İsrail’in Sonu Geliyor
1. İsrail devleti tarihî bir ârızadır. Onda devamlılık olamaz. Ârızaların başlangıç ve bitiş tarihleri vardır. İsrail ârızasının başlangıç tarihi 1948'dir. Tahminimce bitiş tarihi yakındır.
2. ABD (yine tahminimce) yakın tarihte çökecek, birkaç parçaya ayrılacaktır. Bunun sebebi âdil olmayışıdır. ABD çöker mi? Sovyetler Birliği nasıl dağıldıysa, o da çökecektir.
3. ABD'nin desteğini yitiren İsrail'in ayakta kalması mümkün değildir.
4. ABD'ye ve İsrail'e dayanan Kuzey Irak'taki Kürt devleti de çökecektir.Kürt milliyetçiliği Kürtlere çok büyük zarar verecektir.
5. İsrail batmadan önce üçüncü dünya savaşını çıkartacak, atom bombaları ve füzeleri kullanacaktır. Dehşet dehşet dehşet...
6. ABD'nin çökmesi bütün dünyayı allak bullak edecektir.
7. Mısır'da rejim değişikliği kaçınılmazdır.
8. Ortadoğu'daki modern Sodom ve Gomoreler altüst olacak, yerin dibine geçecektir.
9. Avrupa Birliği, ABD'nin çöküşünden sonra zayıflayacaktır. Dağılması mümkündür.
10. Bütün bu hengâme içinde Türkiye ne olacaktır? İsrail uçakları Konya ovasında talim yapıyor...İncirlik havaalanı ABD'nin elinde... Oradan komşu bir devlete füze atılırsa ne olur? Ülkemiz beklenen büyük yangının dışında kalabilir mi?
İleride bütün küçük hesaplar ve ihtiraslar gündemden düşecek, mânâlarını yitirecektir.
Birtakım adamları ve kadroları, büyük bir hırsla giymiş oldukları ateşten gömlekler yakıp kül edecektir.
Zulümle, hile ile, çeşitli şeytanlıklar ile biriktirilmiş muazzam ve efsanevî haram ve kara servetlerin hiç kıymeti kalmayacaktır.
Birilerinin ABD'de kara paralarla satın almış oldukları villalar, mülkler, banka hesapları bir işe yaramayacaktır.
Ortadoğu'da akıllara durgunluk verecek derecede korkunç ve kanlı savaşlar olacaktır.
Mehdi zuhur edecek, Müslümanlar onun etrafında birleşecektir.
Dehşetli olaylardan, kanlı ve yıkıcı savaşlardan sonra dünyada yeni bir Mutlu Çağ başlayacak, adalet ve doğruluk hakim olacaktır.
Yedi sene mi sürer, kırk sene mi... Ondan sonra bozulma tekrar başlayacaktır.
Sonu Kıyamet.
Sevgili Müslüman kardeşlerim!..
Gazze katliamına karşı ağlamaktan (o da ağlayabiliyorsak) ve protesto etmekten başka bir şey yapabiliyor muyuz?
Gerçekten çok âciz vaziyetteyiz.
Lakin her şeye rağmen yapabileceğimiz işler, iyilikler, hayırlar vardır.
İlk işimiz itikadımızı tashih etmek olmalıdır. Kur'ân'a ve Sünnet'e uygun doğru itikat.
İkinci iş hemen beş vakit namaza (henüz kılmayanların) başlamasıdır.
Üçüncü iş cemaattir.
Dördüncü iş tefrikayı, hizipçiliği, fırkacılığı bırakmak ve birlik olmaktır.
Beşinci iş lüksü, sefahati, aşırı tüketimi, gösterişi, saçıp savurmayı bırakıp İslâm'ın kanaat prensibine göre yaşamaktır.
Altıncısı Ümmet'in bilge kişilerine kurtuluş plan ve programları hazırlatıp bunları hayata tatbik etmektir.
Yedincisi Kur'ân'ın, Sünnet'in, İslâm'ın yasak kıldığı, kötülediği bütün ahlâksızlıkları, hıyanetleri terk ederek Peygamberin (salat ve selâm olsun O'na) ahlâkı ile ahlâklanmaktır.
Sekizincisi, bize dünyada ve ahirette yük olan âtıl servetlerimizi tasfiye etmektir.
Dokuzuncusu emr-i mâruf ve nehy-i münker yapmaktır. (Her Müslüman kendi kapasitesine ve derecesine göre).
Onuncusu, cihad fi sebilillah ruhuna ve şuuruna tekrar sahip olmaktır.
Onbirincisi Kur'ân'a, Sünnete, icmâ-i ümmete kesinlikle aykırı olan her türlü bid'atlerden uzak durmak, bunlarla mücadele etmektir.
Yirminci asırda dünya iki büyük savaş felâketi gördü... Üçüncüsünün ayak sesleri işitiliyor... Gafil olmayalım, yan gelip yatmayalım...Oh kekâh hayatı sürmeyelim...
Allah'ın rızası dairesi içinde bulunmak en büyük korunma tedbiridir.
Dünya altüst olunca ısınmak için doğalgaz bulunmayacak, otomobiller yakıtsız kalacak, ekmek ve yiyecek tedarik etmek güçleşecek, su sıkıntısı çekilecektir.
"Böyle durumlarda çoluk çocuğumla 150 bin dolarlık cipime biner, güneyde Şeddadiye mahallesindeki saray yavrusu lüks yazlığıma çekilir lordlar gibi yaşarım..." kuruntusuyla avunanlar aldanıyorlar. A beyinsiz nasıl gideceksin?..
Tek kurtuluş Allah'a itaatli ve sadık bir kul olmak, Peygambere sadık ve muti' ümmet olmak, Kur'ân'a ve Sünnete yapışmak, Şeriata sarılmaktır.
Müslümanlar!.. Cemaat olalım. Cemaat olursak, bin kişilik bir topluluk dua etse, sadece içlerinden birinin duası kabul edilse, o bir kişi "Ya Rabbi hepimizi affet, koru, bize yardımcı ol..." dese hepsi inşaallah affa, korunmaya, yardıma mazhar olur.
Bu günler bütün azgınlıkların terk edilmesi gereken günlerdir.
Azgınlıklar sadece cinsellikle ilgili değildir. Para azgınlığı, servet azgınlığı, benlik azgınlığı... Kur'ân'ın ve Sünnet'in yasakladığı bütün günahlar ve aşırılıklar...
Sevgili Müslümanlar!.. Din sömürücülerini, mukaddesat bezirgânlarını desteklemeyiniz. Onları desteklemekten ne size, ne ülkeye, ne devlete bir hayır gelir. Aksine büyük şerler gelir.
Sevgili Müslümanlar!.. Vesilelere tevessül edelim. Bütün iyi, güzel, mâruf şeylere... İbadetlere... Hayır ve hasenata... Büyük ve küçük cihada... Hepsine hepsine.
Gafillerden ve zarara uğrayanlardan olmayalım...
Sünnî Osmanlılık ve Vehhabîlik
BENİM bir Ehl-i Sünnet Müslümanı olarak Vehhabîliği hak görmem, tasvib etmem (doğru bulmam) mümkün değildir. Bu konuda fitne ve fesat çıkmasını istemediğim için şimdiye kadar sükutu tercih ettim.
Vehhabîlik bir bid'at hareketidir. Ehl-i Sünnet ile Vehhabîler arasındaki ana ihtilâf, itikad konularında ve İslâm'ın yorumunda ve uygulanmasındadır.
Tarihte çeşitli Müslüman toplumlar, kendi İslâm anlayışlarını sergilemişlerdir. Endülüs Müslümanları... Fâtimîler... Büveyhîler... ve diğerleri. Osmanlı devleti bir Ehl-i Sünnet devleti idi. Onun sergilediği İslâmî uygulama ortadadır. Tabiî ki, devletin kuruluş ve yükseliş devrindeki durumu kasd ediyorum.
Osmanlı devleti bir cihan nizamı, bir pax ottomanica kurmuştur. Bir zamanlar onun gayr-ı müslim nüfusu Müslümanlarınkinden fazla idi. O bir milletler birliği idi.
Kanunî zamanında 150 bin kişilik Osmanlı ordusu topları, atları, develeri, arabaları ile İstanbul'dan Viyana'ya bir ekili tarlayı, bir bostanı, bir bahçeyi çiğnemeden gitmiştir. Öylesine bir adalet ve güvenlik vardı.
Sultan Murad-ı Hüdavendigâr'ın askerleri, feth edilen Edirne civarındaki Rumlara ait bağlardan üzüm kopartıp yemişler, asmaların dallarına çaputlar içinde üzümün parasını bağlamışlardır.
Osmanlı devleti din hürriyeti, çeşitlilik, adalet, güvenlik, hoşgörü üzerine kuruluydu.
Vehhabîlik hareketi Osmanlı devletine ve hilâfetine karşı bir isyan hareketidir.
Şu anda Vehhabîler kendi İslâmî anlayışlarını, din yorumlarını sergiliyorlar.
Adalet anlayışlarını... Hürriyet anlayışlarını...Sosyal adaletlerini... Eşitlik anlayışlarını...
Arabistan'da İslâm kabristanları, İslâm büyüklerinin türbeleri vardı. Hepsi yıkılmış, düzlenmiştir...
Arabistan'da tarikatlar kapatılmış, zikir ve evrad toplantıları yasaklanmıştır.
Arabistan'da hâkim hanedanın ve sınıfların tenkit edilmesi mümkün değildir.
Arabistan'da bundan birkaç sene önce vefat eden yüksek bir zatın 30 milyar dolardan fazla terekesi çıkmıştır.
Ehl-i Sünnet Osmanlı devleti ile Vehhabî sistemini mukayese ediniz. İyilik, salah, İslâm'ı doğru anlama bakımından hangisi ağır basar?
Vehhabîler, İslâm'ı anlamak, yorumlamak, uygulamak hususunda Muhammed ibn Abdilvehhab'ı imam kabul ederler, ona tabi olurlar. Bendeniz Sünnî bir Müslüman olarak Muhammed bin Abdilvehhab'ın kardeşi Süleyman ibn Abdilvehhab'a tâbiyim. Bir İslâm âlimi olan bu zat, kardeşinin aşırılığa kaçtığını, sapıttığını ilan etmiş ve ona karşı "es-Sevaiku'l-İlâhiyye fi'r-Reddi 'ale'l-Vehhabiyye" adını taşıyan bir kitap yazmıştır.
İslâmî konuları tartışırken lütfen edebe aykırı üslup kullanmayalım. Küfür ederek, sövüp sayarak kimse tezini isbat etmiş olmaz.
İşte Sünnî Osmanlılık...İşte Vehhabîlik... Elinizi vicdanınıza koyun kararı siz verin.
Muhammed ibn Abdilvehhab mı haklı, kardeşi Süleyman ibn Abdilvehhab mı?