Kahraman Başbakan
Biliyorum geç kalmış bir yazı. Hatta başlık bile çok eski. Benim gönlümden geçen başlık başkaydı. Lakin yazıya dökülecek gibi bir başlık değildi. Yazının başlığı, 70 yaşında bir nineye ait. Davos zaferinin ertesi günü karşılaştığımda; “Böyle yaz” dedi ve ekledi.
“Ben bu çocuğu hep Menderes’e benzetirim. Türkiye bir onun zamanında adam gibi başbakan gördü, bir de şimdi. Anası helal süt emzirmiş, babası helal ekmek yedirmiş, kendisi de canını memlekete adamış, Allah ondan razı olsun. Çektiğim bütün acılarımı unuttum. Pek rahatladım pek. Onun önüne engel olanları Allah yer ile yeksan etsin ve gün yüzü göstermesin İnşaallah.”
Elini vicdanına götüren bütün dünya insanlığı, Başbakan’ın Davos’ta gösterdiği tepkiyi haklı buldu. Bir tek; “vicdan ve merhamet” gibi insani özelliklerini yitirmiş olan ve ruhunu canileştirenler tepki gösterdiler. Onların da kimler olduğu ortada.
Davos gecesini İstanbul dışında mütevazı bir Anadolu kasabasının otel lobisinde 20 kişilik bir gurupla izliyorduk. 20 kişinin beş kişisi R. Tayyip Erdoğan’a gönül vermiş, diğerleri başka siyasi parti ve liderlere bağlı olan dostlardı. Siyaset dışındaki genel mevzularda anlaştığımız ve arkadaş olduğumuz bir guruptu.
Haliyle yayını kartel televizyonunun haber kanalından izlemiyorduk. Çünkü onların Yahudi yanlısı olduğunu biliyorduk. Biraz daha güvenilir bir kanaldan izliyorduk. Panelde heyecan yükseldiğinde ve Tayyip Bey’e müdahaleler başladığında, herkes pür dikkat kesildi ve nefes almadan izlemeye başladık.
Başbakan tam tepkisini koyup ayağa kalktığında bizim dışımızda izleyen vatandaşlarla birlikte herkes hiçbir organize olmadan ayağa kalktı ve “İşte bu” diyerek birbirine sarıldı. Gözyaşını tutamayanları mı ararsınız, kendisini dışarı atıp, avazının çıktığı kadar bağıranlara kadar büyük bir mutluluk ve zafer coşkusu yaşandı.
Her zaman söylerim, Anadolu insanı, yani “çarıklı erkan-ı harp” siyaseti ve siyasetçiyi iyi tanır ve yeri geldiğinde taşı gediğine koyar. Emekli bir posta memuru, coşkudan hemen sonra şöyle deyiverdi.
“Bakın şimdi bütün Türkiye ve dünya, Başbakan’a sahip çıkacak, Türkiye’de ise CHP, DSP ve hortumcu medyanın adamları sahip çıkmayacak. Ne isterseniz iddiasına varım. Bu sevgi ve coşku, onlara öyle batacak ki, uykuları kaçacak.”
Emekli bir öğretmen söze karşılık verdi. “Yok canım o kadar da ihanet içerisinde olamazlar. Her şey ortada, kimin kime nasıl davrandığı açık. Filistin davası da İsrail de biliniyor. Bütün bu gerçekler karşısında hâlâ çıkıp da Başbakan’ın bu tavrını eleştireceklerse, gidip İsrail’e yerleşsinler, orayı kendilerine vatan saysınlar” dedi.
Emekli posta memuru ısrarının sürdürdü. “Biz bunların ciğerini tanırız, bakın görün biraz sonra ilk tepkiler gelecek. Dünyanın her köşesinden tebrikler yağarken, bunlardan karşı suçlamalar ve itirazlar olacak.”
Posta memurunu pek kimse desteklemedi. Ben ve iki arkadaş; “postacının haklı olduğunu, malum kesimlerin şimdiye kadar Filistin meselesine ve İslâm dünyasına bakışlarının belli olduğunu ve İsrail’de yana tavır alacaklarını” söyledik.
Biz bunları konuşurken, İsrail’in baş katili Peres’in telefonla Başbakan’dan özür dilediği ekran altına yazıyla düştü. Hemen her haber kanalı, “Peres’in Başbakan’dan özür dilediğini” yazarken, bir tek kartel televizyonu, “Peres’ten Başbakan’a telefon” diye yazabildi. Özür yazısını atladı, hem de gecenin ilerleyen saatlerine kadar.
Haberleri hemen her kanaldan izledik ama hakkını yemeyelim. “Haber Türk” kanalı hiç tahmin edilmeyecek şekilde o saatlerde öylesine objektif habercilik yaptı ki gelişmeleri en iyi o kanaldan öğrenebildik.
Elhamdülillah Türkiye olarak Osmanlı’nın parlak döneminde olduğu gibi, diklenmeden ama dik duruşumuzu da bozmadan, yüzyıllar sonra bir kez daha gücümüzü gösterdik. Milyonlarca insanın göğsü kabarırken, göğsü daralanları kınayarak, bu ülkeyi seven samimi insanlardan birliğimiz ve beraberliğimiz için dua isteyelim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.