İnsan Bu Su Misali Kıvrım Kıvrım Akar Ya
İnsan doğar, büyür ve ölür. öldükten sonraki hayata inanan insanlar için, hem bu dünya hem öbür dünya, mayınlı arazide yaşamak kadar zordur. Bu dünyaya imtihan için geldiğine inanan insan, imtihan sonucunu öteki aleme göç ettikten sonra ancak mizan terazisinde görebilecektir.
Elbet bu hal, ahirete inananlar için geçerlidir.
Ahirete inancı olan insanın ise imtihanı verebilmesi ve mizan terazisinde yüzü ak bir şekilde tartılabilmesi için, önce kendisine, sonra ailesine, sonra çevresine, sonra bütün insanlara karşı sorumlu hissetmeli ve insan olmanın sorumluluğunu taşımalıdır.
Hafta içinde Denizli Müsiad şubesinin olağan genel kurulu vardı. Müsiad Genel Başkanı Dr. ömer Bolat ve Müsiad Yönetim Kurulu üyesi Mustafa Tavaslı ile birlikte önce İzmir, sonra Denizli’ye birbuçuk günlüğüne gidip geldik.
Denizli Müsiad genel kurulunda pek çok dostla karşılaştık. Divan başkanlığını Şahin Tin’in yaptığı genel kurul, bir kardeşlik havası içerisinde geçti. Yazının başlığını ve üstteki paragrafları genel kurulu izlerken not almıştım. Paylaşımın, dayanışmanın, kardeşliğin, saygının ve sevginin sergilendiği genel kurul, düğün evi gibiydi.
Böyle kardeşlik manzaralarına bayılıyorum. Yüz hatlarım o kadar rahat etmiş ki, iç huzurum dışıma öyle yansımış ki, genel kurul sonrasında çay sohbeti yaparken, tanıyanlarımız ve okuyucularımız, Şevket Kazan meselesini sorunca birden gerildiğimde anladım.
Şevket Kazan garip bir kişidir, bugün için es geçeceğim. İyi insanların, halis niyetli insanların, ülkesi ve milleti için çalışan çabalayan insanların güzelliklerinden söz edeceğim, Şevket Kazan konusunu yazarak Denizli’de yaşadığım güzellikleri “kirletmek” istemiyorum.
Ama şu kadarını söylemeliyim. Şevket Kazan ismi bende hep bir felaketi hatırlatır. Sebeplerini belki daha sonra yazacağım. MNP’den MSP’ye ve Refah Partisi’ne kadar gelen eski kurmayların hepsini tanırım, içlerinden bir tek Şevket Kazan’a içim ısınmamışdır.
Kısa keseyim aydın havası olsun ama şunu da söylemeliyim. Bugüne kadar ilgili ismi seven kimseye de rastlamadım. Hele şu son olayda konuştuğum herkes çok üzülmüş. Düşünen ve başkalarının da düşünmesine müsaade eden Saadet Partili kardeşlerimiz de çok üzülmüş.
Neyse lafı uzatmayayım ve Denizli’nin güzel insanlarının, iyi amel işlemek için bir araya gelen, bu dünya ile öteki dünyayı dengeleyerek, mizan terazisinden yüzünün akıyla çıkmak isteyen insanlara haksızlık etmeyeyim.
Denizlili işadamlarında gördüğüm en önemli özellik şuydu: “Makam, mevki, para kazanma ve para harcama hırsı, hiç yok” desem abartmış olmam. Genel kurulda, bütün üyelerle birlikte geçmişte başkanlık yapmış, yönetim kurulu üyeliği yapmış herkes vardı.
Denizli’nin, Türkiye’nin ve dünyanın neresinden gelirse gelsin, her yardım çığlığına güçleri oranında ilk koşan ve arkadaşlarını da koşturan eski başkan Fevzi özdemir’in, aynı aşk ve şevkle koşacak olan yeni başkan Ayhan Doğruyol’a görevini düğün bayram yaparak devretmesi, salonda bulunanların yüksek takdirini kazandı.
“Düğünümüze hoş geldiniz dostlar,” havasında geçen genel kurul, Dr. ömer Bolat’ın kendine has üslubuyla, her kesimden herkesi kucaklayan konuşmasıyla kardeşlik şenliğine dönüştü.
Bir insanın iç huzurunu elde etmesi çok önemli. Denizli’de iç huzuru yakalamış insanlarla beraber olunca bu daha iyi anlaşılıyor. “İç huzur,” yani “vicdan rahatlığı” başlı başına bir kazanç. Yediğinizin, içtiğinizin, çalıştığınızın ve kazandığınızın farkına varıyorsunuz.
Ekonomide Denizli, “sessizce başaran” illerimizin başında geliyor. Denizli’de başarı; gürültüsüz, patırtısız ve kargaşasız elde ediliyor. üç şeye çok dikkat ediyor Denizlili işadamları.
Birincisi yaptıkları işe “değer” veriyorlar. Değerlerine “dikkat” ediyorlar ve dikkat ettikleri değeri mutlaka “takip” ediyorlar. Hal böyle olunca da kazancın az ya da çok olmasından ziyade, yaptıkları işin doğruluğu, onlar için büyük kazanç oluyor ve böylece esas olan “iç huzuru” elde etmiş oluyorlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.