Necati Çelik
Allah rahmet eylesin.
İnanca dayalı örf, adet, gelenek ve göreneklerimizde, vefat eden insanları ister tanıyalım, ister tanımayalım, arkasından iyi konuşulur, kem sözlerden kaçınılır. Hayır dua edilmesine özen gösterilir.
İnsan olma özelliğinin tam da ortasında yer alan bu terbiye anlayışı, daha doğrusu medeni davranış, diğer dünya toplumlarında yoktur mesela. Gerçi şimdilerde bizim de bu tarafımız batılılara benzese de hâlâ içimizde iyilerimiz var.
Tabii bu özelliğin yaşaması ve kabul görmesi için, vefat edenin de kimliği, kişiliği, yaşam biçimi, insan ilişkileri de önem arz etmektedir. İşte Necati Çelik, arkasından hemen herkesin hayır dua ile anacağı isimlerden biriydi. Cenazesinde manzara bunu gösteriyordu.
Necati Çelik’i sendikacılık yıllarından tanırım, kısa bir müddet birlikte çalışmışlığımız da olmuştu. Gülen yüzü ve iyilikten yana olan davranışlarından başka, olumsuz bir yönünü hiç hatırlamıyorum.
Ekmek hakkımız var, tuz hakkımız var. Siyasete bulaşmış herkes için şöyle bir laf edilir. “Siyasetçi kavak yaprağı gibidir; kırk tarafa döner” denilir. Necati Çelik böyle siyasetçilerden değildi.
Hak-İş’in başkanlığını yaptığı dönemler, Türkiye’nin en zor zamanlarıydı. İşçi ve işveren adına çok çile çekti. En yakın çalışma arkadaşlarından şimdiki Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu yakın şahitlerindendir.
Milletvekili olduğu ve bakanlık yaptığı dönemlerde de ülkemize ve insanımıza adilce hizmetten geri durmadı. Barış elçisiydi. Refah Partisi ve Fazilet Partisi’nde bulunduğu yıllarda da hep iyi insan olmayı sürdürdü.
Birlikte olduğumuz yıllarda kimseye açıktan küstüğünü ve darıldığını ve birilerinin aleyhinde konuştuğunu duymadım. Hatta kendisine gelen pek çok şikâyet ve dedikoduları önlediğini bilirim.
Derleyici, toparlayıcı, bütünleştirici ve kardeşlik müessesesini en iyi çalıştıran isimlerden biriydi. Siyasete girmesini ve siyaset yapmasını bir cümleyle özetler ve derdi ki;
“Türkiye’de siyaset kirli bir mecrada seyrediyor. Mecra kirli diye biz işin içine girmezsek, bu kirlilik büyür gider. Siyaseti temizlemeye belki gücümüz yetmez ama temiz insanların da bu sahada bulunmasında büyük faydalar vardır. Belki birkaç kötülüğü önleyebiliriz.”
Bu amaç ve gaye ile siyasete girmişti. Cenazesine katılanlara baktığımızda da niyetinin ne kadar halis ve munis olduğu görüldü. Başbakan başta olmak üzere AK Partililer, Saadet Partililer ve hatta diğer siyasi partilerden de pek çok isim, Kocatepe Camii’ndeydi.
Başsağlığı dilemek için Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu’yu aradığımda o da aynı minval üzere konuştu. Hak-İş genel merkezinde yapılan törene, hemen her siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarından insanların katıldığını söyledi ve şunları ilave etti:
“Necati Çelik, sağlığında nasıl herkesi bir araya getirdiyse, vefat ettiğinde de yine aynı şeyi yaptı. Günümüz siyasetini ve siyasetçisini Necati Çelik’in şahsında tahlil etmekte büyük fayda vardır. O ayrılıklara değil, birlikteliklere yürüyen biriydi. Cenazelerde gösterdiğimiz yakınlaşmaları ve kucaklaşmaları, keşke böyle insanlarımız ölmeden yapabilsek. Eski genel başkanımız ve bakanımız olarak, kendisinden bugüne kadar hep iyilik, destek ve kardeşlik gördüm. Bize bıraktığı en büyük miras da zaten bu olmalıydı. Sadece Necati Çelik değil, hepimiz aynı yolda yürüyebilmeliyiz.”
Aslında biraz yaramazlık edip, siyasetten sonraki zamanlarında Necati Çelik’e karşı yapılan vefasızlıklardan söz ederek, ufak çaplı ikazlarda bulunacaktım ama Salim Uslu öyle laflar etti ki, beni bu niyetimden vazgeçirdi. Necati Çelik’ler kolay yetişmiyor. Daha nice Necati Çelik’lerimiz var, keşke ölmeden önce kıymetlerini bilebilsek.
Başta ailesine, yakınlarına, dostlarına başsağlığı dilerim. Allah rahmet eylesin, yazıyı okuyanların geçmişleri başta olmak üzere Necati Çelik’in ruhu için El Fatiha...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.