan, gerekçeniz makul ve mantıklı ve de akli değil. Gerekçeniz de Sayın Yazıcıoğlu’nun siyasetçi kimliğine atıfta bulunuyorsunuz .

Siyasetçi olmak kötümüdür?

Siyasetçiyle Tacettin Dergâhı niçin örtüşmesin?

Unutmayın ki Akif’te siyasetçiydi.

Sayın bakan kararınızı Nazım Hikmetle ilgili çabalarınızın ışığı altında bir kez daha düşünmez misiniz? Ve tarihe not düşmez misiniz?

Milletimizin sizi hayırla yâd etmesini istiyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi