Serdar Arseven

Serdar Arseven

'Çok kısa dönem' askerlik!

'Çok kısa dönem' askerlik!

Askerlik mevzuu üzerinde benim kadar duran yoktur, herhalde…
Bu konudaki yazılarımı bir araya getirdiğimde, hatırı sayılır hacimde bir kitap çıkıyor ortaya…
Şükür, nihayet birtakım adımlar atılıyor…
Meslek Yüksek Okulu mezunlarının askerlik sürelerinin 15 aydan 9 aya indirilmesini öngören MHP teklifi, iyi adım…
Teklif MYO camiasını, lise mezunlarına göre avantajlı kılıyor da… Dört yıllık (fakülte) mezunlarıyla aralarında yine fark var.
Hayır, aynı çatı altında öğrenim gören gençler arasında fark olmamalı…
Yaklaşık bir buçuk milyon mezunu ve beşyüzbin devam edeni olan Meslek Yüksek Okulu camiasının uzun yıllardır maruz kaldığı “adaletsizlik” hiç olmazsa bundan sonra devam ettirilmemeli…
Evet, 9 ay çok, 6 ay olsun. Aslında, bu askerlik meselesine bütüncül bakış açısıyla yaklaşmak lazım...
“Vatani göreve” evet.
O üniformayı şöyle bir giymek, komutanların azametlerini yerinde görmek, karşımızda ne denli güçlü bir mekanizmanın olduğunu, “idrak etmek” gerekiyorsa…
Bir de…
O bizim de yaptığımız “hedefe atış” talimlerinden geçmek…
Atatürk’e mâl edilen, aslında İnönü yapımı olan o ilkeleri, bir kez de orada ezberlemek…
Karavanadan yemek…
Olgunlaşma enstitüsünden geçmek…
Vesaire gerekiyorsa…
Tamam…
Bütün bunlar için üç ay çok bile. Bu süre zarfında, “temel eğitim” hakkıyla verilir… üç ayda ne alınacaksa bihakkın alınır…
Ve “yarım bırakılan işin” başına dönülür…
Bakın…
Şöyle düşünün… Meslek Lisesinden mezun genç… Diyelim ki herhangi bir sebepten dolayı yüksek öğrenime devam etmedi, edemedi…
Lisede aldığı bilgiyi piyasada geliştirecek… Lâkin… önünde bir askerlik engeli ya da vazifesi var…
Tam on beş ay…
Hadi bakalım; işinizden on beş ay değil… Beş ay uzak kalın da görün, dönüşte yaşayacağınız şaşkınlığı!
Bilgisayar teknolojisindeki baş döndürücü gelişmeleri izleyememenizin, güncel olarak tâkip etmek mecburiyetinde olduğunuz “mevzuat değişmelerinden” uzak kalmanızın…
Artık mesleğiniz neyse; o alandaki yeniliklerden habersiz olmanın acısını çekmez misiniz?..
Fena halde çekersiniz.
Uzatmaya gerek yok; 15 ay çok…
“Kısa dönem” askerlik dedikleri 6 ay da, iş güç, dükkân sahibi olanlara çok uzun geliyor…
Askerliğimden bilirim; muhasebe bürosunu kontörlü telefonlarla idare etmeye çalışan arkadaşlarım vardı… Bunlardan biri, tam 9 personele maaş veriyordu...
“Askerlik geldi” diye, kapatıp gitmek kolay mı?..
Tekrar ediyorum “vatani görev” yapılacak…
Orası tamam da…
Tartışılan süresi…

Genelkurmay da, mevcut askerlik sisteminin “çağdışı”lığı ve bilhassa terörle mücadeledeki yetersizliği konusunda benimle hemfikir olmalı ki…
“Profesyonel askerlik” konusunda bir takvim açıkladı…
Kademeli olarak profesyonel askerliğe geçişten bahsediliyor da…
“Amatör”lerin askerlik süresinin kademeli olarak nasıl kısaltılacağı belirsiz…
Askeriyedeki, subay, astsubay, uzman erbaşlar ordunun ihtiyaçlarını karşılasalar… Eksik kalan kısım da bir an evvel takviye edilse…
“Vatandaş” da… O şerefli üniformayla diyelim bir ay, hadi bilemediniz üç ay temel eğitimini, öğrenimini edindikten sonra… “İşinin gücünün başına dönse”… Terörle mücadele de, “sırası” gelenlerin değil de, sadece “asker doğanlar”ın işi olsa…
çocukluğumuzda, profesyonel yani paralı askerliğin uygulandığı ABD’nin savaşlarda bu yüzden başarılı olamadığı…
Bizim ise bu işi gönüllü olarak yapmamızdan dolayı, her bi düşmanı perişan ettiğimizi söylerdi öğretmenlerimiz…
O gün; “Doğru söylüyorsunuz ama subaylarımız da para alıyor” diyerek itiraz etmek aklımızdan geçmezdi, haliyle…
Şimdi… Bunlar konuşulmuyor bile…
Profesyonel askerlik modelinin faydaları konusunda “kurumsal mutabakat”a ulaşmış vaziyetteyiz…
“Amatör”leri de, bir an önce eğitip işine göndermenin ülkenin ne denli hayrına olacağı da, belli…
“Kalifiye eleman” sıkıntısının had safhada olduğu böyle bir dönemde, askerlik süresinin iyiden iyiye kısaltılmasının faydaları saymakla bitmez…
Ve tabii… Birçok yazımda üzerinde durduğum bir başka mesele var:
Bugün askere gidecek olsa çocuğunuz, ayda en az üç yüz YTL (üç yüz milyon lira) göndermeniz lazım değil mi?.. Peki gönderebilir misiniz?..
Açlık ve yoksulluk sınırlarının altında yaşayanların toplam sayısı, diğerlerini fena halde katladığına göre…
Büyük bir ihtimalle “Gönderemezsiniz..”
Ya da… “Zor gönderirsiniz!..”
E, ne olacak öyleyse… O çocuğa kim para gönderecek?..
O çocuk çarşı izninde, ne yiyip ne içecek?.. Kantinden ne alabilecek?..
Sonra… Hadi 15 ay şöyle böyle idare etti diyelim… Askerlik dönüşünde ne yapacak?..
Bakalım, “gelişmelerden uzak kalmış bir vatan evladı” olarak hemen iş bulabilecek mi?..
Ve…
Kazık kadar işsiz genç olarak, babadan harçlık istemeyi sindirebilecek mi?..
Hani diyoruz ki; “Kim nerede yaparsa yapsın askerliğini…
öyle üç beş kuruş değil…
Bayağı bayağı maaş almalı…
Mesela, en az bir uzman onbaşının maaşını almalı”…
Bu da “çok zor” değil mi?..
Evet, zor…
E öyleyse, zorlamanın mânâsı ne?..
üç ay, nasıl olsa geçer… Vatani görevini tamamlayıp dönsün evine…
Fazla kopmadan, “iş arasın.” Harçlığını çıkarsın, evlenebilmek için gerekli olan parayı biriktirsin… Ekonomiye de katkıda bulunsun, asker ocağında hazır yiyeceğine!..
Bu askerlik meselesi…
Aslında o kadar önemli ki…
O kadar önemli ki…
Hani, “Türkiye’nin pek çok probleminin halli, öncelikle bu meselenin çözülmesine bağlı” desem… Abartmış olur muyum acaba?..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi