Yavuz Bülent Bakiler, Bulaşık Oğlan ve Nazım Hikmet
Bakiler’in esas mesleği avukatlıktır.. Yani, o bir hukukçu..
Öte yandan devlet bürokrasisinin en üst kademesinde görev yapmış ve oradan emekli olmuştur..
Kimsenin itiraz etmediği iyi bir gazeteci..
Türk diline hizmeti her kesimde taktire şayan görülmüştür..
Ve en önemli vasfı:
Yavuz Bülent Bakiler büyük bir şairdir.. Adı edebiyat tarihine ölmeden yazılan nadir şairlerdendir..
Doğruları çekinmeden söyleyen, yanlışları vakur bir üslupla eleştiren Bakiler, Türk tarihi hakkında normal bilgi sahibidir..
Bu birinci portreyi tamamlamak için bir ikinci portreye ihtiyaç var..
Zekeriya Sertel:
Zekeriya Sertel 1890 yılında doğmuş, hukuk fakültesini bitirmiş ve daha sonra Paris Sorbonne’da sosyoloji eğitimi almıştır.. Amerika Colombia Üniversitesi’nde gazetecilik tahsili yapmıştır..
Tek parti döneminde Matbuat Umum Müdürlüğü görevi yapan Sertel, bilahere karısı Sabiha Sertel ile “Tan Matbaası”nı kurmuş, Marksist görüşlerinden dolayı o günün gençliği matbaayı tahrip eylemiştir..
Zekeriya Sertel ve karısı Sabiha Sertel inanmış Marksist’lerdi..
Zamanla Türkiye dışına çıktılar..
Her komünistin sığınacağı Moskova’da ikamet ettiler.. Bu arada AKP’nin iade-i itibar sunduğu Nazım Hikmet de vatanı terk ederek Moskova’ya sığınmıştı..
Serteller Nazım’ı himayeleri altına aldılar.. Amma o, “Beni Stalin yarattı” diyerek, Türkiye düşmanlığı, İslâm düşmanlığı yaparak seviyesiz tekerlemeler yazmaya başladı..
Aynı zamanda teyzesinin kızı olan, oğlu Memed’in anasını buralarda bıraktı.. O zamanlar Moskova’da veya diğer Sovyet ülkelerinde adım başı kadın bulmak, beraber yaşamak kolay ve alışkanlık halindeydi..
Nazım’ın teyzesinin kızı, hanımı ve oğlu Memed, Nazım’ı görmek için Moskova’ya giderler.. Nazım karısına ve oğluna yüz vermez.. Tanrı olarak kabul ettiği Stalin’e methiyeler yazar durmadan.. Ve bir de Vera isimli kırığı var..
Sertel’ler bu duruma üzülürler.. Nazım ve ailesi hakkında makaleler yazarlar.. Çünkü yakından tanımaktalar..
AKP hükümetinin itibar iadesi yaptığı Nazım hakkında Yavuz Bülent Bakiler, çalıştığı gazetede bir makale yazar.. Her insanın sevdiği veya sevmediği kişiler hakkında görüş belirtmesi normaldir..
Normal olmayan ise:
Edebiyattan zırnık anlamayan, edebten mahrum, sahibinin “havlama” için istihdam ettiği yaratık, ani refleksle saldırıya geçer..
Sizin anlayacağınız “Bulaşık oğlan”..
Ona bazıları “İmparatorun beşinci kızı” diyor..
Hayatı boyunca hiçbir esere imza atmamış, sırf dedikodu yaparak fikri ayağa düşüren bulaşık oğlan acaba neden Nazım Hikmet’çi oldu?
Sorulması gereken bir soru..
Dağ gibi, tepe gibi kökten sürme Marksist, komünist, bir miktar bolşevikler ses çıkarmazken, yazdığı eserlerle vatan sathında en fazla sevgi ve taktir toplayan, edebiyat tarihine girmiş Yavuz Bakiler’e daldan eğme, bir ne idüğü belirsiz oğlanın eleştiri oklarını savurması anlaşılır gibi değil..
“Kim?” diyeceksiniz..
Kim olacak? Düdüklünün çakma oğlu sidikli..
Yani bulaşık oğlan..
Akrebin ateş çemberinde kalınca kendi kendisini sokması gibi bir psikolojik durum var ortada..
Elini mi bağlatsalar, dilini mi bağlatsalar, bilemeyiz..
Doktorları dahi şaşırtacak bir anormal vaka..
Evet doğru söylüyorsunuz, eğer o bıçkın halleri olmasa kendine kim para öder?
Az kaldı herhalde..
Ne kadar Türk-İslâm medeniyetine hizmeti geçmişler varsa, bu bulaşık oğlan hepsi aleyhinde yazılar yazacaktır zannımca.. Çünkü başka bir bildiği yoktur..
Göreceksiniz, bir gün belki de, Firavunlar’a, Nemrut’a, Stalin’e, Bush keferesine, Şaron’a da sahip çıkacaktır..
Yeter ki dostları düğünde görsünler..
Gariban ömür boyu cebirde debelenir
Sabrı eziyet gören sabırda debelenir
Halkı soyan çok sayın haramyediler ile
Hak’tan kaçanlar elbet kabirde debelenir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.