İsrail “Sahip”, kartel medyası “Sahibinin Sesi”
Tarih, 29 Ocak 2009... İsviçre’nin Davos şehrinde, Dünya Ekonomik Forumu toplantıları çerçevesinde gerçekleştirilen “Gazze... Ortadoğu’da Barış Modeli” başlıklı panele; İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres, BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon, Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa ve Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan katıldı... İşte bu panel ve bu panelde sarfedilen sözler ile bu panelde yaşananlar, bütün dünyanın gözleri önünde cereyan etti... Bu bakımdan, bu gezegende yaşayan hemen herkes, bu tarihi, yani 29 Ocak 2009 tarihini hafızasının bir kenarına not etmelidir!..
Hayır; not etmekle kalmamalı, bu tarihi hafızasına kazmalı, nakşetmelidir!.. Çünkü bu tarih, bir “milat”tır... Çünkü bu tarih; “küstah”lığa, “zulme” ve “adaletsiz”liğe “isyan” edilebildiğini gösteren bir tarihtir!..
Bu tarih, gelecekte, bugünleri yazacak “tarihçi”lerin; “Davos’tan Önce... Davos’tan Sonra” diye kayıt düşecekleri bir tarihtir!.. Bu tarih, “zalim”lere ve “zulmün avukatlığı”na soyunanlara karşı, “mertçe, erkekçe ve yüreklice karşı çıkış”ın tarihidir!.. Bu tarih; “onur”un, “haysiyet”in, kısacası “insanî değerler”in tamamının dile getirildiği bir tarihtir!..
İNSANCA ÖFKE... TAM ZAMANINDA!
Her şey, herkesin gözleri önünde cereyan ettiği için, “olayın ayrıntıları”na girmek istemiyoruz... Ama, “olan-biten”den haberi olmayanlar veya ayrıntısını kaçıranlar için, bir kere daha özetleyelim:
“İsrail Cumhurbaşkanı; hiç sözü kesilmeden 25 dakika boyunca konuştu ve zaman zaman Başbakan Tayyip Erdoğan’a dönüp, parmaklarını da sallayarak, hatta, adeta gözünün içine sokarcasına, bir kabile reisini azarlar gibi küstahça konuştu!..
Aynı zamanda Washington Post yazarı olan David İgnatius adlı moderatör; Peres’e 25 dakika konuşma hakkı verirken, Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan’a sadece 12 dakika verdi... Erdoğan; Peres’in kendisine sataştığını söyleyip, cevap hakkı isteyince de, sabote etmek için elinden gelen çabayı gösterdi!.. Bir çocuğun veya bir mahalle arkadaşının omuzuna el koyar gibi Başbakan’ın omuzuna dokunma ve hatta kolundan çekiştirme edepsizliğinde bulundu!..
İşte o an... Başbakan Tayyip Erdoğan işte o an, sinirlendi ve ABD’li moderatörün elini iterek, birinin söylemesi gereken o sözleri söyledi...
Sonra da; kendisi için Davos’un bittiğini ifade ederek ayağa kalktı ve salonu terketti.”
Olay, özetle bu... Son birkaç gündür, bütün dünya, işte bu tavrı konuşuyor... Bütün dünya “Erdoğan’ın haklı olduğunu” söylüyor!..
Çünkü “ABD’li moderatör”ün tavrı, “tam bir küstahlık”tır, “tarafgirlik”tir, “adaletsizlik” ve “saygısızlık”tır!..
Ve ayrıca, herkesin “adam gibi oturduğu” bir oturumda, onun “bacak bacak üstüne” oturması, “büyük bir görgüsüzlük”tür!..
Evet, “ABD’lilere has bir küstahlık”tır!..
Dediğimiz gibi; işte bu olay, son birkaç gündür; “dünya basını”nın olduğu gibi, “Türkiye basını”nın da gündemindedir!..
Konu, bütün detaylarıyla değerlendirilmekte ve tahlil edilmektedir.
Vakit de; ilk dakikasından itibaren olayı takip etti ve hepinizin bildiği gibi; Erdoğan’ın tavrının “İsrail’e atılmış bir Osmanlı tokadı” olduğunu, bu tavrın “dünyanın ezberini bozduğunu” söyledi...
Gerçekten de, Erdoğan’ın tavrı, “dünyanın ezberi”ni bozmuştur!.. Erdoğan, “dokunulmaz” zannedilen İsrail’e dokunmuş, onların “öldürmeyi çok iyi bildiğini” bütün dünyaya haykırmıştır!..
Ve yine; “tanklar üzerinde Filistin’e giren İsrail başbakanları”nın nasıl bir “mutluluk” ve “haz” yaşadıklarını anlatmıştır dünyaya!.. İsrail’in, “plajda oynayan çocukları bile katlettiğini” ve böylece nasıl bir “katil ve zalim” olduğunu deklâre etmiştir!..
KARTELDEN “AMA...”LI YAZILAR
Ne ilginçtir ki;
Erdoğan’ın bu tavrı, oturumda resmen ve alenen “provokatörlük” sergileyen Şimon Peres’i bile yola getirmiş ve olaydan kısa bir süre sonra “özür telefonu” açmasına vesile olmuştur ama adeta “vahşetin avukatlığı”nı yapan “kartel medyası” ve “monşer” olarak tabir edilen “emekli diplomatlar”ı fazlasıyla rahatsız etmiştir!..
Kartel gazeteleri, “Efendi”lerine kafa tutulduğunda tepki gösteren “köle”ler gibi, “saldırı”ya geçmişlerdir!..
Hayır, “köle”ler gibi de değil, “Sahip”lerini savunan birer “Sahibinin Sesi” gibi hareket edip, “Saldır Co”luğa soyunmuşlardır!..
Gerek “haber”leri, gerek “yorum”ları “ama...”larla doludur... Hemen herkese “ama’sız bir yazı” yazmasını, “net tavır” koymasını tavsiye eden kartel yazarlarının çoğu, “ama’lı yazılar” döktürerek, ne kadar “tutarsız” ve ne kadar “ikiyüzlü” olduklarını bir defa daha göstermişlerdir!..
“Erdoğan’ın tepkisi haklıydı ama, öfkesini kontrol etmeliydi!.. Erdoğan’ın tavrı yerindeydi ama, bu tavır İsrail ve ABD ile ilişkilerimizi nasıl etkileyecek?.. Erdoğan haklıydı ama, bu tavır diplomatik nezakete aykırı!.. Erdoğan haklıydı ama!.. Ama!.. Ama!..”
DİPLOMATLAR EN ÇOK NELERİ BİLİR?
Günlerdir, hep şu soruyu sorduk;
“Diplomasinin kuralı nedir?..”
Diplomasi, “boyun eğmek” midir?.. Diplomasi, “her şeyi sineye çekmek” midir?.. Diplomasi “uyuzluk” ve “tepkisizlik” midir?..
Ömürleri boyunca; “sol elde çatal, sağ elde bıçak” tutmayı, boyunlarına “papyon” takmayı, kokteyllerde “içki” içmeyi ve salonlarda “dans” etmeyi “dış politika yürütmek” zanneden “emekli diplomatlar” bugüne kadar hangi meseleyi çözmüş, hangi yaraya neşter vurup, tedavisini sağlamışlardır!..
Diplomasi “eziklik” midir, diplomasi “teslim olmak” mıdır ve diplomasi, hep “evet efendim” demek midir?..
“Dik” durmak, diplomasi değil midir?.. Yeri geldiğinde “masaya vurmak” veya “masadan kalkmak” diplomasi değil midir?.. Diplomaside hep “kahkaha ve eğlence” mi vardır?.. Diplomaside “öfke”ye ve “masayı terketme”ye yer yok mudur?..
Hemen hep dediğimiz gibi;
Diplomat olabilmek için, sürekli “papyon kravat”la dolaşmak ve “çatalı sol elle, bıçağı sağ elle tutmak”, bir de “dans etmeyi” iyi bilmek mi gerekir!..
Kim koyuyor bu kuralları?..
Alın işte; Başbakan Tayyip Erdoğan, Davos’ta, bir anlamda masaya yumruğunu vurmuş ve hem ezberleri bozmuş, hem de kuralları yerle bir etmiştir!..
Çok iyi de bir netice almıştır!..
Bugün, bütün dünyanın dikkati, “Terör Devleti İsrail”in Gazze’de gerçekleştirdiği “soykırım” amaçlı “katliam”larına çekilmişse, hemen herkes “İsrail’in vahşet ve zulmü”nü konuşuyorsa, bunu “Erdoğan’ın diplomasisi”ne borçluyuz!..
Onurlu ve haysiyetli diplomasiye!..
O PANELİ ERDOĞAN MI AYARLADI?
Kartel gazeteleri ve televizyonlarının yayınları, herhalde dikkatinizi çekiyor olmalıdır... Zaman zaman; “Bu gazete ve televizyonlar Tel Aviv’den mi yayın yapıyor, İstanbul’dan mı?!?” diyerek şaşırdığımız kartel medyası, Erdoğan’ı suçlayabilmek ve “büyük başarı”sına gölge düşürebilmek için, hani neredeyse, “gergin ortamı Erdoğan’ın hazırladığını” söyleyebilecek kadar büyük bir paranoya sergiliyorlar!..
Doğru... O “oturum”u Erdoğan istedi... Çünkü, “nesli tükenen kelaynak kuşları” ile “Caretta Caretta kaplumbağları” ve “küresel ısınma” gibi 150-160 konunun bile konuşulduğu, tartışıldığı bir Davos’ta, “3 bin kişinin katledildiği” bir Gazze dramının konuşulmaması, elbette mümkün değildi!.. Doğrudur... Erdoğan, “Davos’ta bir oturumun da Gazze’ye ayrılmasını” arzu etmiştir!.. İyi de etmiştir!..
“Katliam”ı anlatabilmek için, “vahşet”i ve “soykırım”ı haykırabilmek için, gerçekten de büyük bir oturuma ihtiyaç vardı!..
İşte buradan hareketle; Erdoğan’ın Davos’a “hazırlıklı” gittiğini ve “yol açtığı gergin ortam”(!) ile de; gerek Türkiye’de, gerek Ortadoğu’da büyük prim yaptığını iddia ediyorlar!..
Tamam, bunu iddia ediyorlar ama, “lafın ucunun nereye gittiğini” görmediklerinden olsa gerek, “Erdoğan’ı daha da büyüttüklerinin” farkında değiller!..
Farzedelim ki, bu “anlaşmalı bir oyun”dur!.. Peki, sormak gerekmez mi o zaman, bu oyunda “Peres’in rolü” nedir?..
Ne yani; Peres, “parmak sallayan adam” rolünü mü oynamıştır?.. ABD’li moderatör de, herhalde “omuza dokunan, kol çekiştiren adam” rolündeydi!.. Ya, BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon ve Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa?!? Onların rolü neydi?.. Besbelli ki, onlar da, sahnede kalabilen birer “figüran” veya “piyon”du!..
Tabii, Erdoğan da; hepsine hükmeden bir senarist, bir organizatör, bir yapımcı!..
Öyle ya; diğerlerini “kukla” gibi oynattı ve böylece amacına ulaştı!..
Dedik ya; kartel gazeteleri, Erdoğan’a çamur atmak isterken bile onu yücelttiklerinin farkında değiller!..
Çünkü şaşkınlar... Çünkü ezberleri bozuldu... Çünkü “sahip”lerine dokunuldu!.. Çünkü “efendi”lerine kafa tutuldu!.. Onun içindir ki; hem “kimya”ları hem “ayar”ları bozuldu ve ne dediklerinin farkına varamaz hale düştüler!..
Ama bizler, bir şeyin farkındayız:
“Kartel gazeteleri İsrail’den daha İsrailci!” olduklarını bir defa daha göstermişlerdir!..
Selam, saygı ve gönül dolusu muhabbetlerimizle..