Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Krizsiz yaşarsak başımıza gökten taş yağar

Krizsiz yaşarsak başımıza gökten taş yağar

Her bakımdan güçlü bir ülkeyiz. Dışarıdan ve içeriden hainler marifetiyle her türlü krizi bağrımıza basarız ve hiçbir kriz bizi alt edemez. Malum gazete ve televizyonların haberleri ve yorumları, toplumu bir cinnet mezrasına sürüklese de başarılı olamayacaklardır.
Ekonomik kriz yetmeyince mahalle baskısından, Ermeni özür dilemelerine, Canan Arıtman vari tiplerin kişisel ve örgütsel her türlü çirkin hezeyanlarına rağmen, bu ülkeye ve millete kimse bir şey yapamaz. Bu inancımızı korumalıyız.
Bizim milletimiz, kıtlıktan çıkmış bir milletin torunları ve torunlarının torunlarıdır. Bu toplum; darbelerin torunları ve çocuklarıdır. Kuyrukların, yoklukların, arsızların, namussuzların, resmi ideoloji adına devleti ve milleti soyanların torunları ve çocuklarıdır.
Her şeyi görmüş geçirmiş ve bu hikâyelerle büyümüş bir millet olarak; çilenin, derdin, ıstırabın bütün ayrıntılarını yaşamış ve sonunda kazanmıştır. Dini ve milli mefkûreler sayesinde dayanışmanın ve paylaşmanın gerekliliğine inandığı için ayakta kalmayı bilmiştir.
Hafta sonu MÜSİAD’ın genel idare kurulu toplantısında ekonomik krizin dünyadaki ve Türkiye’deki yansımaları üzerine ekonomist Doçent Dr. İbrahim Öztürk bir seminer vermişti. Seminer öncesi hocayla bu meseleleri konuştuk.
“Dünyada küresel krizin varlığı elbet inkâr edilemez, Türkiye’de kendi payına düşecek olan kısmını tabii ki yaşayacak ama Türkiye’deki ekonomik krizin çözümünden öte, malum kriz kargaşa için kullanılıyor” fikri üzerinde hemfikir olduk.
Bu anlayış ekonomik krizden daha tehlikeli değil mi? El âlem krizlerden nasıl kurtulacağını hesap edip, binbir yol bulmaya çalışırken, biz ekonomik krizi, kargaşaya zemin olarak kullanıp, hem maddi hem de manevi değerlerimizi çarçur etmekle meşgulüz.
Dün pek çok tuzu kuru gazetede şöyle bir haber vardı: “Ekonomik krize yeni yıl molası.” Yeni yıl münasebetiyle İstanbul’daki beş yıldızlı otellerin doluluk oranı yüzde doksandokuzu bulmuş. Haberi okuyan kişi haliyle soruyor: “Hani ekonomik kriz vardı?”
Sadece İstanbul’daki oteller olsa yine iyi, hadi diyelim İstanbul bir dünya kenti ve yerlisiyle yabancısıyla dolmuş olabilir. Ankara, İzmir, Bursa ve benzeri tatil beldelerinde de doluluk oranı bir hayli yüksek.
Mesela Çeşme bu mevsimde ölü bir kent halini almış. Çeşme, Ilıca, Alaçatı ve civarında bir veya iki ay ancak kullanılabilecek öyle büyük yatırımlar var ki, milyarlarca lira toprağa gömülmüş ve yatıyor. Bunlar ekonomiye kazandırılamaz mı?
Elbet kimsenin parasının ve yaşamanın kâhyası değilim, isteyen istediği gibi harcamasını yapar. Yalnız madem ülkede ekonomik bir kriz var, kriz yüzünden binlerce insan işsiz ve aşsız kalıyor, pek çok firma işçi çıkartıyor. Acaba bu kadar ölü yatırım, geçici olarak da olsa ekonomiye kazandırılsa çok şey mi kaybederiz?
Öyle ya oralarda bir iki aylığına dev yatırım yapanlar; dar gelirli emekli insanlar olmadıkları, işleri güçleri olduğu ve mevcut krizden etkilendiklerini de dile getirdiklerine göre, neden geçici olarak da olsa bir iki ay kullandıkları yatırımlarını katma değer olarak kullanamazlar.
İşte bu noktada Doç. Dr. İbrahim Öztürk diyor ki; “İstem dışı gelen ithal krizler, fertlerin kişisel gayretlerinin toplumla bütünleşmesiyle ancak son bulur. Toplumun ve toplumu yöneten iktidarın dayanışma ruhu ile çözülür. Türkiye’nin bu ruha ihtiyacı var. Paçasını kurtaran herkes, benden sonra tufan derse, elbet kriz bitmez.”
Doğru, alın teri ve el emeği ile bir noktaya gelmemiş büyük zenginler, zenginliklerini devletin sırtından elde ettikleri için, öz varlıklarını sermaye yapmak yerine, devletin kasasındakini sermaye yapmaya kalktıkları sürece niye bitsin ki, zaten her krizde yırtılan vatandaşın yakası olmuyor mu?
Kısacası toplum olarak, ekonomik, siyasal ve sosyal krizlerden kurtulmanın tek çıkar yolu; fert fert her birimiz, bu coğrafyada dünyaya gelmenin ve yaşamanın bir lütuf olduğunu bilerek, kendimize ayna tutmalı ve menfaatperest kaynaklı hırslarımızdan, öfkelerimizden vazgeçerek, millet olmanın ruhunu hazmetmeliyiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi