Başbakanımızı gönlümle ve aklımla alkışladım
Davos zirvesindeki konuşması ve davranışı dolayısıyla, Başbakanımızı, bütün gönlümle alkışladım. Önce, oturuşuyla Başbakanımızı alkışladım. Mesela, o toplantıda, İsrail Cumhurbaşkanı, ayak ayak üstüne mi atıyor; bizim Başkanımız da, derhal bir bacağını öteki bacağının üstüne bindiriyordu. Başbakanımız, bu konuda çok dikkatli davranıyor. Hatırlıyorum: Mesela Beyaz Saray’da, ABD başkanı G. Bush’la konuşurken de aynı şekilde hareket ediyordu. G. Bush, bacak bacak üstüne atar atmaz, bizim Başbakanımız da derhal oturuşunu değiştiriyordu. Şimdi bana, “Bu çok mu önemli?” diye soracaksınız. Hem de çok önemli. Bizim Başbakanımız veya Cumhurbaşkanımız, hiçbir ülkenin başbakanı veya cumhurbaşkanı, yanında, imtihana giren tembel bir ilköğretim öğrencisi gibi durmamalı, oturmamalı, kem-küm etmemeli...
Davos’ta, irticalen ama dosdoğru ve çok mantıklı konuşan Başbakanımızı takdirle dinledim. Kağıda bağlı kalmadan konuşuyor cümlelerinin sonunu bir Köroğlu gümbürtüsüyle çirkinleştirmiyordu.
Başbakanımızı, hem İsrail Cumhurbaşkanına verdiği cevapla, hem de, ikide bir sözünü kesmek isteyen oturum başkanına karşı takındığı tavırla da alkışladım. Konuşturulmayan, sözü kesilen, susturulmak istenen bir Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının, o toplantıda, süt dökmüş kediler gibi oturması, katiyen yakışık almazdı. Milletimizi yaralardı.
Fakat o zirve dolayısıyla, bizim bazı monşerlerimizin ve CHP sözcülerinin zırvalarını TV kanallarından dinleyince de büyük utanç duydum. Çünkü adamlar, tam bir İsrail avukatı gibi dövünüyorlardı. Tam bir aşağılık duygusu içinde çırpınıp duruyorlardı: Yok efendim diplomatik münasebetlerde öfkelenmemek gerekirmiş de, İsrail’i gücendirmek büyük yanlışmış da... estek köstek. Yani İsrail Cumhurbaşkanı, parmağını bizim Başbakanımıza karşı uzatarak ve sesini yükselterek konuşacak ama bizim Başbakanımız da hep aşağıdan alacaktı öyle mi? Ben, yüzde yüz inanarak yazıyorum: Eğer Sayın Başbakanımız, İsrail Cumhurbaşkanı Ş. Perez’in ceberut tavrı, öfkesi, haksız, yersiz suçlamaları karşısında gülümseyerek oturan nazik bir diplomat gibi davransaydı, o defa bizim zavallı monşerlerimiz, CHP sözcülerimiz, ağızlarını yedi başlı bir dev heybetiyle açarak bağırırlardı: “Bu nasıl bir korkaklıktır? Bu nasıl teslimiyetçi, bu nasıl seviyesiz bir diplomasidir?” diyerek yeri göğü birbirine katarlardı...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.