Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

İbrahim İlamudi

İbrahim İlamudi

Bu nasıl bir yaradır kapanmak bilmez. Bu nasıl bir derttir reçetesi yazılmaz. Bu nasıl bir acıdır sonu gelmez. Bu nasıl bir ıstıraptır yıllar yılı sürüp gider. “Hiç gelmeyecek mi bu karanlık gecenin sabahı” diye isyan etmek istemiyorum ama vaka da ortada.
Oysa bize; “Gecenin en karanlık anı, aydınlığa en yakın olduğu andır” diye öğretmişlerdi. Bu öğretiye inanarak yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz. Ama Filistin öyle değil, Filistin başka. Gecenin karanlığı hiç bitmiyor ve umutlar tükenmek üzere.
Elbet Müslüman kimselere umutsuzluk yakışmaz. Müslüman insan, umudu olan insandır. Karamsar ifadelerle yazıya başlasam da sözlerim bir isyan değil, belki Filistin için daha başka neler yapabiliriz diye çırpınıştır. Böyle değerlendirmeli sözlerimi.
Hafta içinde Burç FM’de yayınlanan “Görünmezler” adlı programı dinlerken, Filistinli bir gençle yapılan röportaja şahit oldum. İşte bu röportajda duyduklarım, yukarıdaki satırların dozajını epeyce düşürerek yazılmasına sebep oldu. Röportajdan hafızamda kalanları aktarmaya çalışayım.
İbrahim İlamudi 1978 Gazze doğumlu. İbrahim İlamudi 15 kardeşler. Amcası ve dedeleri ile birlikte 3 odalı bir evde yaşarlar. Bir ev ama nüfusun yarısının gece nöbet tuttuğu bir evdir. Ya da ölüme, işkenceye, korkuya ve açlığa direnen, her an kayıpların olacağı bekleme salonu gibi demek daha doğru olur.
Evin geçimini babası ve amcası balıkçılık yaparak sağlar. Haftanın 4-5 günü sabah, öğle, akşam, ekmeksiz balık menüsü hiç değişmez. Hatta “Kim daha çok oruç tutacak” diye çoğu zaman büyükler oruç tutma yarışına girerler. “Sırf küçüklere yemek yetsin” diye. “Küçükler açlık, baskı, korku ve ölüm nedir hemen öğrenmesinler” diye. Anne ve babalar, “aç çocuklara bakarak gözyaşı dökmesinler” diye.
İbrahim İlamudi henüz yeni yeni hayata adım attığı sırada tanışır “taş” ve “İntifada” ile. Bir gün ağabeyi; “İsrailliler bizden korkmaya başladı, saldıracaklar, tedbirli olun” uyarısında bulunur. Kısa bir süre sonra İsrail, Filistinlilere rastgele saldırmaya başlar ve canları isteyince de sokağa çıkma yasağı ilan ederek nokta katliam yaparlar.
İbrahim bu sıralarda 8 yaşındadır ve her sabah; “Haydi yavrum okula geç kalıyorsun” sesi yerine, bomba sesleriyle uyanır. Her halde yeryüzü coğrafyasında Filistin’den başka yıllardır bomba ve silah sesleriyle uyanan ve öldürülen çocuklar yoktur.
İbrahim, “Şahadet” kavramıyla yine aynı yaşta tanışır. İçinde büyük bir İsrail öfkesiyle onlara taş atmak ve şehid olarak Cennete gitmek ister. Bu arzu, içinde öyle büyür öyle büyür ki, taş atmadığı gün, kendisinde büyük bir boşluk hisseder. Etrafında hiç gülen insan yoktur ve gördüğü tek şey acı ve gözyaşıdır. Gülmenin ya da gülümsemenin şeklini hiç bilmez.
Bir gecenin ortasında İsrail askerleri evlerini basar; babasını, amcasını, büyük kardeşlerini götürür. Günler süren işkencenin ardından salıverirler. İbrahim’in içindeki öfke her geçen gün daha da büyümektedir. Taş atma becerisini daha da geliştirmek için deniz kenarına giderek kendisini eğitmeye çalışır. Her attığını vurması gerekir. Aksi takdirde taşlar tükenirse tanklara ve toplara karşı koyacak bir silahları yoktur.
Sokağa çıkma yasağının çok sertleştiği bir sırada, evlerinin önünde eşekle gezinen İbrahim, üzerine doğru 15 İsrail askerinin geldiğini görerek evine kaçar. Askerler evi basarlar, İbrahim’i ölümle tehdit ederler. İbrahim cevapsız kalmaz; “Öldürün, ben Cennete gideceğim siz Cehenneme” diye cevap verir.
İsrail askerleri tekme tokat İbrahim’i tanınmaz hale getirirler. Annesi üzerine kapanır ve olanca gücüyle ağlayarak ağıt yakar. Annesinin feryadı, bütün acılarını unutturur ve kısık sesle; “Ölmedim anne, mutluyum çünkü Cennete çok yaklaştım” diye teselli eder.
İbrahim yine çocuk yıllarında mühendis komşusundan bir çift söz işitmiştir ama hiç üzerinde durmamıştır. Komşusunun tavsiyesi; “İbrahim, Türkiye’ye git ve mühendis ol, o zaman ülkene ve halkına daha çok hizmet edersin” mealindedir.
İbrahim birden kararını verir ve Türkiye’de bilgisayar mühendisliği okumayı kafaya koyarak uzun mücadeleler sonucunda idealini gerçekleştirir. İbrahim şimdi Filistin’e ve halkına bir mühendis olarak hizmet etmek için çalışıp çabalamakta ama İsrail de işgalci sırtlanlığını hâlâ sürdürmektedir. Allah yar ve yardımcıları olsun. Amin…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi