Hangisi hukuk hangisi guguk?
Birisi Yargıtay Onursal Başsavcısı, diğeri de halen görevde olan Yargıtay savcısı...
Ceza kanunlarını bilirler, ceza usulünü bilirler, anayasayı bilirler...
En azından bildiklerini kabul ediyoruz...
Sayın Kanadoğlu... Ergenekon soruşturmasının hukuka aykırı yapıldığını söylerken, Ömer Faruk Eminağaoğlu bu soruşturmayı polis yapamaz diyordu.
Ne zaman diyordu?
Kanadoğlu’nun evini aramaya sıra gelince...
Öte yandan Ergenekon’un avukatlığından hâlâ çekilmeyen CHP Genel Başkanı sayın Deniz Baykal da Ergenekon vukuatına “safsata” diyor...
Cephaneliklere, bombalara, İsrail menşeli suikast silahlarına, örgütün kanlı planlarına safsata diyor... Avukat ya, ne diyecek başka!
Kanadoğlu ile Eminağaoğlu safsata demiyor... Onlar bu işin Ergenekoncular hesabına hukuka uygun yapılmasını, işin içerisine Beşir Atalay’a bağlı polisin karıştırılmamasını istiyorlar...
İsteklerinde bir yanlışlık yok da, bu istekleri neden Egenekon çetesine has?
Polis ilk defa “adli görev” yapsa amenna...
Bu devran eskiden de öyleydi.
Eminağaoğlu savcılık yaparken öyleydi, Kanadoğlu savcılık yaparken öyleydi...
Şurasını netleştirelim...
Hem CMK, hem de Adalet Bakanlığı’nın genelgelerine göre, ağır cezalık suçların soruşturmasını savcıların bizzat yapmaları gerekiyor... Yasal zemin böyle...
Ama İstanbul gibi bir şehrin savcısı yağmur gibi yağan suçların soruşturmasını resen nasıl yapacaksa? Ben Sayın Zekeriya savcının yerinde olsam elimdeki cephanelikleri Eminağaoğlu’na verirdim... “Madem o kadar biliyorsun, al sen yap da görelim” derim...
Yapar!..
Kendi kurumlarında yapıyorlar zaten...
Örneğin, tutuklu dosyalar Yargıtay’da üç yıl bekliyor...
Benim elimde Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 15 yıldır bitiremediği dosya var... Müvekkillerimden birisinin eşi bu dava açıldığında doğum yapmıştı, şimdi bu çocuk 15 yaşında...
Çocuklar 15 yaşında, davalar 15 yaşında...
Gönül isterdi ki bu beyler, Ergenekon gibi karanlık bir örgüt lehine çırpınacakları yerde, vatandaşın hakim kapılarında çektikleri çileleri dile getirseler...
Kurumlarındaki davaları çabuklaştırmaya bir formül bulsalar.
Şu “yargı reformu” ile “anayasa değişikliğini” yapmak için önce Baykal’a, sonra da hükümete yüklenseler... Bu ülkede yargı reformu yapılmadığı sürece, jandarmanın uluorta giriştiği dayak sahnelerini sineye çekmek zorundayız...
Telefonlarımız da dinlenir, gece yarılarında evlerimizden de apar topar götürülürüz...
Değil mi ki yargımız, jandarma erinin tutanaklarıyla adalet dağıtıyor.
Hukuk siyasallaşmış!
Yeni mi oldu bu siyasallaşma?
İsrail’in gönderdiği listedeki isimleri oradan buran polis topluyor...
Ordudan apar topar YAŞ kararları ile atılan şu dindar subaylar...
Suçlarının ne olduğunu bilen var mı? Bu insanlar meslekten atılmak için nerede yargılandılar? Nerede savunmalarını yapabildiler?.. Nerede adam yerine konuldular?
Sayın Kanadoğlu, bu konu hakkında da üstün hukuk görüşünüz yok mu?
Onlar atıldılar...
Seçimle işbaşına gelen hükümetleri devirmek için evini İsrail menşeli bombalarla dolduranlardan kaç tanesi ordudan atıldı?..
Efendim onlar bizden ulusalcı, milliyetçi...
Sizinkilere dokunulmaz, atılmazlar öyle mi?!.
Şu Kudüs Gecesi...
Sincan halkı, İsrail’in Filistin’e karşı uyguladığı insanlık dışı barbarlığı lanetlerken üzerlerine salınan emniyet kuvvetlerinin o gece Sincan sokaklarında, evlerde operasyonları vardı.
İlhan Selçuk, sabaha karşı evinden alındığında hepimiz karşı çıktık, ama Kudüs Gecesi’nde evleri basılıp çocuklarının gözleri önünde kelepçelenenlerin sessiz feryadına ulema sınıfı hukukçularımızdan tek bir ses çıkmadı...
İsrail, Ortadoğu’da terör estiriyor, biz de vatandaşlarımızı onun hesabına kelepçeliyorduk.
Eminağaoğlu...
Zatınız o yıllarda savcıydınız, o zaman da çıkıp “Polis bu olayın soruşturmasını yapamaz” deseydiniz ya...
Demediniz...
Demezsiniz de.
Çünkü hukuk deyince, bu ülkede tek bir zihniyet anlaşılır; diğerleri haktan, hukuktan sayılmaz... (*) Emekli Hakim
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.