'Bırakalım çocuklar doğru dürüst bir içki içsin!'

'Bırakalım çocuklar doğru dürüst bir içki içsin!'

Milliyet gazetesi haberi böyle verdi: "Şok genelge".
"Bunun neresi şok ediciymiş bakalım" diyerek haberi okuduğunuzda hakikaten şoka uğramaktan kurtulamıyorsunuz; hadise şöyle: Bir kısım üniversitelerimiz (galiba bazı özel üniversiteler kastediliyor), lise son sınıf öğrencilerine hitaben, "geliniz, üniversitemizi tanıyınız; sonra tercih yaparsınız" makamında duyurular gönderiyor ve anladığımız kadarıyla bu ilan ve reklâmlarda "içki içmeyi teşvik edici eğlenceler"e de yer veriliyormuş. Bunun üzerine kadın ve aileden sorumlu Devlet Bakanlığı ve öğrenci velileri ihbarda bulunup bu okullarda esas amacın "öğrencilerin zihinsel, bedensel ve ruhsal açıdan gelişmesini sağlamak" olduğunu belirterek Milli Eğitim Bakanlığı'nın tedbir almasını istemiş. Bakanlık da 2008/87 sayılı genelge ile, "Yahu tamam, üniversitelerin tanıtımı güzel ama bu esnada içki içmeyi özendirici faaliyetlere yer vermek ayıp oluyor" mealinde bir tembihte bulunmuş.

İşte "şok genelge"nin özü, aslı-astarı bu.

Bazı haber kuruluşları, genelgeyi iyi anlayamadıklarından olsa gerek, "Üniversitelere içki içmeyin genelgesi!" başlığıyla haberi servise koymuşlar. Hele içlerinden biri, "Karar İran değil, Türkiye MEB'inin" diye kışkırtıcı bir manşet bile çekmiş bulunuyor (Başlıktaki imlâ kusurunu aynen iktibas ettim).

Nesi "şok" bu genelgenin yahu? Bakanlık görevini yapmış; bravo!

Milli Eğitim Bakanlığı'nın bu meselede en mühim kusuru, iki satırlık genelgeyi okuduktan sonra tamamen tersinden anlayacak derecede kötü eğitim almış bu gibi muhabir, editör, gazeteci vesaire takımına, nasıl olup da lise diploması verebildiğidir!

Ben şahsen CHP'nin yerinde olsam, MEB aleyhine, "niçin bu çocuklara adam gibi okuma-yazma eğitimi veremediniz; bu ne rezalet!" gerekçesiyle "ivedi mi ivedi" bir Meclis soruşturması açılmasını isterdim.

Meselenin şoke edici yanı budur efendiler!

Lâkin mâlumumuzdur, bu haberler okuma-yazma noksanlığının değil, iyi niyet ve basiret eksikliğinin eseridir. Ne de olsa Türkiye'de içki kavramı laiklikle aynileştirildi; burası, eski bir genelkurmay başkanının sofra başında gazoz içen kuvvet komutanına emir-rica karışımı bir temenniyle, "Oğlum şuradan şarap getir. Hilmi de doğru dürüst bir içki içsin" diye baskıda bulunduğu için alkışlandığı bir ülke. İçinde "içki tahdidi" geçen bütün cümlelerin, Cumhuriyet'in temel değerlerine saldırı kabul edildiği bir rejimde yaşıyoruz. Gariban editörün, "hiayyt, burası İran mı be!" diye efelenmesi cehaletten değil, belki mecburiyetten kaynaklanıyordur!

Sahi, üniversitelerimizin liseli gençlere, "bize gelin; kampüslerimizde sık sık alkollü eğlenceler düzenler; canı içki içmek isteyenleri birahanelere, meyhanelere, çeşmebaşlarına kadar yormayız; biz çağdaş bir eğitim kurumuyuz" diye reklâm yapmasını ister misiniz efendiler; onsekiz yaşında kızlı-erkekli çocuklardan bahsediyoruz burada?

Çocuğunuzun içki içmesinde mahzur görmeyebilirsiniz; içki içme alıştırmalarında bulunmak için bu ülkede yeterince antrenman sahası mevcut zaten; fakat müsaade buyrunuz, eğitim kurumları, içki erişiminin biraz uzağında kalsın. Ülkemizde bu işten ötürü evine ekmek götüren hayli esnafımız var. Üniversite bünyesindeki kantin ve lokallerin, içkili servis yapılan ticarî işletmelerle yarışa girmesi "haksız rekabet" sayılmaz mı?

Size bu gibi aslı-astarı olmayan çarpıtılmış haberler yerine taş gibi bir laiklik uygulamasını haber vermek isterim; onun üzerine gidiniz, belki ekmek çıkar; bakınız İtalya'da Kuzey Ligi mensubu bir belediye başkanı "kamu ve özel" alanlarda namaz kılmayı yasaklamış bulunuyor. Camide kılmak isteyenler ise "halılardan yangın çıkabilir" diye engelleniyormuş!

Nasıl haber ama; bundan iyisi Şam'da kayısı azizim. İlk hedefiniz Kuzey Ligi belediyeleri; ileri!


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi