İttihat ve Terakki’yi hortlatıyorlar
Ergenekon’un dönüşüne, gidişine iyice bakın…
Konuşmaları ile sataşmaları iyice değerlendirin…
“Ergenekon, Cumhuriyet ile hesaplaşmadır” sözünün derinliğini irdeleyin..
Bu çerçevede göreceksiniz ki; “İttihat ve Terakki” yeniden gündemde…
O zaman sormak gerekiyor.
Nedir bu İttihat ve Terakki?
II. Abdülhamit dönemine bir göz attığımızda görürüz ki; oradaki metotlarla buradaki metotlar pek farklı değil.
Orada “ölmek var, öldürmek de var” sözü burada da geçerli…
Orada yol boyu dizilen eşitlik, hürriyet, adalet sözleri burada da var…
Cumhuriyetçilik, o yılların II. Abdülhamit Han'ın kurmuş olduğu dengeli siyaseti devirmek için kullanılan bir ideal olup, bugün de aynı ideoloji Ergenekon’a dokunanlara karşı zırh olarak kullanılmaktadır… İdeali hükümeti devirmek…
Hangi Ergenekoncuya dokunursanız dokunun, altından Cumhuriyet sesleri geliyor.
Cennetmekân II. Abdülhamit Han Hazretleri, sırf ülkede kargaşalık çıkmasın diye tehlikeyi hafiften atlatmak için istihbarata dayalı kurmuş olduğu düzen işe yaramadı. Aksine, onların kenetlenmesine ve bir de dışarıdakilerin bu camiayı desteklemesine neden oldu.
Mehmet Akif’ten tutun Bediüzzaman’a kadar kimler İttihatçı değildiler…
Bugün de manzara pek farklı görünmüyor. Ergenekoncular, ellerinde bulundurdukları medya organları vasıtasıyla kamuoyunda “mağduriyetler” sergiliyorlar.
Hukukun üstünlüğü ile yargı bağımsızlığı yeni akıllarına geldi…
Güya suçsuzlarmış da, sırf Mustafa Kemal’i sevdiklerinden bu işler başlarına geliyormuş. Faili meçhul cinayetlerle, İsrail menşeli cephaneliklerle, gizli darbelerle ilgileri yokmuş da, özde Cumhuriyetçi olduklarından, kollarından tutup hapse atılıyorlarmış…
Böyle olunca da, söylenecek tek söz kalıyor geriye:
“Dağ başını duman almış, gümüş dere durmaz akar / Güneş ufuktan şimdi doğar, yürüyelim arkadaşlalar..”
Bu marş, darbelerin sabahında hep söylenir…
Yeni senaryolar bunlar…
Zamansız ve de zeminsiz çıkışlarla ülke adım adım kapışmaya doğru itiliyor.
Bu Ergenekon denilen karanlık ilişkiler yeni değil ki.
28 Şubat arefesinde yargı mensuplarını brifinge çağıran Genelkurmay’ın sıkıntısı ne idi? O brifingde hakim ve savcılara neler söylediler?
Hem bu generaller görevdeyken asıl işlevlerini yapıyorlardı. O zaman onlara kimseler dokunmadı da, adamlar emekli olup yetkileri ellerinden alındığında mı kıymete bindiler?
Görüyoruz ki; soruşturmaya alınarak tutuklananlar, hep emekli generaller…
Gerçi generalin hurdası da bu ülkede işe yarıyor ama, neden o gün değil de, bugün sorusu oldukça önemli.
Yoksa bunlar hesap-kitap işi mi?
Birileri bu hesapları yaparken, zamanı ve zemini de iyice hesaba katıyor.
AK Parti iktidarında bu tip bir örgüte çomağı sokmak demek, yarın da bunun rövanşı alınacak demektir. Sen bana yaparsan, ben de sana yapacağımı bilirim…
İşte şimdiden bu karşı atağı hazırlamak için “Fethullahçılar” denilen cemaatin altını oymaya başladılar bile…
Bu cemaatin içerisinde yıllarca beslenip de sonradan istedikleri doyuma kavuşamayanlar, cemaat aleyhinde demediğini koymuyorlar.
30 yıl bu teşkilatta ye iç, foyan anlaşılınca bas feryadı.
Nurettin Veren adındaki vatandaşın söylediklerini duydunuz. “Meğerse bu cemaat siyasi çalışmalar yaparak devleti ele geçirmek istiyormuş.”
30 yıl farkına varmamış da, kapı dışarı edilince anlamış!
Öyle olur… Menderes’e de öyle yaptılar… Bizimkiler bu tiplere çokça meraklı olduklarından, sonunda iplerini onlara çektirirler…
Gelirken İzmir Marşı ile gelirler, giderken hep söylenerek giderler…
Şimdilerde bütün oklar ABD ile Fethullahçılara çevrilmiş durumda...
Bütün bu olup bitenleri AK Parti iktidarında örgütlenen Fetthullaçılardan biliyorlar… Görünüşte yargı varsa da, asıl işi onlar kotarıyormuş..
Onlara göre Fethullaçılar, yeni İttihatçı aksiyonunun karşı örgütü!
Kapıştırma işte buradan başlatılacak…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.