Yaşar Büyükanıt kusura bakmasın

Yaşar Büyükanıt kusura bakmasın

Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Ergenekon operasyonuyla ilgili olarak "Yürümekte olan yasal bir süreç var. Maalesef görüyorum ki Türkiye'de bu yasal sürece hiç dikkat edilmeden gazetelerde çarşaf çarşaf bilgiler yer alıyor. Bunlar soruşturmanın gizliliğini ihlaldir" demiş.
İlkesel açıdan haklı olabilir.
Ancak bu itiraza kulak asmak mümkün gözükmüyor.
Çünkü Gladio'yu mahkûm ettirmeyi başaran ünlü İtalyan savcı Felice Casson, Genç Siviller'in davetlisi olarak Türkiye'ye geldiğinde, " Bu tip örgütleri alaşağı edebilmek için kamuoyu desteği şarttır " demişti.
Hele hele, ilgili kamuoyunu, Türkler gibi soyut düşünme gücü zayıf olup ille de somut kanıtlar görmek isteyen bir halk oluşturuyorsa!
Daha düne kadar Ergenekon operasyonuna dudak büken çok sayıda insan, toprak altından çıkan silahları, bombaları görünce fikir değiştirdi.
Artık sadece, 1) Darbe yanlısı fanatik Kemalistler, 2) Operasyonun ucu kendilerine dokunacak diye tedirgin olanlar, 3) AKP düşmanlığı gözlerini karartmış olanlar haricinde herkes Ergenekon'un ortaya çıkarılmasını istiyor.
Yaşar Büyükanıt ise kol kırılır yen içinde kalır geleneğinden geliyor. Askeriye kirli çamaşırlarının ortaya dökülmesini istemez. Hata yapanlar genellikle sessiz sedasız emekli edilir.
Öte yandan, bazı durumlarda suç işleyenlerin korunduğunu da biliyoruz. Bunun sürüyle örneğini gördük.
Büyükanıt kusura bakmasın, bu işin alay-ı vâlâ ile yapılması şart. Çünkü başka türlüsü mümkün değil.

Türkiye'nin apoletli düzeni

Bir okurumuzun sorusu üzerine geçenlerde, ' Askeriyenin Etki Alanı Ne Kadar' başlıklı bir yazı kaleme almıştım.
O yazıda örnek yoktu. Konu daha çok yapısal-kuramsal açıdan ele alınıyordu. Bu arada gayet çarpıcı bir örnek açığa çıktı.
28 Şubat (1997) örtülü darbe döneminin güçlü komutanı, Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Çevik Bir, Yüksek Öğretim Kurulu'na (YÖK) bir yazı göndererek katsayı sisteminin değiştirilmesini istemişti.
Gizli ve kişiye özel damgalı belge, dönemin YÖK Başkanı Kemal Gürüz'e yazılmıştı. Org. Çevik Bir, 'Ortaöğretim Başarı Puanının' irticacı çevrelere yaradığını iddia ederek, gerekli düzenlenmenin yapılmasını istiyordu.
14 Temmuz 1998'de YÖK'e gönderilen yazıda talep edilenleri yapmak mümkün değildi. Ancak YÖK aynı çizgide başka bir karar aldı ve 1999'dan itibaren meslek lisesi öğrencilerini mağdur eden katsayı sistemine geçti. ( Burak Kılıç'ın haberi, Zaman, 14 Ocak )

Şimdi dikkatinizi çekerim:
Çevik Bir'in yazısının üstünde " Genelkurmay Başkanlığı/Ankara " ibaresi yer alıyordu. Yani bu, kişisel değil, kurumsal bir talepti.
Görev kapsamına girmemesine rağmen Genelkurmay, üniversite sınavındaki katsayı konusuyla ilgileniyor, YÖK yönetimi de bu yönde karar çıkarıyordu.
Milyonlarca öğrenciyi ilgilendiren ve dolayısıyla hükümetin, yani seçilmiş siyasetçilerin vermesi gereken bir kararı; biri kılıçlı, diğeri kalemli iki bürokrat kendi aralarında alıyordu.
Olacak iş değil ama bizde düzen böyle.

Bu örnek 10 yıl öncesindendi. Acaba şu sıralar ne tür yazılar, uyarılar gidiyor askeriyeden? "
Başbakan Erdoğan'ın Alevi açılımını Genelkurmay destekliyor " desem inanır mısınız?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi