M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Müslümanlar Sıranızı Bekleyiniz!..

Müslümanlar Sıranızı Bekleyiniz!..

LANETLEDİNİZ, feryat ettiniz, ağladınız, sızladınız... Bunlar için teşekkür ederiz. Lakin sadece bunlar yeterli değildir.

Bağırıp çağırmaktan öte bir şeyler yapmalıydınız. Feryatlarınıza, gözyaşlarınıza salih ameller, somut yardımlar ve destekler katmalıydınız.

Çocuk, kadın, ihtiyar, hasta, yaralı Müslümanlar boğazlanırken, sivil halkın üzerine fosfor ve misket bombaları atılırken sadece bağırıp çağırmak derde deva olur mu?

İsrail terörist bir devlet olduğunu kesinlikle gösterdi.

İsrail savaş hukukunu ayaklar altına aldı.

İsrail, Hitler'in Yahudilere yaptığı iddia edilen zulümleri Müslümanlara yaptı.

İsrail camileri bile bombardıman etti.

İsrail hastanelere ateş açtı.

İsrail bebekleri öldürdü.

Müslümanlar bütün bu zulümlere seyirci kaldılar. Ağlayan seyirciler, bağıran seyirciler, hiçbir şey yapamayan âciz seyirciler...

Müslüman kardeşlerimiz aç kaldı, biz bağırıp çağırdıktan sonra yemeklerimizi yedik, çaylarımızı içtik.

Müslüman kardeşlerimiz öldüler, biz bağırdık.

Müslüman kardeşlerimiz yaralandı, biz yine bağırdık.

Müslüman kardeşlerimizin evleri yandı yıkıldı. Biz bağırıp çağırdıktan sonra evlerimize gittik. Sıcacık evlerimize.

Ey Müslümanlar, sadece bağırıp çağırmakla olmaz. Olmaz, olmaz, olmaz...

İslâm kardeşliği bu kadar ucuz değildir.

Mazlum kardeşlerimize gereği gibi yardım etmedik.

Öyle mi? Sıramızı bekleyelim...

Bugün Filistinlilere, yarın bize...

Irak'ta, Afganistan'da Müslümanlar kırılırken de bağırıp çağırmakla yetinmiştik.

Biz vazifemizi yapmadık, yapamadık.

İslâm'ın emr-i mâruf ve nehy-i münker farzı böyle eda edilmez.

Bekleyin...

Öyle bir musibet ki, o sadece kötülerin üzerine gelmez, topyekûn gelir.

Kurunun yanında yaş da yanar.

Ey tuzu kurular!.. Sıranızı bekleyin.

Bugün onlara, yarın bize...

Men dakka dukka...

Şu bir buçuk milyarlık İslâm dünyasında bir Selahaddin yok mudur? Vardır elbette. Onu niçin bulup başınıza geçirmiyorsunuz?

Selahaddin'i aramak ve ona biat etmek işinize gelmiyor mu?

Bir müddet ve bir miktar haykırdıktan sonra yemeğini yiyip çayını içmek... Bu ne kolay ve ucuz kardeşlik.

Peygamber'in (Salat ve selam olsun O'na) "Zamanındaki İmam'a biat etmeden ölen kimse sanki câhiliyet ölümü ile ölmüş olur" hadîsini duymadınız mı?

Filistin'deki zulümler İsrail'i yakacaktır.

Gereken yardımı, emr-i mârufu ve nehy-i münkeri yapmadığımız için bizi de...

İslâm'ı ve Müslümanları Yıkmak İsteyenler

BÜTÜN İslâm ve Müslüman düşmanları şu konuda birleşmişlerdir: Türkiye'de İslâm yücelmesin, Müslümanlar güçlenmesin.

Bunun için ne yapıyorlar?

(1) Müslümanları birlikten uzaklaştırmak, onları bir yığın fırka, hizip, grup haline getirmek.

(2) Türkiye Müslümanlarının üniter bir hiyerarşiye sahip olmalarını önlemek.

(3) Müslümanlar arasındaki birliği, ittihadı, vifakı devamlı olarak dinamitlemek.

(4) Müslümanları birbirleriyle çekiştirmek, onların arasına kin, nefret, niza tohumları ekmek.

(5) Müslümanları din ve genel kültür konusunda cahil bırakmak.

(6) Müslümanların içine ajanlar, casuslar, provokatörler, yönlendiriciler sokmak.

(7) Fıkhı ve fıkıh mezheblerini yıkmak, herkesin kendi kafasına göre içtihad yapmasını teşvik ederek anarşi ve kaos çıkartmak.

(8) Din sömürüsünü dolaylı yollardan desteklemek, Müslümanların parasını, enerjisini verimsiz sahalarda ziyan ettirmek.

(9) Müslümanların inançlarını bozmak, bid'atleri yaygın hale getirmek.

(10) Müslüman yığınları gerçek İslâm'dan uzaklaştırıp; evcil, ılımlı, light bir İslâm'a bağlamak.

İslâmî prensiplerden biri de şudur: Küfür tek bir millettir. İslâm ve Müslüman düşmanları, kendi aralarında ihtilafları olsa da yukarıda saydığım hususlarda sarsılmaz bir birlik halindedirler.

Peki, Müslümanlar içinde yukarıdaki konularda kafirlere bilerek veya bilmeyerek yardımcı olanlar var mıdır? Bana sorarsanız maalesef vardır.

Müslümanlar için en birinci madde birlik ve beraberliktir. Bu birlik ve beraberliği şu veya bu şekilde yıkanlar küfre hizmet ediyor.

Aşağıda sayacağım maddeler biz Müslümanlar için bir ölüm kalım meselesidir:

* İşleyebilen üniter bir hiyerarşiye sahip olmak.

* Bu hiyerarşinin başına ehil ve layık bir imam veya emîr seçmek.

* İslâm dinine uygun bir plan ve program yapıp onu hayata tatbik etmek.

Bunlar yapılmadıkça, bugünkü dağınıklık, bugünkü plan ve programsızlık, bugünkü para, enerji, imkan, fırsat israfıyla başarılı olmamız mümkün değildir.

Birtakım din baronlarının erbab (rabler) haline getirilip putlaştırılmasını Yüce İslâm dini kabul etmez.

Hiçbir gerçek İslâm büyüğünün lüks ve israf içinde yaşamaya hakkı yoktur.

İslâm ile yolsuzluk, kokuşma, talan bir arada olmaz.

Müslümanların şu konularda ve sahalarda, düşmanlarından üstün olması gerekir:

*BİLGİ ve KÜLTÜR.

*AHLÂK ve KARAKTER. Temizlik, fazilet...

*SANAT, ESTETİK, GÜZELLİK.

*MEDYADA ÜSTÜNLÜK.

*EĞİTİMDE ÜSTÜNLÜK

*İŞ, TİCARET, SANAYİ, İHRACAT vs. KONUSUNDA ÜSTÜNLÜK.

* YARDIMLAŞMADA ÜSTÜNLÜK.

İtikadını tashih etmeyen, beş vakit namazı dosdoğru kılmayan, cemaati terk eden, ahlâk ve karakter notu yetersiz olan, bilgi ve kültür seviyesi düşük olan, bin parçaya bölünmüş olan, bir kısmı bid'atlere saplanmış olan, birbirleriyle çekişen ve tartışan bir İslâm toplumunun kurtulması çok zordur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi